Burada hayretimi çeken bir şeye şahit oldum: Yavrular tabiri caiz ise kakalarını yuvaya değil de, dışarı atmaları hayretimi biraz daha arttırdı.
Yavrular hızlı bir şekilde büyüyor. Derken bir ara anne ve babanın alçak uçuşlar yaptığını, seslerinin bir tuhaf çıktığını fark ettim. Yerde bir kedi geçiyordu. Anne ve babanın yavrularını hemen korumaya aldıklarını, seslerinin bu kadar çok çıkmasının uyarı-korumayla ilgili olduğunu anladım.
Yıllar önce duymuştum yabancı bir araştırmacının bir ormanda inceleme yaparken bir kuşun yuvasını diyor ki iki kuş yavrusuna bakıyor ve inceliyordum. Anne yavrularını besliyor. Anne uzaklaşınca yavrular çağırıp bağırmaya başladılar. Kameramı gezdirdiğimizde baktım koca bir yılan.. Yavrulara yaklaşıyor. Anne, yavrularının tehlikede olduğunu nasıl duydu? Hızla gelip yılanın etrafında dönüp onu korkutmaya, uzaklaştırmaya gücü yetmedi. Ve aniden uzaklaştı. Ve nihayet yılan yavrulara tam yaklaştı, yavruları yemek üzereyken anne kuş havada göründü.
Yılan zannetti ki anne kuş yem olacak. Ağzını açtı. O an anne kuşun gagasında getirdiği cismi fark edemedim. Ve yılanın ağzına bıraktı. Yılan hemen dolandı, kıvrandı ve ağaçtan yere düştü, öldü. Gittim baktım, yılanın ağzında bir akrep. Yılanı zehirleyip öldürmüş.
Ve bu olay karşısında araştırmacı çok hayret etmiş. Ve bunların bir tesadüf olmayıp, bunların şuuru, nizamı, öğütleyicisi olduğunu anlayıp İslam'la müşerref olmuş.
Haziran başları.. Bir de baktım bizim kuşlar mola vermişler. Arkadaş dedi ki abi dışarıda yağmur var. Ha anladım ki yağmur molası.. Ama zannedersem anne yine yavruların yuvasına gelip, yavrularına sanki öğüt ve nasihat verircesine kanatlarını geriyorlar. Bende bir burukluk .. Bunlar yakın bir zamanda uçacaklar. Ne kadar da alışmıştım. İlk yumurtadan çıkıp, ilk duyduğum ses.. İnsanoğluna ne kadar ibret veriyor. Anlayana tabii..
Yavrular bayağı büyüdü. Anne ve baba sanki yavruları doyuramıyor hissi bana geldi. Acaba bunlara yuvanın yanına ekmek vesair indirsem yerler mi, diye düşünüyorum..
Tesadüf bu ya.. Akşam televizyonda bir haber: Memleketin bir şehrinde tren otogarını yıkılışı sebebiyle bizim kırlangıçlar bir okulu mesken tutmuşlar. Baktım yüzlerce.. Bütün öğrencilerin maskotu olmuşlar. Gazeteci soruyor, öğrencilerde bir heyecan.. Pencerelerin kenarlarına ekmek parçalarını bırakıp kırlangıçların yavrularını beslemesini hem öğretmen hem de öğrencilerin çok hoşuna gidiyor.
Yıllar önce akrabam olan bir çifti ziyarete gitmiştim. Şimdi vefat ettiler. Allah rahmet eylesin. Sohbet esnasında halam: Hacı, yavrularımızın yemi bitmek üzere, deyince sordum:
Ne yavrusu?
Ne yavrusu olacak, her sabah namazdan sonra yavrularımızı doyuruyoruz. Onlar da yavrularını doyurabilsinler. Hemen anladım, Osmanlı ecdadımın yetiştirdiği hatunlar (Şimdiki hatunlar maazallah balkona pislemesinler, temizlik işi çıkmasın diye hayvanlara bin bir tuzak hazırlıyorlar. Aman yarabbi.. Nerede merhamet. Niye olsun rahmet?..
Artık bizim kuşlar uçmaya, hayatı keşfe hazırlar.

Ben de bir heyecan. Bizim yavrular tam tamına altı kardeşlermiş. Önceleri fark edilmiyorlardı. Artık şimdi yuvaya sığmıyor. Bir an önce hayata kanat çırpmaya, daha yuvada iken her an, her dakika uçmaya hazırlanın dercesine.
Zannedersem hep anne kuş gelip yavrularına talimatlar veriyor. Konuşuyor, ötüyor, ötüyor.
Bugün Haziran 11. Bizim kırlangıçlar buraya kadar. Hepsi uçmuşlar!..
Yolunuz açık olsun..