Röportaj: İshak Polat- Seyfullah Polat / Veteriner Hekimlerin ve hayvancılık sektörün sorunları konusunda Abdullah Açıkgöz'e sizin için sorduklarımız ve aldığımız cevaplar

Şanlıurfa Veteriner Hekimler Odası ve faaliyetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Şanlıurfa Veteriner Hekimler Odası 1990 yılında kurulmuş olup o günden bugüne kadar Veteriner Hekimlerin sorunları ve çözüm önerilerinin yanı sıra mesleğimiz ile ilgili faaliyetleri yürütmektedir. Yaklaşık 30 Veteriner Hekim ile faaliyetlerine başlayan Odamızın bugün 420 civarında üyesi bulunmaktadır. Hali hazırda Şanlıurfa'da 550 civarından Veteriner Hekim, Şanlıurfa'nın hayvancılığına , hayvan sağlığına , gıda üretimine katkı sağlamaktadır.

Odamız üye sayısı ve mesleki etkinlik anlamında Türkiye'de 56 oda arasında önde gelen 5 Odadan birisi olup sahip olduğu potansiyel ile dikkat çekmektedir.

Acizane 2007 yılında Şanlıurfa Veteriner Hekimler Odası başkanlığına seçildim. O tarihten bu tarafa Oda Başkanlığını yürütmekteyiz. Odamızın yönetimini devraldığımızda bir mekanı, her hangi bir imkanı ve kurumsallığı yoktu. Acizane ilk yönetime geldiğimizde Odamızın kurumsallaşması adına adımlar attık. 100 civarında olan üye sayımızı bugüne kadar 420 civarında üye sayısına ulaştırdık. Şanlıurfa Veteriner Hekimler Odası olarak Şanlıurfa ve ilçelerinde odamıza kayıtlı olsun olmasın meslektaşlarımıza yönelik 25 Nisan Dünya Veteriner Hekimler Gününde gece tertipledik. 56 Oda Başkanımızı Şanlıurfa'da ağırlayarak Şanlıurfa'nın tanıtımı ve Şanlıurfa'nın potansiyeli hakkında güzel bir etkinliğe imza attık. Bunların yanı sıra eğitim semineri, iftar yemekleri, saha uygulamaları ile meslektaşlarımız arasında kaynaşmayı ve dayanışmayı artırarak bu konuda bir sinerji oluşturduk. Bunun yanı sıra Şanlıurfa'da kamu kurum ve kuruluşlarını ziyaret ederek mesleğimizi, meslektaşlarımızın sorunları ilgililer aktarma ve Odamızı tanıtma çalışmalarında bulunduk. Kısmet olur tekrar Odamızın Yönetimi tarafımıza tevdi edilirse bu tür etkinliklerimizi arttırarak devam ettirmeyi hedefliyoruz.

Meslek tanımı ile ilgili ' baytar', Veteriner hekim' ' veteriner' tanımları var. Mesleğiniz ile ilgili doğru tanım nedir ve mesleğiniz tam olarak hangi alanları kapsıyor?

Mesleğimiz ile ilgili doğru tanım Veteriner Hekim. Bizler Veteriner Hekimliği Fakültesinde ( ki burada da bir sıkıntı var. Biz YÖK'e de müracaatta bulunduk bu ismin Veteriner Hekimliği Fakültesi olması gerekir diye) 5 yıllık eğitim sonrasında hekim unvanı alıyoruz. Veteriner Hekim, evcil hayvan, çiftlik hayvanları ve diğer hayvanların tıbbi durumlarını inceler, hastalıklarını teşhis ve tedavi eder. Hastalık ve enfeksiyonlara karşı hayvanlara aşı yapar. Sorumluluklarımız arasında ; Sağlık sorunlarını teşhis etmek için hayvanları incelemek, Muayene ve analiz için vücut dokusu, kan, idrar örneği almak, Hayvanları cerrahi veya tıbbi olarak tedavi ederek sağlıklarına kavuşturmak, Hayvanları test ederek kuduz, brusella gibi hastalıkları önlemek ya da tedavi etmek, Yaşlı ve ölümcül hastalığı olan hayvanlara ötenazi uygulamak, Hayvan sahiplerine sağlık önlemleri, beslenme ve genel bakım hakkında tavsiyelerde bulunmak, Hayvan ölümlerinin nedenlerini belirlemek için araştırmalar yapmak, Temizlik ve yeterliliklerini belirlemek için hayvan barınaklarını incelemek, Hayvan kayıtlarını tutarak, hastalıkları kamu sağlığı görevlilerine bildirmek,

Hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıklar hakkında kamuyu bilgilendirmek, Hastalıkların diğer hayvanlara veya insanlara yayılmasını önlemek amacıyla, geçerli yönetmeliklere uygun karantina ortamını sağlamak, Veteriner hekimlik uygulamaları hakkındaki güncel bilgileri takip etmek gibi aslında çok geniş bir alanda görev sorumluluğu olan heyeti bir meslek grubudur.

Bu kadar önemli bir meslek grubu olan Veteriner Hekimlerin sorunları ve çözüm önerileriniz nelerdir?

Öncelikle kamuoyunda tanınmamak. Maalesef meslek grubumuzun önemi ve insan yaşamındaki önemi hakkında kamuoyu pek bilgi sahibi değil. Türkiye'de 20 bin serbest 10 bin kamu olmak üzere yaklaşık 30 bin civarında Veteriner Hekim bulunmakta ve mesleğimizi tam olarak anlaşılamamaktadır. Veteriner Hekim olmadan aslında sağlığı ve gıdayı konuşamayız. Veteriner hekimin olmadığı yerde sağlıklı gıda tüketmek mümkün değildir.

İnsanların beslenmesinde hava su ve gıda zinciri içerisindeki gıda bölümünde başta hayvan ve hayvan sağlığı olmak üzere ona bağlantılı olarak hayvansal gıdaların üretiminde, korunmasında, naklinde kısacası hayvan ve hayvansal gıdaların çiftlikten sofraya kadar sağlığından biz sorumluyuz ama her nedense sağlıkçı olarak kabul edilmiyoruz.

Bunun yanı sıra istihdam ve sağlık sistemi içerisinde yer almamak. Sağlık açısından bu kadar önemli bir meslek grubunun mutlaka Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı sistemi içerisinde yer alması gerekir. Ayrıca Belediyelerde veteriner Hekimlerin görev alması gerekir ve belediyelerde mutlaka Veteriner İşleri Daire Başkanlıklarının mutlaka kurulması gerekir. Ki bu eksikliği biz özellikle Şanlıurfa'da gıda sektöründe hissediyoruz.

Gıda alanında hep tarımsal üretim ve sorunları konuşulur. Hayvansal üretim, önemi, sorunları pek konuşulmaz. Dolayısı ile Veteriner Hekimler de pek konuşulmaz. Sizce burada ki eksiklik nedir?

Çok doğru bir tespitte bulundunuz. Maalesef insanların beslenmesinde hayvansal ürünler geniş bir yelpaze kapsamasına ve meslek grubumuzun da bu kadar hayati önemde olmasına rağmen bizim kendimizi anlatamama, kaba bir tabirle reklam, halkla ilişkiler sorunumuz var. Bakın ben Tarım ve Ormancılık Bakanlığında çalışıyorum. Gıda ve Hayvancılığı kaldırdılar. Bu sorun İl Müdürlüklerine de yansımıştır. Türkiye'de Veteriner Hekim olan İl Müdürü veya İl Müdür Yardımcısı çok azdır. Hayvancılık dünya için ve Türkiye için stratejik bir alandır ve Aslında Türkiye'de başlı başına bir Hayvancılık Bakanlığı kurulması gerekir.

250'nin üzerinde hastalık hayvanlardan insanlara bulaşıyor. Bu hastalıkları teşhis eden, tedavi eden meslek grubusunuz ama sağlık politikaları ve uygulamalarında hiçbir söz hakkına ve uygulamaya sahip değilsiniz. İlginç değil mi?

Maalesef bu da çok doğru bir tespit. İnsanları hasta eden, öldüren brusella, kuduz, kuş gribi kırım Kongo hastalığı sıtma, tüberküloz ve son günlerdeki koronavirüs gibi 250'nin üzerinde hastalık aslında hayvan kaynaklı ve bu hastalıkların teşhis ve tedavisinde Veteriner Hekimler ön plandadır. Buna rağmen ülkemizde Sağlık Bakanlığının kadrosunda yer vermesi, Zoolojik Hastalıklar birimi kurmaması büyük bir eksiklik. Avrupa'da bu konuda daha multi disipliner bir sağlık sistemi var.

Bakın bizim mesleğimizin önemi hakkında koronavirüs üzerinden örnek vereyim. Koronavirüs hayvan kaynaklı bir hastalık ve Avrupa'da bu hastalığın teşhis ve önlenmesinde birinci derecede üstlenen virüsün izolasyonunu sağlayan Veteriner Hekimlerdir. Türkiye'de bu böyle oldu. Türkiye'de koronavirüsü ilk izole eden Veteriner Hekim arkadaşlarımızdır. Ama nedense hep sağlıkçıların özverisi konuşulurken Veteriner Hekimlerin özverisinden ve başarısından kimse söz etmez.

Fakülteden mezun olurken hekim olarak mezun oluyoruz ama sağlık alanında haklara sahip değiliz. Doktorlar, diş hekimleri, eczacılar sağlık alanında ve ona göre özlük ve maaş haklarına sahipler ama biz bu haklardan mahrumuz.

Bir diğer açmaz da şu; Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı çalışıyoruz Sağlık sınıfındayız. Teknik personele, mühendise zam geliyor ama bize gelmiyor. Neden? Biz sağlık sınıfındayız. Doktorlara zam geliyor bize gelmiyor Neden? Siz sağlık sınıfında değilsiniz. Böyle iki arada bir derede durumları var Veteriner Hekimlerin.

Böyle bir şey kabul edilebilir şey değil. Bizler Veteriner Hekimler olarak bu haklarımızın teslim edilmesi için mücadele ediyoruz ve kamuoyunun da bize destek vermesini bekliyoruz.

Daha ilginç bir bilgi vereyim; bugün koronavirüs ile ilgili aşı çalışmalarının başında yine Veteriner Hekimler var. Türkiye'de yürütülen tüm aşı çalışmalarının başında Veteriner Hekimler var. Hem de çok güçlü ve başarılı bir şekilde varlar.

Sizin durumunuz biraz deve kuşu misali yani ne deve ne de kuş?

Aynen öyle. Sağlık Bakanlığı diyor ki sen sağlıkçı değilsin dolayısı ile sağlık personeline verdiğimiz hiçbir haktan faydalanamazsın. Tarım ve Orman Bakanlığı da diyor ki sen sağlıkçısın teknik personele verdiğim hiçbir haktan faydalanamazsın. Sağlık, hayvancılık ve gıda alanında bu kadar stratejik öneme sahip bu meslek bu haksızlıkları hak etmiyor.

İşsizlik sizin de meslek grubunuzun sorunları arasında yer alıyor mu?

Evet yer alıyor. Ama bu işsizliğin temelinde Veteriner Hekimler Fakültelerinin düzensiz olarak açılması. Alt yapısı olmadan, ihtiyaçtan fazla fakültelerin açılması bence işsizliğin temel sebepleri. Fransa'da 4 tane fakülte bulunurken bizde bu sayı 30-32'ye çıktı. Mesele Hollanda'da da 1 Veteriner Hekim Fakültesi var. Biz alt yapısı olmadan bir çok alanda fakülte açıyoruz. Bu da eğitimde kalitesizliğe ve nitelik sorununa yol açıyor. Bu konuda fakültelerin birleştirilmesi, eğitim kalitesinin arttırılması gerekiyor.

Şiddete uğrayan meslek gruplarından sizde nasibinizi alıyorsunuz. Sahada çalışan meslektaşlarınızın şiddete uğraması çalışma azminizi nasıl etkiliyor?

Bir kişinin şiddete maruz kalması insanlık suçudur. Hele hela bir insan kamu yararına yaptığı işten dolayı şiddete maruz kalıyorsa bu daha büyük bir suçtur. Geçenlerde bir arkadaşımız şiddete uğramıştı ama maalesef sağlık grubunda yer almadığımız için çok fazla tepki gelmedi.

Türkiye aynı zamanda bir hayvancılık ülkesi. Türkiye hayvancılığı ve Üreticiler açısından Veteriner Hekimlerin önemi nedir?

Veteriner Hekim insan sağlığının, hayvancılığın ve hayvansal üretimin güvencesidir. Hayvanlar ve hayvansal üretim sağlıklı olacak ki insanda sağlıklı gıda tüketsin, sağlıklı olsun. Veteriner Hekim sadece hayvan sağlığı konusunda değil, ilaç, gıda alanında yer alıyor. Yaşama bu kadar dokunan bir meslek grubu aynı zamanda üretecinin de danışmanıdır.

Gıda'da en çok hile ve insan sağlığını tehdit eden unsurlar hayvansal ürünlerde oluyor. Bunun sebebi nedir?

Hayvansal üretimlerde mikrobiyotikler işin içerisinde olduğu için üretim, işleme, depolama, nakliye sırasında gıda bozulmasının altyapısı daha uygun. Hayvansal ürünlerin azlığı, değerliliği ve hile olaylarının tespitinin zorluğu da hayvansal gıdalarda hilenin artmasına sebep olan etkenler arasında.

Şanlıurfa aynı zamanda bir hayvancılık şehri. Şanlıurfa'nın hayvancılık potansiyelli hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Şanlıurfa gerçekten de hayvancılığın başkentlerinden birisi. Her ne kadar şehrimiz tarım ve tarımsal üretimle ön plana çıksa da hayvan sayısı ve üretim kapasitesi ile bu potansiyeli daha da üst seviyeler çıkartacak seviyede bir alt yapıya sahip. Siverek, Viranşehir bölgesi mera anlamında çok güçlü alt yapıya sahip. Koyunculuk anlamında buranın desteklenmesi gerekir. Ama en büyük eksikliğimiz meralarımıza sahip çıkamıyoruz. Mera alanlarımız maalesef heba ediliyor. Mera alanlarımızın mutlaka ama mutlaka işgalinin önlenmesi ve korunması gerekir. Bu mera alanları sırf hayvancılığa tahsis edilse hayvancılığımızın katkısı tarımdan çok daha fazla. 50 dönüm alanda pamuk mısır ekmek mi? Yoksa 50 dönümde yem bitkisi ekip hayvancılık yapmak mı karlı? Bir hesap yapmak lazım.

Hayvancılık karlı ama zahmetli bir sektör. Ama bu konuda önce sevmek, sonra kararlı olmak ve altını çizerek söylüyorum bu işi bilen Veteriner Hekimlerden danışmanlık hizmeti almak gerekiyor. Yoksa belli bir dönem sonra baltalıyor. Ama işi doğru yapan üreticilerimiz kar elde ettiklerin dile getiriyorlar.

Hayvancılıkta en büyük maliyet yem. Şanlıurfa'da mübayede sonrası yem bitkisi üretimi arttı. Bunun Şanlıurfa hayvancılığına etkisi ne oldu?

Bu çok önemli bir karar ve biz bunu destekledik. Pamuk ekiminden sonra kalan 6-7 aylık sürede boş kalan araziye yem bitkisi ekilmesi ilk başlarda tereddütle karşılandı. İlk olarak 30 bin hektarlık alanda başlayan yem bitkisi üretimi şu anda 250 bin hektar alana yayıldı ve bu üretim hayvancılığı da geliştirmeye başladı.

Aslında hayvancılığı ve bu yem üretimi konusunu üreticimize anlatmak gerekiyor. Çiftçimiz bu konuda eğitilirse tarımla beraber hayvancılıkta önemli ölçüde gelişecektir.

Türkiye'nin hayvancılık politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hayvan ihraç eden bir ülke canlı hayvan ve et ithal ediyor.

Çok çeşitli sebeplerden dolayı ülkemizde hayvancılık ile uğraşan üretici sayısı maalesef düştü. Hayvan ve hayvansal üretime olan ihtiyaç arttı. Bunula birlikte ithalatın serbest bırakılması Türkiye'ye yavru hayvan sağlayan üreticinin de işi bırakmasına sebep oldu. Düşünün üreticimiz uğraşıyor, üretiyor tam hayvanının satacak ithalat açılıyor ve gelen mal ile birlikte kendi ürettiği mal para etmiyor.

Türkiye'nin kendi hayvansal üretimini arttırması için çok akılcı politikalar uygulaması gerekiyor. Yoksa ülkemiz hayvancılık alanında dünya çapında oyun kurucu ülkeler arasına girebilecek potansiyele ve güce sahip.

40 yıldır süren terörün hayvancılığa etkisi ne oldu?

Maalesef bizim hayvancılığımızın gerilemesindeki en büyük sebeplerden birisi terör ve terörün etkilediği sosyal olaylardır. Doğu ve Güneydoğu'da yaylaların güvenlik kaygısı ile kullanılamaması, hayvancılık ile geçinen insanların kentlere göç etmesi hayvancılığımız gerilemesinin en büyük etkenleridir diyebilirim.

Türkiye kendi yerli hayvan ırklarını korumada, geliştirmede bunun yanı sıra tohum, aşı gibi unsurlar konuşumda ne kadar başarılı?

Bakanlığımızın TAGEM aracılığı ile bu konuda projeleri var ve safkan ırklarımızın devamı ve geliştirilmesi konusunda çabaları var. Tohum konusunda Nallıhan'da ve özel sektörün çalışmaları var. Aslında bizim sektörümüzde tohumlamanın önemi çok büyük. Bu konuda daha çok çalışmaların yürütülmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Bu alanda serbest çalışan Veteriner Hekimlerimiz çok önemli. Bu arkadaşlarımızın maddi ve manevi desteklenmesi gerekiyor ki tohumlama çalışmalarında verim alabilelim.

Genç arkadaşlara, mesleğinizi seçmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz?

Mesleğimizi seçmek isteyen arkadaşlarımızın öncelikle hayvanları sevmeleri gerekir. Hayvanı sevmeyen bu işe girmesin. İnsan işini seviyorsa kendisine zor gelmez. Veteriner Hekimlik sadece bir meslek olarak görülemeyecek kadar zordur. Gecesi gündüzü, tatili yok. Düşünün gece üçte saatiniz çalar ve 30-40 km ötede üreticinin hayvanı doğum yapacak ve gitmek zorundasınız. Genç meslektaşlarımızın da kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekiyor. Meslek ahlak ve kurallarına mutlaka uymaları gerekiyor. Bu vasfılar ve kurallara uymalar genç kardeşlerimize ve tüm meslektaşlarımıza ayrı bir güç katmasının yanı sıra mesleğimizin de onurunu yükseltecektir.

Son olarak; yaklaşan bir seçiminiz var. Tekrar aday olacak mısınız?

Evet. Olacağım. Bu kararın arkasında meslektaşlarımızın ve Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımız ile yaptığımız istişareler var. Meslektaşlarımız bu dönemde aday olmamız konusunda görüş bildirince bizimde kararımız yeniden aday olma yönünde oldu. Aldığımız kararın ve yapılacak seçimin hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

Eklemek istedikleriniz nelerdir?

Öncelikle bu mesleğimizi, sorularımızı aktarma fırsatı verdiğinizden dolayı size gazetelerininiz GAPGündemine, Teknogap Tarım Gazetesine teşekkür ediyorum. Anlattıklarımızın ışığında vatandaşlarımızın özellikle hayvansal gıda tükettiğin de bu gıdanın arkasında ne kadar zahmet ve emek olduğunu hatırlayarak bize Veteriner Hekimlerinde emeğinin hatırlamalarını rica ediyorum. Bu röportaj vesilesi ile tüm meslektaşlarımıza ve vatandaşlarımıza en kalbi sevgilerimi sunuyorum.

Abdullah Açıkgöz

1971 yılında Şanlıurfa'da doğdu. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesinden 1995 yılında mezun oldu. Bir süre özel veteriner hekimlik yaptıktan sonra 2002 yılında Tarım Bakanlığı'na geçti. 1998 2007 arası Şanlıurfa Veteriner Hekimler Odasının belli kurumlarında görev yaptıktan sonra 2007'den bu yana Şanlıurfa Veteriner Hekimler Odası Başkanı olarak görev yapmaktadır. 2013 yılından beri Tarım ve Ormancılık İl Müdürlüğünde Hayvan Sağlığı Şube Müdürü olarak görev yapmaktadır.