AA / Güneydoğu mutfağının lezzetinin sırrı olarak kabul edilen sadeyağ, yüzyıllardır kentin önemli lezzetleri arasında yer alıyor. Özellikle İvesi cinsi koyunların sütünden elde edilen ve yöre halkının severek tükettiği yağ, daha çok yaz aylarında zorlu işlemlerin ardından hazır hale getiriliyor.
Geçen yıl Şanlıurfa Ticaret Borsasınca yapılan coğrafi işaret tescil başvurusunun ardından TÜRKPATENT tarafından tescillenen ve Antep baklavasının 'lezzet iksiri' olarak kabul edilen sadeyağın yurt dışına da pazarlanması hedefleniyor.
Yapımı oldukça zahmetli olan ve üreticilerinin talebi karşılamakta zorlandığı söz konusu geleneksel yağ, kalitesine göre kilogramı 80 ila 100 liradan alıcı buluyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Şanlıurfa Turizmi Geliştirme AŞ himayesinde düzenlenen 'Gastroway' etkinliği kapsamında Şanlıurfa'ya gelen dünyanın en iyi şefleri ve gastronomi yazarları, UNESCO'nun Dünya Mirası Geçici Listesi adayları arasındaki tarihi Harran ilçesinde Kaymakamlıkça organize edilen çalışmaya katıldı.
Burada yöresel kıyafetli kadınlardan sadeyağın geleneksel yöntemlerle yapım aşamalarını uygulamalı öğrenen şefler, ateşin yakılmasından yağın hazır hale gelmesi ve bu üründen yemek yapılma aşamalarını ilgiyle takip etti.
Sadeyağa tam not veren İspanyol şef Joana Artieda yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve ilgililere bu etkinliği düzenledikleri için teşekkür ederek, böylesine güzel yemek ve kültürle karşılaşacağını beklemediğini dile getirdi.
Kültürünü başarılı bir şekilde koruyan Harran'da çok farklı duygular yaşadığına dikkati çeken Artieda, 'Buradaki her şey mükemmel ama sadeyağ bambaşka. Çünkü tamamen katkısız ve doğal. Böyle bir lezzet ve özellik başka yerde var mı bilemem. Sadeyağdan yapılan yemekleri de yedik ve çok beğendim. Bu özel tadın dünyaya yayılması gerekiyor.' dedi.
Barselona'dan gelen ünlü İspanyol şef Albert Raurich ise 'Gastroway' etkinliğine katılarak böylesine özel ve doğal yerleri gördüğü için çok mutlu olduğunu vurguladı.
'Burası tarihin başladığı yer ve benim için inanılmaz bir deneyim.' diyen Raurich, şöyle devam etti:
'Çok ilginç şeylerle karşılaştım ve benim için hepsi yeni. Buradaki insanlarla birebir görüşmek ve kültürlerini tanımak harika bir duygu. Ülkeme döndüğümde çevremdeki şeflerin de buralara gelmelerini önereceğim. Çünkü burada çok farklı yemek türleriyle karşılaşabilirler. Bu deneyimi tatmalarını öneririm. Bizim bilgimizi artıracak tecrübeler bunlar. İnsanlar, günlük yaşam, karşılaştığımız misafirperverlik, tarih bunların hepsi çok değerli. Sadeyağın yapımını da burada öğrendim. Burada bu yağdan yapılan yemekleri yedik ve çok beğendik. 'Bir şey yediğinizde tadını çok beğendim' diyorsunuz. Ama gelip burada yerinde görünce daha etkili oluyor. Sadeyağ gerçekten çok özel ürün ve bunun daha çok yere ulaşması gerekiyor çünkü tamamen doğal ve sağlıklı.'

'İsmi gibi çok sade ve lezzetli'
Japon Michelin yıldızlı şef Yoshizumi Nagaya da söz konusu etkinliğin kendileri için çok anlamlı olduğunu belirterek, bu güzelliği herkesin görmesi gerektiğini söyledi.
Buradan döndüğünde insanlara bölgeye gelmelerini önereceğini anlatan Nagaya, şöyle konuştu:
'Harran'nın kültüründen çok etkilendim, her şey çok doğal ve mükemmel. Sanki geçmişe yolculuk yaptık gibi bir şey oldu. Bizim Japonya olarak da bunlardan esinlenerek kültürümüzü korumamız ve yaşatmamız lazım, onun için çok etkilendim. Yemekler çok özel çünkü doğallığını korumuş. Çok şaşırtıcı çünkü bu güzelliği başka yerde pek bulamıyorsunuz. Bu güzelliğin bütün dünyaya aktarılması gerekiyor. Buradaki herkes şef zaten. Döndüğümde bu bölgeyi insanlara çokça tavsiye edeceğim çünkü bilinenin aksine buralar çok güvenli. Bunun yurt dışındaki insanlara anlatılması gerekiyor. Sadeyağın yapımı ve güzelliği çok ilgimi çekti. İlk defa gördüm, ismi gibi çok sade ve lezzetli. Bu üründen yapılan yemekleri de son derece beğendim.'
Gastroway Direktörü Gökmen Sözen ise Türkiye'nin gastronomi turizmi anlamında önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, bu anlamda çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.
Geçen yıl Ege Bölgesi'nden başlattıkları projeyi bu yıl Güneydoğu'ya taşıdıklarını anımsatan Sözen, 'Şanlıurfa bizim için çok değerli bir yer çünkü 'tarihin sıfır noktası' burası. Harran'da da sadeyağ yapımını gösterdik, burada konunun uzmanları geleneksel yöntemlerle şeflerimize sadeyağı tanıttı.' şeklinde konuştu.