İLKHA/ Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 24 Haziran tarihinden itibaren öğle ve ikindi namazı dışında sabah, akşam ve yatsı namazlarının da camilerde kılınacağını açıklamıştı.
Şanlıurfa'da bu hafta ikinci kez sosyal mesafe kuralına uygun olarak cami içerisinde saf tutuldu.
Bu hafta Cuma hutbesinde 'Sabrın sonu selamettir' teması işlendi.
Hutbede, dünya hayatında her insanın yolcu olduğu hatırlatılarak, 'Şu fanî alemde gelen gider, konan göçer. Her birimizin cennete uzanan yolu, inişlerden ve yokuşlardan, sevinçlerden ve zorluklardan geçer. Umutlar kadar acıları da göze alarak yolculuğa devam ederken, Rabbimiz bize yüreğimizi telaştan, dilimizi şikayetten ve bedenimizi yanlış davranışlardan koruyan eşsiz bir nimet bahşeder. İşte o nimet, sabırdır. Aziz Müminler! Sabır zillet ya da miskinlik değildir. Sabır yılgınlık ya da çaresizlik de değildir. Sabır sebattır; kul olma bilinciyle Allah'a ibadete ve itaate devam etmektir. Sabır dirençtir; dünyanın bin bir türlü imtihanına göğüs germektir. Sabır ferasettir; şeytanın vesvesesine kapılmadan, nefsin arzusuna aldanmadan yaşamaya gayret etmektir. Sabır metanettir; beklenmedik hadiseler karşısında mutedil ve soğukkanlı davranmaktır. Sabır tevekküldür; her türlü tedbiri aldıktan sonra takdir-i ilahiye rıza göstermektir. Ve sabır; imanın gereği, selamet kapısı, cennet hazinesidir.' denildi.
Hutbenin devamında insanın bazen küçük sıkıntılara bile sabırda zorlandığına dikkat çekilerek, 'Bazen de büyük felaketler karşısında sabrını kaybeder ve ümitsizlik girdabına düşer. Hastalığının iyileşmeyeceğini, maddi sıkıntısının sona ermeyeceğini, aile sorunlarının çözülemeyeceğini düşünür. Huzurun, başarının, şifanın kendisinden çok uzak olduğu vehmine kapılır. Halbuki Kur'an'ın müjdesi apaçıktır: 'Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.' Her zahmette nice rahmet gizlidir. Şer gibi görünen bir işten umulmadık hayırlar çıkabilir. Yeter ki kul gayret, sabır ve sebatı elden bırakmasın! Yeter ki insan, Allah'ın daima sabredenlerle beraber olduğuna inansın!' ifadeleri kullanıldı.