Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen 'Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu'na katıldı.

Erdoğan, AK Parti'nin nevzuhur bir siyasi oluşum olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti:

'Biz en başından beri AK Parti'yi milletimizin partisi olarak gördük ve öyle tanımladık. AK Parti'nin tarihi, milletimizin tarihi kadar eskidir. Cumartesi günü yapacağımız büyük kongremizde bu konuyu enine boyuna kamuoyumuzla paylaşacağız. AK Parti'yi anlamak için önce Türkiye'yi ve Türk milletini anlamak gerekiyor. Tarihiyle, kültürüyle, sevinciyle, hüznüyle bu milleti anlamayan hiç kimse AK Parti'nin ne olduğunu, nereden geldiğini, ne yaptığını, nereye gittiğini çözemez.'

AK Parti'nin 2001 Ağustos'unda kurulduktan sonra 2002 Kasım'ında iktidar olmasına ve girdiği her seçimden birinci çıkmasına akıl erdiremeyenlerin bakış açısını değiştirmeleri gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

'Bizimle girdikleri her yarışı kaybedenlerden bazılarının, işi millete hakaret etmeye kadar vardırmalarını aslında hiç de şuursuz bir tepki değildir. Bunlar, geçmişte hem devletin imkanlarını tepe tepe kullanmış hem de milletimizin değerlerine, inancına, kültürüne savaş açmış faşist bir zihniyetin önümüzdeki temsilcileridir. Seçimler sonrasında sergiledikleri tavırlar da AK Parti'yi değil, milleti yenememiş olmanın hırsından kaynaklanıyor. Bu kesim, artık ülkemize ve milletimize olan düşmanlıklarını AK Parti'ye muhalefet örtüsü altında gizleyemez hale geldi. Esasen tüm bunları hayırlı gelişmeler olarak görüyorum. Türkiye tartışmaların, kodlar, şifreler, semboller değil, açık yüreklilikle yapılabildiği bir ülke olmalıdır. Son günlerde yaşanan hadiseleri de bu çerçevede değerlendiriyorum.'

'Ekonominin gerektirdiği tedbirleri aldık alıyoruz'

Erdoğan, Türkiye'ye yönelik açık bir ekonomik saldırının varlığına dikkati çeken Erdoğan, 'Eskiden bu işler, daha sofistike, daha örtülü, daha dolaylı yollardan yapılıyordu. Şimdi bodoslama bir şekilde üzerimize geliyorlar.' dedi.

Buna karşı yapılacak iki şey olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

'Bunlardan biri ekonomik, diğeri siyasi tavırdır. Ekonominin gerektirdiği tedbirleri aldık alıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile tüm ilgili kurumlarımız bu konuda gece gündüz çalışıyorlar, çalışacaklar. Biz de tüm süreci yakından takip ediyoruz. Yapabileceğiniz ikinci ve bana göre asıl önemli olan husus, siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır. Madem maruz kaldığımız saldırıların ekonomimizin gerçek durumuyla bir ilgisi yoktur, işin arkasında başka niyetler vardır, öyleyse bizim de kendimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor. Ekonomi alanında cari açık, faizler, enflasyon başta olmak üzere çözmemiz gereken bazı sorunlar olduğu gerçeğini elbette gözden ırak tutmuyoruz. Ama aynı zamanda ülkemizin uzun süredir uluslararası alanda gerçek ekonomik gücüyle ve potansiyeliyle mütenasip bir konuma yerleştirilmeye çalışıldığını da biliyoruz. Son saldırı, bu haksızlığın üzerine adeta dikenle gelinerek, cilalı sözleri, fiyakalı raporları, cafcaflı klasikleri anlamsız hale getirmiştir.'

Başkan Erdoğan, 'Türkiye ismini kapatıp ülkemizin ekonomik verilerini yerli yabancı, dost düşman kime gösterirseniz gösterin ortada bir gariplik olduğunu fark edecektir.' dedi.

'Huzurun, güvenin, istikrarın teminatı bir ülke durumundayız'

Son döviz kurunda yaşananlara bakılmasını isteyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Dolar, ülkemizin parası karşısında nasıl oldu da bir anda 4,8 seviyesinde nasıl oldu da 7'lere fırladı. 15 Temmuz sabahı 2,8 seviyesinde olan kurun iki yılda 4,8 seviyesine çıkmış olması dahi anlamsızken bu durumu nasıl izah edeceğiz. Ortada buna sebep olacak bir fevkaladelik, anormallik var mı diye baktığımızda gördüğümüz manzara şudur; Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizinde veya 10 yıl önceki mortgage krizinde, Avrupa ve Asya'da olduğu gibi bankaları mı battı, hayır. Bugün ülkemiz her bakımdan dünyadaki en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahiptir. Borçlarımızı tıkır tıkır ödediğimiz gibi...'

Başkan Erdoğan, Türkiye'nin kamu borç stokunun milli gelire oranında Avrupa'nın en iyi ülkesi olduğunu belirtti.

'Bu sıçramadan rahatsız olanların bulunması gayet tabiidir'

Başkan Erdoğan, Amerika'nın sadece Türkiye'yi değil, Çin'den Rusya'ya, İran'dan Avrupa'ya kadar pek çok yeri, hemen yanı başındaki Kanada'yı ekonomik bakımdan hedef aldığına dikkati çekti.

Erdoğan, bu durumun tek başına Türkiye'de yaşananları izaha yetmediğini kaydetti.

Türkiye'ye yönelik daha büyük ve daha derin bir operasyonun olduğunu belirten Erdoğan, 'Ekonomide geçtiğimiz 16 yılda ülkemizi 3,5 kat büyütmekle elbette çok önemli bir sıçrama yaptık. Bu sıçramadan rahatsız olanların bulunması gayet tabiidir. Yine de dünyanın toplamda 17'nci, satın alma paritesine göre 13'üncü büyük ekonomisi olmamızın bu derece büyük bir husumete yol açması akla ve mantığa uygun değildir.' diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin tüm ticaretini, tüm ilişkilerini 'kazan kazan ilkesi' üzerinde kuran bir ülke olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

'Kendimiz kazandığımız kadar, iş yaptığımız yerlere özellikle kazandırmaya dikkat ediyoruz. Dış ticaret rakamlarımıza baktığımızda gerek Avrupa, gerek Amerika'yla ticari ilişkilerimizde karşı tarafın bizden daha fazla kazandığını görüyoruz. Bu durum bizi, meselenin siyasi boyutuna çok daha dikkatle bakmaya yöneltiyor. Bunu söylerken, kendimizi dev aynasında görmek gibi bir yanlışa da asla kapılmıyoruz. Böyle bir durum söz konusu değil. Tabii ki kendimize güveniyoruz, bu noktada kendimize inancımız var ama eksiklerimizi de gayet iyi biliyoruz. AK Parti döneminde bizim yaptığımız en önemli değişim, devletimizle milletimizi barıştırarak, ülkemizin gücünü ekonomide katettiği mesafenin çok üzerinde bir yere taşımış olmamızdır. Sanıyoruz birileri asıl bu durumu kabullenemiyorlar, hazmedemiyorlar. Rahatsızlık burada.'

'Bunlar, sahada bize istediklerini yaptıramayınca da tıpkı diplomasi gibi, tıpkı askeri güç gibi, tıpkı sosyal ve siyasi istikrarsızlık gibi ekonomiyi de bir silah olarak kullanmaktan çekinmiyorlar.' diyen Erdoğan, ekonomiyle ilgili kararları bu derece soğuk kanlı almalarının, adımları bu derece dikkatli atmalarının sebebinin bu arka plan olduğunu bildirdi.

'15 Temmuz en çarpıcı örnek'

'Biz, sizinle stratejik ortak değil miyiz? Biz, sizinle Somali'de beraber olmadık mı? Biz, sizinle Afganistan'da herkes bir tarafa dağılırken orada beraber olmadık mı? Kosova'da beraber olmadık mı? Peki bu yaptığınız nedir? Ne yapmak, nereye varmak istiyorsunuz?' diye soran Erdoğan, şöyle konuştu:

'Şunu bilmeniz lazım, bu milletin karakteri sağa, sola savrulan bir karakter değildir. Şunu da söyleyeyim, yaşadığımız sürecin bize bir maliyeti vardır ama operasyonu gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğu şüphesizdir. Zira Türk milleti, istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda canıyla, malıyla, dişiyle, tırnağıyla tüm varlığını ortaya koyacağını defaatle göstermiştir. 15 Temmuz bunun en son, en büyük ve en çarpıcı örneğidir. Dün milletimizle birlikte tankların, topların, uçakların, helikopterlerin, namluların karşısında dimdik durmuştuk. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bugün de milletimizle birlikte doların, kurun, enflasyonun, faizin karşısında aynı kararlılıkla duracağız. Ben, milletime inanıyorum. Milletimin bu konudaki kararlılığına inanıyorum. Onların yoğun bir şekilde şu anda Türk lirasını hemen alıp, doları bankalarda bozdurduğunu görüyorum. Mesele bu.'

Erdoğan, dolar bozdurulup, Türk lirasının onurunu korumanın en güzel cevap olduğunu belirterek, 'Dün siyasi özgürlüğümüzü birbirimize kenetlenip çıplak ellerimizle darbecilerin silahlarına galebe çalarak korumuştuk, bugün de ekonomik özgürlüğümüzü yine birbirimize kenetlenip, imkanlarımızı seferber ederek koruyacağız.' diye konuştu.

'Daha çok ter dökeceğiz'

'Buradan milletimize, özellikle de iş dünyamıza sesleniyorum; ekonomik tetikçilere vereceğimiz en güzel cevap, işimize dört elle sarılmak olacaktır. Daha çok üreteceğiz, daha çok ihraç edeceğiz, depoları kilitlemenin anlamı yok. İhraç, ihraç, ihraç...'Üretimi askıya alalım.' Çok ciddi yanlış yaparsınız. Üretim, üretim, üretim... Yola devam.' ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Daha çok istihdam oluşturacağız, daha çok ter dökeceğiz, daha çok emek vereceğiz. Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini, daha kalitelisini burada üretip, biz dışarıya satacağız. Amerika'nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız. Onların Iphone'u varsa, öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venüs var, Vestel var. Biz bunları uygulayacağız. Ne yaptığımızı, ne yapacağımızı anlasınlar. Dolayısıyla biz, kendimize yeteceğiz. Olmayanı da üreteceğiz. Dışarıya para verip yaptırdığımız her işin daha güzelini yapıp biz dışarıya servis edeceğiz. Bu millet bunları yapmaya muktedirdir.'

Başkan Erdoğan, ABD'nin, Türkiye insansız hava aracı istediğinde 'Kongre izin vermiyor.' dediğini hatırlatarak, 'Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Şimdi bunları biz üretiyor muyuz, üretiyoruz. Sıkıntımız var mı, yok. Hem de istediğimiz kadar üretiyoruz. Ve şimdi ihraca başlıyoruz, mesele bu.' dedi.

Kaynaklar dışarıdan içeriye aktarılacak

'Ülkemize yatırım yapmayı düşünenleri daha çok teşvik edeceğiz.' ifadesini kullanan Erdoğan, imkanı olanlara seslenerek, kaynakların içeriden dışarıya doğru değil, dışarıdan içeriye doğru akıtılacağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Bunları başardığımızda önümüze konan engellerin birer birer devrildiğini, kurulan tuzakların birer birer bozulduğunu, yazılan senaryoların birer birer yıkıldığını, yırtıldığını göreceğiz. Millet olarak bunu daha önce defalarca başardık. Bunu Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde, merhum Menderes'le, Özal'la, AK Parti'yle 16 yıldır başardık mı? Başardık. İnşallah bu defa da başaracağız. Hep söylediğim gibi, bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. İnanın bana gerisi çok kolay.'

Allah'ın yardımının yakın olduğunu belirten Erdoğan, 'Hiç endişe etmeyin.' dedi.

Recep Tayyip Erdoğan, '(Bekle gör) anlayışıyla üretimi durdurursak, 'ihtiyat' diyerek ticareti aksatırsak, 'önümüzü görelim' diyerek yatırımları ertelersek, paramızı 'eyvah tehlike var' diyerek dövize yönlendirirsek inanın asıl o zaman düşmana teslim olmuş duruma düşeriz. Sakın. (Dövize gidersek kurtuluruz) yok. O zaman batarsın. Sen Türk'sün, sen Türk lirasıyla beraber yoluna yürüyeceksin.' değerlendirmesini yaptı.

'Vatan toprağından vazgeçmekle ekonomiden vazgeçmek arasında fark yok'

Vatan toprağından vazgeçmekle üretimden, yatırımdan, ticaretten, ekonomiden vazgeçmek arasında bir fark olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ikisinin de sonucunun aynı kapıya çıkacağını, buna meydan vermeyeceklerini vurguladı.

Milletle, iş dünyasıyla, üreticilerle, ihracatçılar ve çalışanlarla birlikte gönül gönüle, el ele, omuz omuza verip bu meselenin üstesinden geleceklerine işaret eden Erdoğan, 'Biz siyasi hayatımızın her döneminde olduğu gibi, bu hadise karşısında da asla küçük düşünmüyoruz. Bizim asıl hedefimiz bu konjonktürel krizi aşmak değil, 2023 hedeflerimize ulaşmaktır. Çünkü bu hedeflerimize ulaşamazsak daha çok krizle karşı karşıya geleceğimizi biliyoruz.' diye konuştu.

Erdoğan, Malazgirt Savaşı'nın tarihi olan 26 Ağustos'un yaklaştığını anımsatarak, '26 Ağustos'ta yeniden Malazgirt'ten yola çıkacağız, unutmayın. Yeniden bir diriliş olacak inşallah.' dedi.

'Türkiye'yi gençlerimizle hedeflerine ulaştıracağız'

2023 hedeflerinde Türkiye'nin bugünden daha ileride olacağını dile getiren Erdoğan, '2023 hedeflerimize ulaştığımızda kişi başına düşen milli gelirimizi iki katından fazla artıracağımız için her vatandaşımız şu anda olduğundan iki kat daha zengin hale gelecektir.' ifadesini kullandı.

Gelişmiş ülkelerin nüfusları hızla yaşlanırken Türkiye'nin genç, eğitimli, dinamik ve üretken nüfusuyla bölgenin ve dünyanın parlayan yıldızı haline geleceğini ifade eden Erdoğan, Türkiye geliştikçe, ekonomik olarak büyüdükçe gençlerin önünün daha da açılacağını belirtti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bu ülkede kendine aydınlık bir gelecek kuramayan, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şans elde edemez. Bazılarının, özellikle gençlerimizi tahrik etmek için yurt dışı güzellemeleri yaptıklarını görüyorum. Şundan emin olunuz, yurt dışında verdiği emeği ve ortaya koyduğu gayreti burada sergileyen herkes, ülkemizde çok daha iyi bir hayat seviyesine kavuşacaktır. Kendi ülkesinde ortalama bir işle oldukça iyi bir standartta yaşamayı yurt dışında sefalet içinde hayatını sürdürmeyi tercih eden varsa, elbette kendi bileceği bir iştir. Ama bununla kalmayıp bir de ülkesini karalamayı tercih edenlere biz 'mankurt' diyoruz. Bizim mankurtlara ihtiyacımız yok. Bize bu ülkenin kalbi iman dolu, kafası zehir gibi çalışan kendilerine eğitimden spora, sağlıktan teknolojiye her türlü imkanı sağladığımız gençler yeter. AK Parti davası işte bu gençliği yetiştirme davasıdır. Bunun için 2053 ve 2071 vizyonlarımızı gençlerimize emanet ettik. Önümüzdeki dönemde özellikle bu davamıza, hedeflerimize daha sıkı sahip çıkacağız. Türkiye'yi gençlerimizle birlikte hedeflerine ulaştıracağız.' AA