Röportaj; İshak Polat- Seyfullah Polat / Ömrünü fırça ve boyalara adamış Abdurahman Birden'e sizin sorduklarımız ve aldığımız cevaplar

İlk kalemi, fırçayı ne zaman elinize aldınız?

İlkokul üçüncü sınıfta diyebilirim. O zamanlar tahta çantalarımız vardı. Onun üzerine çiziktirmeye başladım ve kendimi geliştire geliştire bu günlere kadar geldik.

Herhangi bir eğitim aldınız mı?

Hayır, almadım.

En büyük özelliğiniz kendi hayal gücünüz ile yaptığınız tarihi resimler. Doğrumu biliyorum?

Doğrudur. Yaptığım tüm kompozisyonların hayalini kurup öyle yapıyorum.

Resim yapmak sizin için ne ifade ediyor?

Huzur ve mutluluk. Resim yaparken büyük keyif alıyorum. Hatta resim yaptığım odaya sinek girse rahatsızlık duyarım. Resim yapmak benim için bir hayat tarzı. Öyle ki; resim yapamadığım zaman olursa beni çöpe atın, ne işe yarıyorum ki derim.

Resim yapmaktan ne zaman para kazanmaya başladın?

Ortaokul ikinci sınıfta başladım. O zaman Buğday pazarı açılmıştı ve biz Cihat Kürkçüoğlu ile gidip tabelaları yapmaya başladık ilk o zaman para kazanmaya başladım. Daha sonra Hac Kapı süslemeleri, tabelacılık yaparak geçimimizi sağladık. Tabi bu günlere kadar gelene kadar arada İstanbul'da çalıştım, bir dönem Fransa'ya gittim.

Fransa'ya neden gittiniz? Ne kadar sürdü Fransa maceranız?

Ressam olarak gittim. 6 ay kadar kaldım ama sıkıldım. Orada sanata değer veriliyor. Bazı semtlerde 50-100 ressam bulunuyordu. Fakat dilini bilmediğim, ortamına çok alışamadığım Fransa'dan geri geldim.

Aynı zamanda Nakkaşlık yaptınız?

Evet. Uzun yıllar Urfa mimarisinin vazgeçilmezlerinden olan Hac Kapı süslemeleri, tavan süslemeleri yaptım. Benimle beraber Nihat Kürkçüoğlu, Fuat Kürkçüoğlu ile çok çalıştık. Nakkaşlık alanında Hac Reşit vardı. Yazı ve resim üzerine çok müthişti. Bizim kuşağımızda özellikle Kürkçüoğlu ailesinden değerli isimler var. Özellikle benim arkadaşım Cihat Kürkçüoğlu. Cihat Hoca benim bu işlere girmemde, devam ettirmemde hakkını ödeyemeyeceğim insandır.

Şimdiye kadar kaç esere imza attınız?

Yüzlerce desem. İnanın saymadım.

Kendi kuşağınızdaki isimler ile rakipliğiniz oldu mu?

Hayır. Biz her zaman bir birimize ' Usta' diye hitap ederdik. Bir birimize hürmet ederdik.

Günümüzde artık bu sanatı devam ettirenler yok. Ayrıca sizin gibi ustalar da artık kolay kolay yetişmiyor. Neden?

Öncelikle yapılan işin, verilen emeğin değeri yok. Kısacası para getiren bir yönü yok. Bir tablo yapana kadar gidip fıstık toplasam daha çok para kazanırım. Bu bir yönü. Diğer bir yönü ise toplumun sanata olan bakışı. İnsanlar artık sanatla pek ilgilenmiyor, değer vermiyor. Hali ile sanat ta sanatçı da git gide yok oluyor. Sanat artık bitmiş Urfa'da. İnanın burada yaptığım eserleri genelde şehir dışına satıyorum. Bir de teknoloji geliştikçe artık her şey dijitale dönüştü. Bize gerek kalmadı yani. Kala kala Nihat Kürkçüoğlu ve Cihat Kürkçüoğlu ile birkaç arkadaşımız kaldı.

Kendi çocuklarından devam ettiren yok mu?

Bir çocuğum devam ettiriyor. Hatta arkeoloji bölümünü bitirdi. Biraz Harran'da kazılarda çalıştı. Ama geçimini sağlayacak kazancı elde edemediği için o da artık başka işe bakıyor.

Urfa, tablolara konu olan tarihi ve kültürel zenginliklerini muhafaza edebildi mi?

Hayır. Bir çok tabloya esin kaynağı olan bir çok tarihi ve kültürel değerimizi maalesef yok oldu.

Harran Şehrini simgeleyen tablonun ortaya çıkış hikayesini bizimle paylaşır mısınız?

Harran Tablosunun ortaya çıkış hikayesi şudur; Sanat Tarihçisi, Araştırmacı- Yazar Cihat Kürkçüoğlu hocam ile Harran Kalesi Kazı Ekibi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal hocamın arzusu ve teşvikleri ile oldu. Hatta ilk Cihat Kürkçüoğlu'nun teşviki ile başladık. ( Ki tüm arşivim Cihat Kürkçüoğlu'dadır) Onların anlatımı ile yapılan, sırf çizimleri 3 ay süren toplamda 8 Aylık bir çalışmanın ürünü olan Harran Tablosunun ortaya çıkması için defalarca eskiz çalışması yaptık. Öncesinde karakalem ile yaptığımız çalışmaları birkaç kez beğenmeyerek çöpe attık ve sil baştan çalıştık. Bu süreç içerisinde üç defa hastalandım. Ama sonrasında belki de 20 tablo yapılabilecek bir zamanda bunu başardım.

Tabloda çok ince detaylar var. Bu detayları aktarmak gerçekten zordur?

Dikkatinizden kaçmamış. Doğrudur en ince detaylara kadar tarihi tabloya nakşetmek istedik. Ama belli ölçülere bu kadar detayları sığdırmak gerçekten beni zorladı diyebilirim. Bu tablonun ortaya çıkması içi çok çalıştık çok.

Tablonun yapımı sırasında Mimar, Sanat Tarihçilerinden faydalandınız mı?

Başta Cihat Kürkçüoğlu hocam vardı. Bunun yanı sıra mimar bir arkadaşımızı getirmişti ve bazı örnek olabilecek eskizleri Cihat Hoca verdi bunların üzerinden resmi yap dedi. Aynı zamanda Harran Kazı Ekibi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal hocamızda tabloyu yaparken görüşlerini bildiriyordu.

Yaptığın Harran Tablosunun birisi Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik'in diğeri de Harran Üniversitesi Urfa Evi Uygulama Otelinin duvarlarında asılı. Bunları görünce neler hissediyorsun.

Elbette ki çok mutlu oluyorum.

Birde İstanbul Havalimanında bir Göbeklitepe'yi temsil eden resminiz duvarı süslüyor

O resmi ilk olarak Turizmci Rahime Yaşar hanımefendi için yaptım. Daha sonra bayağı yayıldı ve İstanbul Havalimanının da sanatseverleri selamlıyor. Bir ressam için bunlar mutluluk verici şeyler.

Gençlere tavsiyelerin neler?

Eğer kabiliyetleri varsa hayallerinin peşinde gitsinler. Her ne kadar toplum artık sanata ve sanatçıya değer vermiyorsa da resim yapmaktan vaz geçmesinler.

Eklemek istediklerin nelerdir?

Buraya kadar gelip görüşlerimizi aldığınız için teşekkür ediyorum. Kusura bakmayın ben konuşmayı çok fazla seven birisi olmadığım için sorularınıza ancak bu kadar cevap verdim.