İLKHA/ 16 Kasım Uluslararası Hoşgörü Günü münasebetiyle açıklama yapan Diyanet-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı Mehmet Hadi Gündüz, hoşgörüyle ilgili Peygamber Efendimizin hayatından örnekler verdi.
Peygamberimizin hoşgörülü bir insan olduğuna işaret eden Gündüz, hoşgörünün Hazreti Muhammed'in hayatında aranması gerektiğini belirtti.
Kişiye karşı kötü davranışlarda ölçülü davranılması gerektiğini söyleyen Gündüz, söz konusu kötülüğünün dine zarar verdiği anda ona müsamaha göstermenin Müslümana yakışmadığını ifade etti.

"İslam'ın ana kaynağında hoşgörü var"
Hoşgörüyü UNESCO'nun hatırlatmasına gerek duyulmadığını belirten Gündüz, "Hoşgörüyü UNESCO'nun hatırlatmasına gerek yok. İslam'ın temelinde ana kaynağında zaten hoşgörü var. Efendimiz aleyhissalatu vesselam'ın hayat tarzında tamamen hoşgörü görmek mümkündür. Hoşgörü, müsamaha; farklı görüş ve davranışları tahammülle karşılama, önemli olmayan hata ve kusurları bağışlama anlamına gelmektedir." dedi.
"Hoşgörü ile davranan hoşgörü ile mukabele görür"
Hoşgörüyle ilgili Hazreti Muhammed'in hadislerinden örnek veren Gündüz, "Efendimiz'in bir hadisinde 'Sizden biriniz nefsi için sevdiğini Mümin kardeşi için de sevmedikçe gerçek Mümin olamaz' buyurarak iyi bir örnek göstermektedir. Yine Efendimiz bir hadisinde 'Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek iman etmiş olamazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey öğreteyim mi? Aranızda selamı yayınız' diye buyurmuştur. Hoşgörü ile ilgili Efendimiz yine 'Hoşgörü ile davrananın hoşgörü ile mukabele göreceğini, dünyada Allah'ın hoşgörülü davrananlara Allah'ın kıyamette görevli meleklerine hoşgörülü davranmalarını emredeceğini' haber vermektedir." ifadelerini kullandı.

"Düşmanlarına karşı bile hoşgörülü ve merhametliydi"
Peygamberimizin hoşgörülü bir insan olduğunu vurgulayan Gündüz, "Peygamberimiz çok hoşgörülü bir insandı. O, en azılı düşmanlarına karşı bile hoşgörülü ve merhametliydi. O'nun hayatı, savaş ortamları dâhil hoşgörüyle geçmiştir. Akrabalarını İslam'a davet etmek için Taif'e gittiğinde taşlarla kanlar içerisinde kalmıştı. Cebrail, Peygamberimize 'Allah'în selamı var, istersen şu tepeleri taif halkının üzerine yıkacak' diyor. Efendimiz kabul etmeyip ellerini açıp 'Allah'ım şu kavmi hidayete erdir'. Efendimizin hoşgörüsü budur. Hoşgörüyü Efendimizin hayatında aramamız gerekir." diye konuştu.
"Sana zulmedeni affet"
Kötülüklere karşı hoşgörülü olunup olunmayacağı ile ilgili konuşan Gündüz, "Elbette bazı kötülükler hoşgörülü bir şekilde makbul görülebilir, affedilebilir. Suçlu şahsın bir daha o suçu işlemeyeceğine dair samimi pişmanlık duyması halinde hoşgörülü davranmak, onu affetmek; cezalandırmaktan daha evladır. Suçlunun böyle bir nedamet göstermediği durumlarda affetmek, fazilet olmaktan çıkmaktadır. Hazreti Ali, Efendimizin kılıcının ucunda 'Sana zulmedeni affet, sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap ve aleyhine de olsa daima hakkı söyle' ifadesini görmektedir." dedi.

"İslam kötülüklere müdahale etme dinidir"
İslam'ın kötülüğe hoşgörüyle bakılmamasını kötülüğe müdahale edilmesini emrettiğini ifade eden Gündüz, "Bize karşı kötü davrananlara ölçülü davranmamız gerekiyor. Dine zarar verdiği anda ona müsamaha göstermek asla bir Mümine yakışmaz. Müslüman hoşgörü sahibi ve bağışlayıcıdır. Allah, Müminleri öfkelerini yenenler, insanların kusurlarını affederler diye övmüştür. İslam kötülüklere karşı hoşgörü dini değil kötülüklere müdahale etme dinidir. İslam zillet değil izzet dinidir. İslam kötülüğe hoşgörüyle bakmaz. İslam yerinde ve anında kötülüğe müdahale etmeyi emretmektedir. İslam bir hoşgörü dinidir, bunu kimse inkar edemez. Hoşgörü nispetinde sınırı aşmadan İslam'ın emir ve yasakları doğrultusunda dinimizi yaşamamız icap etmektedir." şeklinde konuştu.