Acaba şimdiye kadar hiçbir bakan böyle güçlü bir iktidar döneminde on sekiz ay iktidardaki bir hükümetin iç işlerini yaparak bu kadar gaf işledi mi? Biber gazından onun döneminden kaybettiğimiz insan kadar başka dönemlerde kaybettik mi? Sorularla kafanızı yormayayım. Gaflara geçmeden giderayak imzaladığı son soru önergesine verdiği yanıtta; "Türkiye'nin kullandığı biber gazının kimyasal silahlar sözleşmesine uygun olduğunu insan sağlığı üzerinde kalıcı etkisi bulunmadığını" belirtirken insan ölümü üzerinde ki etkisini söylemeye gerek duymamaktadır. Siz unutmamışsınız biliyorum. Yine de ben hatırlatma anlamında çoğu kişinin safça söylendiğine inandığı gafların aslında yetersiz bir kültürün ürünü olduğunu bilmeniz için köşeme aldım. Keşke toplumsal saygınlığı kazanacak dikkat çekici açıklamalar yapsaydı da bu kadar tepkiyle karşılaşmasaydı. Halkımız arasında işlenen yanlış hal ve davranışlar "gaf" şeklinde yorumlanır. Aslında gaf değil delalet içinde söylendiği bir gerçek. Uygun olmayan ortamda sizi küçük düşürecek bir lafı söylemeniz veya benzer bir harekette bulunmanız, sanırım "gaf" sözcüğü onların yanında yetersiz kalır. Daha bakanlığın tozu üstünde olan İdris Naim Şahin, geçmişte kaymakamlık önünde 60 yaşındaki Mustafa Boğaçayır "Sayın bakanım, senin geldiğine çok sevindim" dedi. Şahin'in cevabı, "Yok ya. Nerden bileyim sevindiğini? Hadi bir takla at bir göreyim." Bu vatandaş takla atamayınca davulcuya "Çal bakayım davulcu" deyip vatandaş Boğaçayır, sevincini göstermek için davul zurna eşliğinde oynamaya başladı. Kürt'ün kızı' oyununu oynayan Boğaçayır'ı Şahin alkışlayarak izledi. Bu bir seçmene söylenecek söz değil. Anlatacağım bu olay Urfa'nın bir köyünde geçiyor. Gevende düğünde para toplama dediğimiz şabaş yapıyor. Şabaş yaparken gevendeler takla atarak para alırlar, buna karşılık olarak gevendenin istediği para verilir. O zamanlar çok büyük bir para olan on TL şabaş ağadan istenir. Ağa bu istenen parayı çok bulur. Gevende de "sen ağa bir adamsın bu şabaşı çok görüyorsan, sen kalk ben senin yerine oturayım. Sen gel beni şabaş et, ben sana on lira veririm" der. Ağa bunu kabul eder, gevende gelir ağanın yerine oturur. Ağa bağırır "şabaş şabaş ji gevendera şabaş" der. Ağa bütün milletin içinde bir takla atar ve gevendeden on lira alır. Parayı aldıktan sonra gevendeye "hadi kalk oradan sen daima gevendesin ben daima ağayım" deyip gevendeyi kaldırır. Kendisi yerine oturur. Gevende ne kadar "beni şabaş ettin ya o bana yeter" dese de yaptığı hatayı anlamıştır her halde. İşte bakanda millette takla attırma çabasında onun makamı geçici ama biz halkız onların daima bize ihtiyaçları vardı, öylede oldu… Kabinenin en çok konuşulan ismi oldu. Kürt sorunu için söylediği sözlere bakınız. "Kürt sorunu diyorlar. Ben arıyorum sorunu bulamıyorum" diyor. İdris Naim Şahin, Cizre ve Eleşkirt'te kaymakamlık yapmış. Kürtlerin yaşadığı bu coğrafyada Kürt meselesinin varlığından ve Kürtlerin sorunundan bir nebze nemalanmamışsa bu onun sorunu... Oysa Kürt sorunu olduğunu o görmemiş olabilir, kaç başbakan kaç bakan ve nice milletvekili, bilim adamları gördü de o hala görmemiş. Deve kuşunun kafası kumdadır. dışarıyı görmez. Varsın görmesin. Sen görmüyorsan sorun yoksa, insana demezler mi bu TRT şeş niçin açıldı. İlkokullarda neden Kürtçe seçmeli ders olarak konuldu. Ha! bire Kürtleri memnun etmek için bir şeyler yapıldığını da hepimiz görüyoruz. Sanatçılara yönelik bir söyleminde; PKK eleştirisi yapan sözleri; "Birileri saptırarak, kendine göre gerekçeler uydurarak teröre destek veriyor. Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansıtıyor, şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor." Konuşurken de başını sağa sallaması da yetersizliğin göstergesi… Newroz olayları (27 Mart 2012): "Birilerinin kitabı, birilerinin bayramı öldürmekten yanaysa da şu bilinsin ki; 75 milyon vakur ve sessiz yığının silahına da gerek yok, yumruğuna da gerek yok, sadece birer tükürüğü o 75 bin haini yok etmeye yeter ve yetecektir. Buda ırkçılığın son hakareti. Bir zamanlar İslam âleminin İsrail için söylediği laf şimdi Kürtler için söyleniyorsa bu gaf değil, cehaletin daniskası. Çünkü o hain denilenlerle barış görüşmeleri sürdürülüyorsa hayat, ülke ve bürokrasinin gerçeklerinden bihaberdir… Ak partide onun gaflarından rahatsız olanlar çoktu. Ama başbakanın hatırına mı, yoksa "koltuğum, makamım elden gider" korkusu mu? Kimseden ses çıkmadı… Başbakan kabine değişikliği yaptı. Şahinliği ve gaflarıyla kaldı orta yerde. Serzenişte bulunmamak mümkün mü? İdris Naim Şahin'in bakan olmasına sebep olanlar vebal ve günahın ne olduğunu bildiklerinden eminim… İNSANLARA TAKLA AT DİYEN BİRİ, TAKLA ATSADA DAHA O MAKAMA GELEMEZ