Tuğba POLAT/ Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Bektaş, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celil Abuzar, Genel Sekreter Zübeyir Zorlu, akademisyenler ve çok sayıda öğrencinin katıldığı programda bir konuşma yapan Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik, şair Sezai Karakoç'un ülkemiz için bir değer olduğunu belirterek; 'Üstadımızın vefatı bizi derinden üzmüştür. Şair-yazar Sezai Karakoç'un fikirlerine katılmayanlar bile kendisinden saygıyla bahsederler. Üstat tüm hayatı boyunca örnek bir insandı. Eğitime büyük önem verirdi. Bizler de çocuklarımıza değerler eğitimini aile ortamından başlatmalıyız. Onları iyi yetiştirmemiz gerekir. Değerler eğitimini küçük yaşlardan itibaren aşılamaya çalışmalıyız ki tüm hayatları boyunca vatan, millet, kutsal değerlerine sahip çıkabilsinler. Sezai Karakoç gibi insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Bu güzel paneli hazırlayan Fen-Edebiyat Fakültemize ve katılımcılara çok teşekkür ediyorum' diye konuştu.
Açış konuşmasının ardından Sezai Karakoç'un 'Ey Sevgili' adlı şiirinin Salih Çetin tarafından seslendirilmesiyle panele geçildi.
Moderatörlüğünü Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Bektaş'ın yaptığı panelde, Doç. Dr. Levent Bilgi, Dr. Öğr. Üyesi Halef Nas ve Öğr. Gör. Hasan Akçay birer sunum gerçekleştirdiler.
Prof. Dr. Ekrem Bektaş'ın 'İnsanın kadr ve itibarı gümüş ve altından değildir. Belki hüneri miktarıncadır.' sözünü fazlasıyla hak eden ender şahsiyetlerden biri de Sezai Karakoç'tur.' girişinden sonra da sunumlara geçildi.
Sezai Karakoç ve Şiir Sanatı konusunda bilgiler sunan Dr. Öğr. Üyesi Halef Nas; 'Türk edebiyatı tarihinde Sezai Karakoç'un ayırt edici vasıflarından biri şiir sanatı üzerine düşünceler ileri sürmesi, böylece şiire dair bir poetik görüş ortaya koymasıdır. Konuşmamızda Sezai Karakoç'un şiir sanatında soyutlamaya ilişkin fikirlerinin nasıl geliştiğine değinirken şairin imgesel olarak nasıl düşündüğünün yansımaları ortaya konacaktır. Bunu daha rahat görebilmek için şiirin tarifine dair genel örnekler verildikten sonra şiir sanatının nasıl sorunsallaştığına değinilecektir. Sorun ortaya konurken Karakoç'tan önce şiir sanatını tanımlayanların tariflerine değinilecek ve Türk şiir tarihinin genel gelişim çizgisi gösterilmeye çalışılacaktır. Böylece Sezai Karakoç'un görüşlerine ilişkin bir temellendirme yapılabilecektir' şeklinde konuşmasını özetledi.
Karakoç'un Diriliş mefkûresi ile ilgili bir sunum yapan Öğr. Gör. Hasan Akçay ise 'Sezai Karakoç'un da birçok büyük insan gibi tek davası 'İman davası' olmuştur. Sadece bu gaye için çalışmış, didinmiştir. Sesini sadece İslam için yükseltmiş; 'Yoksa bunun dışında dünyada hiçbir şey ses yükseltmeye değmez' demiştir. Çıkarmış olduğu 'Diriliş Dergisi' ve kurmuş olduğu 'Diriliş Yayınları'nda yayımladığı eserlerle İslama hizmeti kendisine şiar edinmiştir. Dünyadan ve içindekilerden olabildiğince kaçmıştır. O, bu dünyada yaşayan fakat bu dünyayı yaşamayan bir dervişti. Kendisine verilen ödüllerin sadece manevi kısımlarını kabul etmiş, maddi kısımlarını reddetmiştir. Arkasından hiç kimsenin bir tek olumsuz cümle etmediği ender insanlardan biridir' diye konuştu.
Doç. Dr. Levent Bilgi, Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez ile Sezai Karakoç'un bir hatırasını anlattığı sunumunda; 'Mehmet Görmez Hoca bir gün Sezai Karakoç'u ziyaret etmiş. 'Efendim Hacca niye gitmiyorsunuz?' Karakoç 'Hac bana farz değil; farz olunca giderim.' demiş. Görmez Hoca 'Efendim masraflarınızı biz karşılayıp sizi Hacca götürelim.' demiş. Bunun üzerine sinirlenen Karakoç, 'Hoca hoca!' demiş 'ben milletin parasıyla hacca gidecek adam mıyım?' Görmez Hoca ısrar etmiş. Demiş 'Bizi bir hac şiirinden mahrum etmeyin.' Karakoç daha da sinirlenmiş. Demiş 'Hoca! Hacca ibadet için gidilir, şiir yazmak için değil.' Karakoç'un hayatı onun en güzel şiirdir. Bugün ne kadar da çok Karakoç hayatlarına muhtacız.' Diyerek konuşmasını bitirdi.
Sezai Karakoç'un bazı şiirlerinin öğrenciler tarafından okunmasının ardından program, dinleyicilerden gelen soruların cevaplanmasıyla sona erdi.