Röportaj: İshak POLAT / Bu haftaki röportajımızı dedelerinden gelen sanatçılığı ve sanatseverliği devam ettiren Muzaffer ve Bülent Vurucu kardeşler ile gerçekleştirdik. Son zamanlarda gazetemizin gündeme getirdiği Mukim Tahir'in vefatı ve mezar yeri ile ilgili çalışmalarımıza omuz veren Muzaffer ve Bülent Vurucu kardeşlere sorduklarımız ve aldığımız cevaplar...

Urfalılar tarafından sanatsever bir aile olarak biliniyorsunuz. Bu sanatseverliğin kaynağı nedir?

Muzaffer Vurucu: Sanatseverlik bizde genetik bir olgu galiba. Urfalılar ya sanatçıdır yada sanatseverdir. Bundan dolayı bize de dedemiz Haremi Nuri tarafından geçmiş. Dedemiz Haremi Nuri işadamı, ticaret yapan zengin bir iş adamı. Bunun yanı sıra sanatı ve sanatçıları seven bir Urfalı. Kendisi de sıra gecelerinde bulunur, sanatçılar ile hemhal olur ve arada da hoyrat söylermiş. İşte bizdeki sanat sevgisi buradan geliyor diyebiliriz.

Bülent Vurucu: Dedemizden, babamızdan gelen bu sanat severlik acizane bizlerde de devam ediyor. Bir aile geleneği olarak bizler de hem sanatın, müziğin içerisinde olduk ve olmaya da devam ediyoruz.

Mukim Tahir ile ilgili bir araştırma içerisindesiniz. Bunun sebebi nedir? Araştırmalara ne zaman başladınız?

MV: Öncelikle Mukim Tahir Urfa için, Urfa müziği için gerçekten çok önemli bir sanatçı, önemli bir değer. Döneminin ve ondan sonra gelen Urfa mahalli sanatçıları için bir idol. Döneminin birçok Urfalı sanatçısın meşhur olmasına vesile olmuş, bestelediği eserler bir çok sanatçının meşhur olmasını sağlamış bir sanat değeri. Bunun yanı sıra dedemizin çok sevdiği, çok yakın bir arkadaşı. Böyle bir değerin Urfa müziği açısından kıymetinin anlaşılması, bazı kaynaklarda kendisi ile anlatılan yanlış hikayelerden ziyade gerçeğin ortaya çıkması, Mukim Tahir'in Zonguldak'a nasıl, niçin gittiği, nerede vefat ettiği ve mezarının nerede olduğu konusunda acizane iki kardeş olarak -GAPGündemi'nin konuyu gündeme getirmesi üzerine- bir araştırma içerisine girdik. Ekim ayı başı itibarı ile Bülent kardeşim Zonguldak ve Yenice'ye giderek araştırmalarda bulundu. Yaklaşık bir hafta süren bu araştırmalarda o dönemde Dedemizin inşa ettiği demiryolu çalışmalarında bulunan, o dönemi hatırlayan şahıslar ile görüşüldü ve Mukim Tahir'in mezarı ile ilgili araştırmalarda bulunuldu.

Amacımız Mukim Tahir'in mezarının bulunarak Urfa'ya getirilmesi veya adına vefat ettiği yerde ufakta olsa bir anıt yapılması. Bu; Mukim Tahir'e vefa Urfa'nın borcudur ve bizim için de dedemizin bir nevi vasiyetidir. Biz, Mukim Tahir'in hatırasına sahip çıkmazsak dedemiz bizi affetmez.

Peki, Mukim Tahir'in vefatı ile ilgili gerçek nedir?

MV: Urfa Müziğinin çok önemli isimlerinden olan Mukim Tahir'in hayat hikayesi bazı kaynaklarda yazılmıştır. Ama kayıtlara yanlış olarak geçirilen kısım ve bizi ilgilendiren kısmı ise Zonguldak'a gidiş ve oradaki vefat etmesi ile ilgili kısımdır.

Gerçeğe gelince; Bilindiği üzere Mukim Tahir varlıklı bir insan ve bazı olaylardan sonra büyük bir maddi sıkıntı içerisine giriyor. Bu sıkıntınlar içerisinde o zaman Zonguldak'ta demiryolu inşaatı yapan ve aynı zamanda yakın arkadaşı olan dedemiz Haremi Nuri, Mukim Tahir'i Zonguldak'a davet ediyor. Buradaki amaç arkadaşını maddi ve manevi anlamda korumak. Yoksa bazı kaynaklarda aktarıldığı üzere çalışmak, nafakasını temin etmek için Zonguldak'a gitmiyor Mukim Tahir. Tamamen dedemizin daveti ile gidiyor ve giderken de 'Artık bir daha Urfa'ya dönmem galiba' diye sanki vefatını dile getiriyor.

İşte Zonguldak'a gittikten sonra dedem bir nevi orada Mukim Tahir'e sahip çıkıyor. Çünkü yakın arkadaşlar. Ve belli bir süre sonra ise hasta düşüp, vefat ediyor. Nerede defnedildiği konusunda ise burada değişik rivayetler var. Halamızın bize aktardığına göre Yenice ilçesinde defnediliyor. Ama başka bir rivayete göre ise daha sonra mezarı Zonguldak'a naklediliyor ve Dr.Mehmet Işık'ın aktarımına göre ise mezarını Zonguldak Asri mezarlığında olduğu yönünde idi.

Tam burada soralım. Siz bu duyumlar üzerine geçtiğimiz günlerde Yenice ve Zonguldak'ta araştırmalarda bulundunuz. Elde ettiğiniz veriler neler?

BV: Anlatılanlar ve şahitlerin beyanlarına göre harekete geçtik ve bütün ihtimalleri araştırmak üzere Zonguldak'a gittim. Yenice ilçesindeki mezarı bulduk. O yıllarda çalışmış demiryolu işçileri ile de konuştuk. Demiryolu ve tünel inşaatı sırasında vefat eden iki kişinin mezarı var. Ama orada Mukim Tahir'e ait herhangi bir mezarın olduğunu ortaya koyan bir mezar taşı yok. Birisinde başkasına ait bir isim var, diğeri isimsiz. Kaldı ki aradan nerede ise 75 yıl geçmiş. İşçilerin kaldıkları barakaları bulduk ve artık harabe halinde, ormanın içerisinde kaybolmuş. Bunları fotoğrafladık. Daha sonra Zonguldak'ta araştırmalarda bulunduk. Gerek Zonguldak Belediye yetkilileri, gerek sizin oradaki gazeteci arkadaşlarınız, Mezarlıklar Müdürü sağ olsunlar çok yardımcı oldular.

Sonuç olarak?

BV: Bütün ihtimalleri değerlendirerek ifade edeyim; Yenice'de ki mezarın birisi de Mukim Tahir'e ait olabilir Zonguldak'taki Asri mezarlıkta ki de olabilir. Araştırmalarımız devam ediyor. İnşallah kesin bir sonuca ulaşabiliriz.

Tekrar sorayım; Mukim Tahir'in mezarının bulunması sizin için neden bu kadar önemli?

BV: Urfa müziğine bu kadar emek vermiş bir insanın yaşadıkları bizim için yürek burkan bir durum. Dedemizin arkadaşı, Urfa müziğinin kilometre taşlarından birisi olan bu isme karşı bir vefa göstermemiz gerektiğini düşündüğümüz için bu mezarın bulunması ve kayıt altına alınması bizim için önemli ve değerli. Sanata, sanatçıya sahip çıkmak önemli bir davranıştır diye düşünüyoruz.

MV: Batıda birçok sanatçı adına müzeler, konservatuvarlar yapılıyor ve değer veriliyor. Mukim Tahir'in önemi ise Seyfettin Sucu'dan tutun İbrahim Tatlıses'e kadar birçok ismin meşhur olmasına vesile olduğu gibi bilhassa Ayağında Kundura şarkısının Mukim Tahir'in olması onu önemli kılıyor. Bugün bildiğimiz Urfa Sıra Gecelerinin de bir nevi esin kaynağı. Belki Mukim Tahir olmasaydı bir çok müzik değerimiz olmazdı. Bugün TRT repertuvarında çalınan Türk Halk Müziği parçaların üçte biri Urfa bölgesinden derlenmiş parçalar. Belki gereken önem verilmiş olsaydı Urfa, İbrahim Tatlıses gibi onlarca müzik değerimiz daha çıkardı.

Kayıtlara geçmeyen, veya geçtiği zaman ise bir çok eksik ile geçen bir çok sanatçımız, eserimiz var. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

MV: Sorunuz için çok teşekkür ediyorum. Urfa medeniyetlerin beşiği. Medeniyeti oluşturan birçok unsurdan birisi olan müziğin de başkenti. Bir çok medeniyetin oluşturduğu birikim ile harmanlanmış bir müzik geleneği var ve maalesef bu konuda çokta nitelikli araştırmalar yapılmamış. Özellikle son yıllarda bir çok şahit, kaynak, sanatçı vefat etti. Bizler bu manada son şahitleriz mesela. Urfa müziğine ilişkin sağlam kaynaklardan kayıtlar yapılması gerekiyor. Bilmiyorum yetkililer ne yapıyor ama bunlar kayıt alınmazsa bu şehrin hafızası kaybolacaktır.

BV: Bu konuda size sonuna kadar katılıyorum. Maalesef o kadar eserimiz ve mahalli sanatçımız var ki. Ama günümüze baktığımız zaman bunların eserlerinin, hayatlarının anlatıldığı her hangi bir arşivimiz bile mevcut değil. Bir şehir hafızası ile vardır. Eğer bu hafızayı koruyamazsak bu hafıza ile birlikte bizi biz yapan değerler yok olmaya mahkumdur.

Sıra Geceleri ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Bugünkü Sıra Geceleri gerçek Sıra Gecelerini ne kadar yansıtıyor?

MV: Bugünkü sıra geceleri gerçeğinden uzak ve tam bir facia. Gerçek Urfalı olan, Urfa kültür ile uzaktan yakından ilgisi olan bir insan bugünkü sıra gecelerinin gerçeği ile alakası olmadığını bilir. Sadece eğlenilen, çiğköfte yoğrulup halay çekilen bir sıra gecesi bizim sıra gecemiz olamaz.

BV; Sıra geceleri Urfa kültürünün çok özgün bir parçasıdır ve günümüzde bir nevi sıradan geceler haline gelmiştir. Yozlaşmış hatta yozlaştırılmış bu ticari eğlence metası haline getirilmiş sıra gecelerinin bu hali gerçekten üzüntü vericidir.

Urfa müziği, sıra geceleri, mahalli sanatçılarımız, müzik eserlerimiz. Kısaca Urfa müziği ve kültürü ile ilgili neler yapılabilir. Yetkili ve ilgili kurumlardan beklentileriniz nelerdir?

MV; Urfa müzik şehri diyoruz, Müziğin başkenti diyoruz. Dolayısı ile bize has müziğin ve bu müzik kültürünün korunması açısından ilgili kurum ve kuruluşlara çok önemli görevler düşüyor. Eğer kurum ve kuruluşlarımız bu konuda gerekli hassasiyeti gösterirse Urfa sırf müzikten dolayı binlerce turist çekeceği gibi kendi müzik kültürünü ve bunu oluşturan öğeleri gelecek nesillere aktarma imkanı bulacaktır. Yoksa müziğimiz ile birlikte kendi kültürümüz de popüler kültüre kurban gidecektir.

BV: Urfalı ya sanatçıdır yada sanatseverdir. Bu kadar müzik ile iç içe olan başka memleket yoktur. Böyle bu kadar sanatçı çıkartmış başka bir memlekette yoktur. Urfa'nın şansızlığı ise çıkarttığı sanatçılara ve binlerce yıllık kültürüne sahip çıkamamasıdır. Benim yetkililerden beklentim bütün bu değerlere sahip çıkacak adımların atılmasıdır. Buda nasıl olur; ilgili tüm kurumların ortak bir anlayış içerisinde hareket ederek bu kültürü ayakta tutacak, gelecek nesillere aktaracak Konservatuarlar, kürsüler kurması, sertifikalı kurslar açması, ortak bir arşiv kurması ve sanatçılara sahip çıkması ile olur.

Elbette güzel adımlar var. Mesela Kazancı Bedih Güzel Sanatlar Lisesi. Burada müzik bölümünde bir çok genç mezun olarak müziğin içerisinde yer alıyor. Ama bu adılar daha da genişletilirse, destek verilirse inanın bu şehir bir çok ulusal düzeyde sanatçı çıkartır.

Urfa turizminde Urfa müziği hak ettiği noktada mı?

MV: Benim kanaatime göre hak ettiği noktada değil. Demin arz ettim. Müzik ile hem hal olan başka bir şehir var mıdır acaba? Sıra gecelerimiz turizmde önemli bir çekim noktası ama çok doğru temsil edilmiyor. Gelenekten yetişmeyen bazı sanatçı arkadaşlarımız geleneksel Urfa müziğini çok doğru temsil etmiyor. Geleneksel Urfa müziğimiz daha ön plana çıkmalı ve Bunun yanı sıra şehrimize gelen turistlere Urfa müziğini daha çok temsil etmeli ve sunmalıyız diye düşünüyorum.

BV: Başka ülkelere gittiğimiz zaman şehirlerinde sanatçılarına kendi müziklerini daha çok sunma imkanı tanıdıklarına şahit oluyoruz. Neden havaalanında, otogarda, sanat sokağında, hanlarımızda belli ölçülerde ve belli zamanlarda rutin olarak Urfa müziği sunulmasın. İşte turizme katkı. Bu şehirde neden bir müzik festivali düzenlenmesin. Eğer Türkiye'de bir müzik festivali düzenlenecekse bu şehir Urfa olmalıdır.

Anlaşılan, Urfa müziği ve kültürü hakkında anlatacak çok şeyiniz var ve sormaya kalkışırsak bayağı uzun sürecek. Uzun düşüncelerinizi

Başka röportajlara bırakarak şimdilik eklemek istediklerinizi alabilir miyiz?

MV: Öncelikle müzik ile hemhal olan bir ailenin ferdi olarak şahsımıza düşüncelerimizi ifade etmek imkanı tanıdığınız için size ve Uzun yıllardır Urfa kültürüne, Hüseyin Güzel gibi Urfa müziğine gönül vermiş araştırmacı yazarlarımıza ev sahipliği yaptığı için GAPGündemi gazetesine teşekkür ediyorum. Urfa müziği Urfa'yı Urfa yapan asli kültür unsurlarındandır, Mukim Tahir gibi sanatçılarımız da bu kültür unsurlarının kilometre taşlarıdır. Dolayısı ile vefat etmiş ve yaşayan sanatçılarımızın kıymetini bilmeliyiz diyorum ve sevgilerimi sunuyorum.

BV: Ben de aynı şekilde teşekkürlerimi sunuyorum ve aynı düşünceleri paylaşarak şehrimizin kendi değerlerine sahip çıkma zamanın gelip geçtiğini belirtmek istiyorum. Mukim Tahir ve onun gibi nice sanatçımız Urfa adına bu vefayı hak ediyor diye düşünüyorum ve bu duygu düşünceler ile okuyucularınıza ve tüm sanatseverlere hürmetlerimi sunuyorum.