Yine Sadeyağ satıcısı Çiftçi Kardeşlerden Mahmut Çiftçi'nin rehberliğinde biz yollardayız. Dostları ziyaret ve Gaziantepli Develiler'in baklavcı dükkanına konuk olduk. Gaziantepli Develiler Antep'in Yörüklerinden. Babaları kervan oluşturup develerle Hicaza gittiği için lakapları Develiler kalmış. Peşinen söyleyelim. Bu Gaziantepli Develilerin tatlısını yemeden Tarsus'tan geçmeyin.

Dilleri de en az tatlıları kadar tatlı. Onlar tatlı dille insanların yüreğini kazanmışlar. Tatlıyı her yerde yiyebilirsiniz ama tatlı dili her yer de bulmak mümkün değil. Boşuna dememişler 'tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır' diye… Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle hitap ederken, nezaketin kurallarına büyük itina göstermeleri takdir edilir.

Tatlıları her ne kadar marka olmuşsa ona tadı veren bizim Urfa'nın Tektek dağlarında beslenen koyunların yağından yapılması tadına aroma kattığı bir gerçek. Buğday bizim Harran'nın buğdayı, fıstığa gelince tarlalarımızda boy veren ağaçlardan. Onlar tüm bunları işleyerek renk ve tat katmaktadırlar. Başarmak başlı başına bir sanaat...

Önemle bahsedeceğim ve yıllardır simasını bile hatırlamadığım ama konuştuktan sonra yıllar sonra bir birlikteliğin onurunu ortaya koyan Dr. Ahmet Güzellerle yeniden birlikte olduk. Hani hayat güzel tesadüflerle doludur derler ya! İşte böyle bir şey… Bu güzel tesadüf bize Güzellerle buluşturdu.

Bizi konuk eden Develiler ailesi Bilal Topçu'nun şiir sevdalısı kızı Melike Topçu'ya kitap imzalamak bana en büyük hazzı verdi. Çünkü Melike'nin önemli vasıflarından birisi derslerinde başarılı olması, ikinci bir özelliği şimdiden arkadaşları ile el yazısıyla dergi niteliğinde çalışmalar hazırlayıp onu fotokopilerle çoğalttığı dağıtımını yapması cesaret ve sevgi işidir. Şiir, yazı ve okuma sevgisi bugünkü başarısı onu geleceğe taşıyacağı gerçeği bende endişeye yer bırakmadı.

Bilal Topçu sayesinde erdemli bir insan olan Kemal Sofu ve hanım efendi eşi Semra hanımı tanımamıza fırsat kazandırması bizi yeni dostların tanımasına neden olmasından dolu Bilal Topçu'ya teşekkür etmek ahde vefadır.

Kemal ve eşi Semra hanımların bize ikramları fazlasıyla mutlu etti. Sofuoğulları adıyla açmış oldukları lokanta da bizi konuk ettiler. Dörtbaşı mükemmel bir masa döşediler. Şimdiye kadar biz 'Fındak lahmacunu' bilirdik, ara sıcak olarak ikram edilirdi. O bize 'Kuşgözü lahmacunla' damak tadımıza yeni bir lezzet kattı. Tarsus'tan geçerseniz Sofuoğulu'na mutlaka uğrayınız. Biz o donatılan masanın keyfini lezzetini unutmadık hala...

Sağ olsun Bilal Topçu Urfa'ya geldiklerinde ben tarihi mekanlar için onlara rehberlik etmiştim. Şimdi de bir esnaf olmasına rağmen Bilal Topçu 'doğduğu yer değil, doyduğu yer önemli' düşüncesiyle Tarsus'taki tarihi mekanları bizlere tanıtmadan bırakmadı. Esnaf olmasına rağmen bir rehber görevini ifa ediyordu. Danyal Peygamberin mezarını gezdirdi. Yeni bir makam ve yeni bir tarihi mekanı görmüş olduk. Ayrıca Hıristiyanlarca kutsal kabul edilen ve bir vaftiz kuyusu olan St Paul Kuyusuna götürdü.

Ben o tarihi mekanlarla ilimizdeki kültürel mirası ister istemez kafamda kıyasladım. Biz hala bu kadim tarihin değerini yeterince anlayamamışız. Ya biz tanıtmasını bilmiyoruz ya birileri tarafından engelleniyor. Bu işle ilgilenenlere büyük görevler düşüyor.

Dr. Ahmet Güzelleri sona bıraktım. Çünkü o da bir yazar ve yaşamını anılarını bir kitapta toplamış. 'Çocuklarım Yokken Sizler Vardınız' ismiyle bir kitap yazmış. Yıl 1982 Diyarbakır derken bu anıları kapsadığı anlaşılıyor. Kitap 2017 yılında basılmış. Onu yeniden tanımanın mutluluğuna erişmem Bilal Topçu dostumun sayesinde oldu. Anıları anımsayarak geçmişin derinliğinde buluştuk. Gençlik yıllarındaki o dayanışma ve birbirimize inanarak bir düşünce etrafında aynı yolda yürümenin güzellikleri ile yeniden buluştuk.

Dr. Güzeller'in kitabından alıntı yaptığım Sedat Simav'ın şu sözüyle yazıyı bitiriyorum. 'Gerekirse kalemini kır ama satma.' Dr. Ahmet Güzeller'in bu kitabını ayrıca sizlere tanıtacağım. Belki piyasada satılmıyor olabilir. Ama en azında merak edenler ondan temin edebilirler. Kalın sağlıcakla...