CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Bozbey için Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen aday tanıtım töreninde yaptığı konuşmada, görkemli Anadolu kültürünün küçük bir parçası olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Türkiye'de birlikte, huzur ve demokrasi içinde, kavgadan uzak yaşamak istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, 'İnanıyorum ki benim gibi düşünmeyenlerin düşünceleri de çok değerlidir. Akıl akıldan üstündür. Olur ya ben yanlış düşünebilirim. Bir başkası benden daha iyi düşünebiliyorsa, düşüncesini özgürce ifade edebiliyorsa o zaman ben ülkemde demokrasi içinde yaşıyorum diye düşüneceğim.' ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Mustafa Bozbey'in, yaşadığı kenti 'yaşanabilir' kılmak istediğini dile getirdi.

Bozbey'in mücadele azminin özünde bu hedefin bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, 'Bir kentte beraber yaşıyorsak ortak alanlarımız ve paydalarımız var. Belediye başkanı, bu ortak alan ve paydaları büyütmek ve onları huzur içinde topluma yaşatmak ister.' değerlendirmesinde bulundu.

'Huzur içinde yaşayan bir toplum inşa etmek'

Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa'nın Cumhuriyet'e sahip çıkan, yeşil bir kent olduğuna dikkati çekti.

Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Bursa ile ilgili sözlerinden örnekler veren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Ahmet Hamdi Tanpınar, Bursa için 'Büyük ve zümrütten yontulmuş bir kadeh gibidir' diyor. Zümrütün yeşil renginin bütün tonlarını taşıyan bir Bursa'dan söz eder. Bu açıdan Bursa, gerçekten güzel bir kent ve Bursa'da yaşamak bir ayrıcalık. Bu ayrıcalığı Bursalılar yaşıyor ama bu ayrıcalıklara Mustafa Bozbey yenilerini ilave edecek, daha güzel bir Bursa inşa edecek. Bursa tarih, kültür, üniversite, yeşilin bütün tonları, deniz, eğitilmiş kişilerin yoğun olarak yaşadığı bir kent, tarım demek. Aslında ne derseniz hepsi Bursa'da var. Bütün bunları bir araya getirip huzur içinde yaşayan bir toplum inşa etmek gerekiyor.

İç dünyasıyla barışık bir kent kültürünü yeniden oluşturacağız. Biz, siyasetin ve siyasetçilerin, toplumun değerlerine saygı duymasını istiyoruz. Bu saygıyı sağlayacak olan belediye başkanıdır. Belediye başkanı, bu kültürün kente yerleşmesini sağlayacaktır. Bursa'da bütün bu değerler korunacak ve bu değerlere saygı gösterilecek. Burada yaşayan kişi, 'Ben Bursalıyım, çocuklarım Bursa'da büyüyecek' diye övünecek. Dolayısıyla toplumun bütün değerlerine saygı gösteren bir kent kimliğini Mustafa Bozbey yeniden inşa edecek.'

'Açlığın ve yoksulluğun olmadığı bir kent'

Kılıçdaroğlu, kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun belediye başkanının hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğini belirtti.

Belediye başkanının, herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı göstereceğini, böylece hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir kent kültürünün kendiliğinden ortaya çıkacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

'Sadece yüksek binalardan oluşan bir kent yaşanılabilir değildir. Bursa, son 15-20 yılda bir beton ormanına dönüştü. Hani 'yeşil, güzel Bursa' diyorduk? Hani 1926'da ilk uçağı Bursalılar satın alırken adına 'Yeşil Bursa' koymuşlardı? O zaman belediye başkanlarımızın görevlerinden biri de Bursa'yı tarihsel kimliğine ve kültürüne uygun olarak yeniden bir yeşil Bursa atmosferini oluşturmak olacaktır. Bunu da Mustafa Bozbey yapacaktır. Açlığın ve yoksulluğun olmadığı bir kent hedefliyoruz. Türk-İş'in verilerine göre bu rakam, aylık bin 942 lira. Yani 4 kişilik bir ailede bin 942 liranın altında bir gelir varsa o aile, açlık sınırının altında yaşıyor demektir. Yani çocuklar yatağa aç giriyor demektir. Bu, insanlık onuruyla bağdaşan bir şey değildir. Bursa'da hiçbir ailenin geliri bin 942 liranın altında olmayacak. Hiçbir çocuk, yatağa aç girmeyecek. Huzuru ve barışı sağlamanın yolu, buradan geçiyor.'

İnsanın yaşadığı her yerde rant oluştuğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Rantın oluşması ayıp değildir. Kentler planlanırken rantlar oluşur. Caddeler yaparsınız, caddelerin hemen yanındaki binaların değeri artar. Sorun, rantı kime vereceğinizdir. Rantı siyasetçilere ve yandaşlarına mı vereceksiniz yoksa kentte yaşayanlara mı vereceksiniz? Oluşan rant, kentin ve kentlinin hakkıdır ve o hakkı teslim edecek olan Mustafa Bozbey'dir.' diye konuştu.

'Üreten bir toplumun bileği bükülmez'

Kılıçdaroğlu, iyi bir belediye başkanının engelliler için pozitif ayrımcılık yapması gerektiğini, yoksul mahallelerden başlayarak kreşler açmasının önemli olduğunu söyledi.

Belediye başkanının seçildiği andan itibaren ya belediyenin rozetini ya da Türk bayrağı rozetini takması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kendisine oy versin vermesin herkesin belediye başkanı olarak çalışmasının önemini vurguladı.

İnegöl'ün çok önemli bir ilçe olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, 'İnegöl, il olmayı hak eden bir yer. İnegöl'ün mobilyası var, bütün dünyaya tanıtılması lazım, moda tasarımcılarının gelmesi lazım, bütün dünyaya dünyanın imrendiği mobilyaların ihraç edilmesi lazım. Uluslararası fuarların burada yani İnegöl'de düzenlenmesi lazım. Ben İnegöllülerin tamamına söz veriyorum, CHP'inin Genel Başkanı olarak söz veriyorum, bütün bunların tamamını Mustafa Bozbey yapacaktır.' ifadelerini kullandı.

Üreten bir toplumun önemine değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bir toplum üretiyorsa, ister fabrikada, isterse tarlada üretsin ama bir toplum üretiyorsa, katma değer yaratıyorsa o toplum, dünyada bileği bükülmeyen toplumdur. Bursa'nın Milano, Londra, Paris'le yarışması lazım. Bu yarışta kim at başı giderse oraya turist, sanat, kültür de gelir. Üretim derken, özelleştirmeden söz ediyorum. Bir şey özelleştirebilir, bez fabrikası yapmışsınızdır özelleştirebilirsiniz, beş bankanız vardır birini özelleştirebilirsiniz, pamuk fabrikası vardır özelleştirebilirsiniz, Et Balık Kurumunun üç tane beş tane üretim yeri vardır özelleştirebilirsiniz ama dünyada silah fabrikalarını özelleştiren devlet yoktur. Silah, namustur. Milli Kurtuluş Savaşı'nı neyle kazandık, lafla mı kazandık? Milli Kurtuluş Savaşı'nı nasıl kazandık, bunu en iyi Bursalılar bilir. Nasıl mücadele ettiğimizi, hangi kavgaları verdiğimizi, kimlerle masaya oturduğumuzu bugün Mudanya'ya gidin, hemen yanınızda. Silah fabrikalarının özelleştirilmesi vatanın pazarlanması, satılması anlamına gelir.'

'Sakarya'daki işçilerin yanındayız, fabrikalarını korumak istiyorlar'

Kılıçdaroğlu, silah fabrikalarının özelleştirilmesine şiddetle karşı olduklarını belirtti.

Sakarya'daki tank palet fabrikası işçilerinin yanında olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Fabrikalarını korumak istiyorlar. Obüs toplarını yapan fabrika, fırtına toplarını yapan fabrika, Tank Palet Fabrikası'nı şimdi özelleştiriyorlar. Kime veriyorlar? Yabancılara veriyorlar, Katar ordusuna veriyorlar. 'Bu bir özelleştirme değil' diyorlar. Allah büyük, 20 Aralık 2018'de bizzat kendi kararnamesi Resmi Gazete'de yayımlandı, Tank Palet Fabrikası'nın 2019 sonuna kadar özelleştirilmesi gerektiğini söylüyor kendi kararnamesinde. Yani kendi kendisini yalanlıyor.' değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, partisinin Ankara'daki büyükşehir belediye başkan adayı tanıtım toplantısında dokuz soru sorduğunu ve cevaplarını istediğini hatırlattı.

Bunlara henüz cevap verilmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

'İktidar kanadından ister bakan, ister müsteşar, ister Cumhurbaşkanı, isterse yardımcısı hiçbirisinden şu ana kadar cevap almış değilim. Ama benim Bursalılara bir sözüm var, bu ülke hepimizin ortak ülkesidir, Gazi Mustafa Kemal bizim ortak değerimizdir. Milli Kurtuluş Savaşı'nda çarpışanlar var ya şehit, gazi olanlar, kimse onlara, 'Sizin kimliğiniz, inancınız, yaşam tarzınız nedir?' diye sormadı ama onlar bu toplumun ortak değeridir. Biz hep Allah'tan rahmet diledik onlara ve biz bugün ayaktaysak, konuşuyorsak bu ülke için, vatanı için, bayrağı için hayatını feda edenlerin sayesindedir.'

'Hangi usule göre ihale yaptın?'

Kemal Kılıçdaroğlu, silah fabrikalarının büyük mücadeleler sonucunda kurulduğunu anlattı.

Bugün aynı silah fabrikasını, Tank Palet Fabrikası'nı kurmak için 20 milyar dolar harcanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

'Sorularım şunlar; birinci sorum, bu fabrikayı özelleştirmeye karar verdiniz, Resmi Gazete'de de ilanını çıkardınız, kararnameyi çıkardınız, bir değer tespit komisyonu kurdunuz mu? Çünkü küçük bir işletme bile özelleştirilirken bir değer tespit komisyonu kurulur. İkinci sorum; böyle bir değer tespit komisyonu kurduysanız fabrikanın değeri nedir, bunu niye vatandaştan gizliyorsunuz? Bunu da bilmeliyiz. Üçüncü sorum; fabrikayı değer tespit komisyonu yaptıktan sonra ihaleye çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki 'Değeri şudur, bunun üstünde kim daha fazla verecek.' Bir ihale komisyonu oluşturdunuz mu? Dördüncü sorum; ihaleyi yaptınız mı? Biz bilmeden, haberimiz olmadan Katarlılara bunu verdiğinize göre 'İhaleyi yaptınız mı?' diye soruyoruz? İhale yapıldıysa ne zaman yaptınız, nerede yaptınız, Resmi Gazete'de ne zaman ilan edildi? Bizim baktığımız Resmi Gazetelerin hiçbirisinde böyle bir ihale ilanı yok ve hangi usule göre ihale yaptın? O da belli değil.

Altıncı sorum; ihaleyi aldığını söyleyen Katarlılara üretim ve gelir garantisi verdiniz mi? Bunun da cevabını henüz almış değiliz. Yedinci sorum; Tank Palet Fabrikası'nı BMC firmasına, BMC firması yüzde 49,9'unu Katar Ordusuna satıyor. Katar Ordusuna yüzde 49,9'unu kaça sattınız? Katar Şeyhi'nin sana verdiği o uçan saray uçakla bu para arasında bir bağlantı var mı yok mu? Şu anda fabrikada askerlerimiz, subaylarımız çalışıyor. Ben şu soruyu sormak zorundayım: Türk subayı ve askeri, Katar Ordusunun emrinde çalışacak mı, çalışmayacak mı? Dokuzuncu sorum; eğer sen ihaleyi yapmadan bunu Katar ordusuna verdiysen hangi kanuna göre verdin, hangi kanun sana bu yetkiyi verdi? Ben bunları bilmek zorundayım. Bu ülkede vatanını, bayrağını seven herkesin sorması lazım.'

Türk ordusu ile gurur duyduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, 'Peygamber ocağına yabancı askerlerin girmesini ve o peygamber ocağındaki askerlerin Katar ordusunun emrinde çalışmasını asla içime sindiremiyorum.' dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından partisinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Bozbey'le salondakileri selamladı. AA