Çocukluğumuzda oyun oynadığımız zaman, oyun muzip çocuklar tarafından kesilince yeniden başlamak için uğraşlar verilirdi. Ve söylediğimiz söz "onudur sonu" deyip son kez oyna başlanırdı. Gerçektende oyunun bu kuralına herkes riayet ederdi. İşte ülkemizde başlatılan açılım sürecini onunla eş değer tuttum. Yeniden başlayan sürecin bu kez amacına ulaşacağına inanıyorum. Büyük bir umut beslemekteyim. Bundan dolayı her platformda barışı seslendirmeyi bir görev kabul etmekteyim. Günümüzde şartlar, Avrupa süreci ve ABD nin talepleri bu doğrultuda. Ama ben tüm bunları bir kenara bırakılması ve esas olan otuz yıldır süren ve öncesini de sayarsak yüz yıldır on binlerce insan bu yolda feda edildiğini bilmeyen, duymayan kalmadı. Nice anaların gözyaşı yüreklere hançer gibi saplandı. "Edi bese" (artık yeter) deme zamanıdır. Analar ağlamaması adına, ülkedeki huzurun tesis edilmesi, her şeyden önemlisi eşitlik temelinde, hukukun üstünlüğü, adaletin tecellisi, özgürlüklerin şekil bulması adına atılan her adım barışın adıdır. Bu süreci sabote etmek isteyenler mutlaka olacaktır. Son günlerde üç Kürt Aktivistin Fransa'nın Başkenti Paris'te, Kürdistan Enformasyon Bürosunda öldürülmesi bunun en belirgin örneğidir. Özellikle basının bu alanda atılacak adımlarda rolü fazlasıyla önemlidir. İtidalli, sağduyulu haber ve yorumlar barış sürecine hız kazandıracaktır. Yıllardır Kürt sorunu içinden çıkılmaz bir hal aldığı herkesçe bilinmektedir. Tespitler yapıldı, tahliller yaşamın doğruları ile buluşturuldu. Bazı marjinal guruplar Türkiye gerçeğini görmeyip, halkın kafasını bulundurma adına yaptıkları demagojilere, rijit söylemlere, nefret ve kin dolu açıklamalarda bulunuyorsalar da kimsenin rağbet etmediği bir gerçek. Bu barış sağlanmasına ve Kürt sorunu çözülmesine karşı duranları tarih yargılayacaktır. Bu süreç "demokratik açılım" ve sonrası sürdürülen, milli birlik ve demokratik hakların şekil bulması temelinde, çıkılan yoldur. Aslında inkitaya uğrayıp yeniden başlayan projenin yeni halidir. Gerçeklerin farkına varılmış, ufkunu genişleterek dünyaya aklıselim bakanlar ülke menfaatlerini gözetmesi gerektiğini anladı. Deve Kuşu misali başını kuma gömmek değil, güneşin ışınlarını göze doldurduğu zamanıdır. Ülkede yaşayan vatandaşların, art niyetlilerin dışında olan herkes, ülkedeki gerginliğin, savaş halinin bitmesini istemektedir. Barış için söylenen her söz, barış için atılan her adım, ülke vatandaşlarının huzuru, refahı ve mutluluğu için çok önemlidir. Şimdiye kadar kin ve nefret tohumları ile kabartılan şoven duygularla yüklü insanların sabrın selamet getireceğini bilmelidirler. İnsanlığın erdemi adına sevgiyi cesaretle besleyenlerin yaşanan gerçeklere vakıf olduktan sonra huzurunu ve selametin barışta olduğunu kani olacaklardır. Artık Kürt diye bir milletin var olduğunu, ana dillerinin Kürtçe olduğunu, farklı kültürleri olduğu, Kürtçe diliyle nice eserin yazıldığını, televizyonlarda bu dille programlar yapıldığını görmekteyiz. Bin yıldır birlikte bir yaşam içinde olduğunu bu birlikteliğin sürmesi adına barışın şart olduğunu kabul etmeliyiz. Bunları yok saymak veya kendileştirmek adına uğraş vereceklerine, bağrına basmazlarsa da eşit mesafede durmayı inançlarına ve düşüncelerine barışçıl bir anlayışla sığdırmak zorundadırlar. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kendi isimleri dahi konulmasına müsaade edilmemiş, yaşadıkları tüm köy, ilçe, şehir, dere, tepe isimleri değiştirilmiş o bölgenin Kürdistan olduğu bilinmesine rağmen hep güneydoğu ya da doğu Anadolu diye isimlendirilen yeni bir millet yaratılmıştır. Kart-kurt, dağlılar diye horlanmış, alevi diye itilmiş, yezidi diye dışlanmışlardır. Çok kirli işlerin yapıldığı, ihbarcılığın doruk noktaya vardığı, faili meçhullerle nice masum insanın kanı aktığı bir süreç yaşandı. Bu süreç ülkede yaşayan insanlar arasında derin düşmanlıklar bıraktı. Bunun en büyük nedeni, dile getirilmek, anlatılmak ve yazılmak istenilen düşüncelerin yasaklanması, tepki, kin, nefret ve ölümüne cevap verilmesidir. İnsanları susturmak, silahla bir savaşı sürdürmek yerine barışın konuşulması, düşüncelerin rahatlıkla dile getirilmesi için atılan adımlar, arzulanandır, özlenendir. Her ne kadar savaşlardan, ölümlerden rant sağlayanlar olduğu söylenmekte ise ben kan ve göz yaşı üzerine dökülen bir rantın kimseye fayda sağlayacağına inanamıyorum. Yaşananlar ve gerçekler meydanda. Zulmü işleyenlerin bir şekilde cezalandırıldığını da görmekteyiz. Yarın tarih bunun hesabını soracağına inanıyorum.