Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Belek'te görüştüğü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile basın toplantısı düzenledi. Çavuşoğlu, Türkiye-Rusya Federasyonu Ortak Stratejik Planlama Grubu Toplantısı'nın 7'incisini düzenlediklerini ve bundan dolayı Lavrov ve heyetini Antalya'da, Türkiye'de ağırlamaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Sergey Lavrov ile her fırsatta bir araya geldiklerini belirten Çavuşoğlu, ikili ilişkileri, bölgesel konuları değerlendirdiklerini kaydetti. Toplantının iki amacı olduğunu belirten Çavuşoğlu, 'Tüm ilişkilerimizin tüm konularını birlikte ele almak. Dışişleri bakanlıkları olarak bunların koordinasyonunu gerçekleştirmek. Bu mekanizma esasen Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi Toplantı'sının alt mekanizmasıdır. Dolayısıyla bu toplantıların bir an önce de üst düzey iş birliği konsey toplantısının hazırlıklarını yapmaktır.'

Liderlerin eş başkanlığındaki konsey toplantısın öncesinde birçok ikili mesele ve konuların ele alındığına işaret eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

'Ticaretten enerjiye kültürden turizme birçok konuyu liderlerimiz ve ilgili bakanlarımız o zirve toplantısında ele alacak. Biz de bugün bu toplantıda bunların hazırlığını yaptık. Arkadaşlarımız o güne kadar birlikte çalışacaklar. Ruhsar Pekcan Hanımefendi, Ticaret Bakanımız, bugün Karma Ekonomi Komisyonun eş başkanlığına getirildi. Kendisi de bu zirveden önce Moskova'ya giderek muhataplarıyla görüşecek ve tüm hazırlıkları o düzeyde yapacak. Biz Rusya ile ikili ilişkilerimizin her geçen gün gelişmesinden mutluyuz. Ekonomik ilişkilerden kültüre kadar her alanda ilişkilerimiz daha iyiye gidiyor. Çok önemli projeleri hayata geçiriyoruz.'

'Putin, vize kolaylığı konusunda bir belgeyi imzaladı'

Rusya'dan Türkiye'ye gelen turist sayısında artış görmekten mutluluk duyduklarını, bugünkü ortak stratejik planlama grubu toplantısında vize konularını görüştüklerini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

'Vize probleminin halledilmesi konusunda liderlerimizin ortaya koyduğu irade çerçevesinde Sergey Lavrov ile çalışıyoruz. Bir noktadan başladık. Resmi pasaport ve tır şoförlerine yönelik vize kolaylığı konusunda bir belgeyi Sayın Putin imzaladı. Bunun uygulamasıyla ilgili çalışmaları sürdürüyoruz. Beklentimiz vatandaşlarımıza vizenin tamamen kalkması. Bunun için ne yapabiliriz, hangi adımları atabiliriz bunları değerlendirdik ve bu konuda birlikte çalışmaya devam edeceğiz.'

2019-2020 yıllarını kapsayan istişareler planını imzaladıklarını da belirten Çavuşoğlu, 'Rusya ile sadece ikili ilişkilerimizi geliştirmiyoruz, bölgesel konulardaki iş birliğimizi de güçlendiriyoruz. Sadece Suriye ve belirli ülkeler kapsamında değil, Balkanlar, Orta Asya dahil birçok alanda Rusya ile istişareler yapıyoruz.' dedi.

'Suriye'nin sınır, toprak bütünlüğü tehdit altındadır'

Bakan Çavuşoğlu, ABD'nin iş birliği yaptığı terör örgütlerine çok silah verdiğini ifade etti.

ABD'li yetkililerin daha önce 'silahları geri alacaklarını' söylemelerine rağmen şimdi 'tamamını alamayacakları' yönünde açıklamalar yaptığını aktaran Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

'Bazılarının kullanıldığını ve geri alınamayacak durumda olduğunu söylüyorlar ama gerçek şu ki YPG, PKK, bu silahların önemli bir kısmını satmış. Bazıları da Türkiye'de yakalanıyor. PKK, YPG bu bölgede olduğu sürece Rusya'nın, Türkiye'nin, komşu ülkelerin en önemlisi de Suriye'nin güvenlik içinde olduğunu söyleyemeyiz. Biz Türkiye olarak bunu düşünüyoruz. Suriye'nin sınır, toprak bütünlüğü tehdit altındadır çünkü bunların amacı bellidir, Suriye'yi bölmektir. Maalesef koalisyon da bunları cesaretlendirmiştir. Amerika'nın çekilme kararından sonra ne yapılır, güvenli bölge nasıl olur, buralarda nasıl çalışacağız. Tabii ki bu kararı almak... ABD ile bu konuları görüşüyoruz, değerlendiriyoruz.'

Aynı zamanda Rus ortaklarıyla da bu işi koordine ettiklerini vurgulayan Çavuşoğlu, 'Son gerçekleştirdiğimiz toplantılar buna yöneliktir. Askerlerimiz, istihbaratımız, Dışişleri Bakanlıklarımız birlikte çalışıyoruz. Türkiye ve Rusya'nın Suriye'nin toprak ve sınır bütünlüğüne bağılılığı ortadadır.' diye konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

'Tüm açıklamalarımızda bunu vurguluyoruz. Amerika'nın bugün çekilme kararından sonra bir stratejisinin, eylem planının olmadığını görüyoruz. Amerika'dan bu konuda da çelişkili farklı açıklamalar, adımlar geliyor. Biz bu süreci birlikte koordine etmek durumundayız ve buralardaki boşluğu özellikle terör örgütleri değerlendirmemeli. Hassas olduğumuz konu bu. Bizim kendi güvenliğimiz için de Suriye'nin güvenliği için de önemli.'

BM raportörü Callamard'ın çağrısı

Kaşıkçı cinayetinin ve bu cinayeti işleyenlerin açık, şeffaf yargılanması talebi olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

'Bizim tarafımızda her şey şeffaftır. Başından beri yargı süreciyle ilgili bilgileri başta BM olmak üzere ilgi duyan tüm ülkelerle de paylaştık. Dolayısıyla bizim açımızdan bir problem yok. Hatta tüm bu bilgi belgeleri Suudi Arabistan tarafıyla da paylaştık. Suudi Arabistan'ın Başsavcısı Türkiye'ye geldiğinde bu bilgi paylaşımını yaptık, iş birliğimizi gösterdik. Ama Suudi Arabistan tarafından bize hiçbir bilgi verilmedi. Oradaki yargılama süreciyle ilgili bizim hiçbir fikrimiz yok, uluslararası camianın da bir bilgisi yok. Dolayısıyla BM raportörü Callamard'ın böyle bir açıklama yapması yerindedir ve doğrudur. Çünkü oradaki yargılama süreciyle ilgili herkesin bilgi sahibi olması gerekiyor.'

'Kesinlikle böyle bir kararı, böyle bir imzayı tanımıyoruz'

Bundan dolayı 2019'u çok iyi şekilde değerlendireceklerine inandığını belirten Çavuşoğlu, '(Rusya) 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefimiz var. Geçtiğimiz yıl ticaret hacmimizin yüzde 14 artması iyiye doğru gittiğimizin göstergesidir.' dedi.

Bir gazetecinin, 'Golan Tepelerine ilişkin alınan bir karar var. Netanyahu'ya seçim öncesi ödül olarak değerlendiriliyor. Bu kanaati paylaşıyor musunuz? Bu Ortadoğu'ya nasıl bir etki oluşturur?' sorusuna Çavuşoğlu, şöyle yanıt verdi:

'Trump bu belgeyi imzaladıktan 5 dakika sonra ilk tepkimizi gösterdik. Kesinlikle böyle bir kararı, böyle bir imzayı tanımıyoruz. Çünkü uluslararası hukuka aykırıdır. Birleşmiş Milletler kararlarına aykırıdır. Buralar Suriye'nin topraklarıdır. Bir devlet 'ben istedim böyle olacak' dediği zaman o kararlar uluslararası alanda meşru olacak diye bir kaide yoktur. Burada uluslararası hukuk geçerlidir. Seçim öncesi Netanyahu'ya destek vermek için bu karar alındı. Burada oldu bittilerle bölgenin maalesef istikrarını olumsuz yönde etkiliyorlar. Gerek büyük elçiliğin Kudüs'e taşınması, gerekse son aldıkları karar, bölgenin huzuruna, istikrarına katkı sağlamıyor, tam tersi bölgede huzursuzluk kaos oluşturuyor. Böyle bir kararı, belgeyi tanımamız söz konusu değildir. Türkiye olarak buna karşıyız.'

'Niye alacağım bir ürünü üçüncü ülkeye vereyim?'

Bir gazetecinin ABD Senatosuna, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri aldığı gerekçesiyle Türkiye'ye F-35 savaş uçaklarının transferlerinin durdurulmasını öngören yasa tasarısı sunulmasını hatırlatarak, 'Türkiye nasıl bir yol izleyecek? Aynı zamanda S-400'lerin üçüncü bir ülkeye satılması gibi bir iddia dolaşıyor. Türkiye bu konuda nasıl yaklaşıyor?' sorusu üzerine Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

'Biz Rusya ile bir anlaşma yaptık. Türkiye'nin hava savunma sistemine ihtiyacı vardı. Birçok ülkeyle bu konuda temasa geçti, müzakereler yaptı. Bazı ülkeler vermek istemedi, veremedi ya da senatosundan, kongresinden onay alamadı. Rusya ile oturduk, konuştuk, anlaştık. Bir anlaşma imzaladık. Bu anlaşma geçerlidir. Şimdi teslimat ne zaman olacak ve neler yapabiliriz? Beklentiler ne? Bunları konuşuyoruz. Artık anlaşma bitmiştir. Bu anlaşma esasen bu CAATSA kararından önce imzalanmış bir anlaşmadır. Prensip olarak iki ülke arasındaki anlaşmaya üçüncü bir ülkenin karşı çıkması ve başka bir karar alması uluslararası hukuka aykırıdır. 'Ben böyle istiyorum böyle olacak' zihniyetinin geçerli olmadığını tüm dünyanın görmesi lazım. Bu anlaşmaya bağlıyız, üçüncü ülkeye satma gibi bir şey yok. Kendi ihtiyacımız için alıyoruz. Çünkü Türkiye'nin hava savunma sistemine ihtiyacımız var. Rusya üçüncü bir ülkeye istediği zaman satabilir, onlarla müzakere edebilir. Niye alacağım bir ürünü üçüncü bir ülkeye vereyim? F-35 Türkiye'nin ortaklarından birisidir. Bazı parçaları Türkiye'de üretiliyor. Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmiştir. Çok taraflı bir projedir. Burada da hukuk vardır. Tam sürecin ortasında 'ben istemiyorum.' Zaten Amerika'dan da çelişkili ifadeler geliyor. Savunma Bakan Vekili başka bir şey söylüyor, kongreden birileri başka şey söylüyor. Trump'ın Cumhurbaşkanımıza söyledikleri açık net ortada. Resmi kayıtlarda var. Bu karmaşada herkes farklı şey söylüyor Amerika tarafından. Bir gerçek var ki Türkiye Cumhuriyeti S-400 için Rusya ile bir anlaşma imzalamıştır, bu anlaşma geçerlidir. Şimdi bu S-400'lerin Türkiye'ye teslim sürecini konuşuyor. Bunun için çalışıyoruz.'

'İdlib mutabakatını başarılı bir şekilde uygulamak, bizim ortak sorumluluğumuzdur'

Çavuşoğlu, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. 'İdlib konusunda Rusya ile imzaladığımız mutabakat geçerlidir. Bunun uygulanmasına yönelik sahada arkadaşlarımız çalışıyor' diyen Çavuşoğlu, savunma bakanları arasında imzalanan protokolün çok faydalı olduğunu söyledi.

'Ortak devriye dahil, aşamalı olarak sahadaki iş birliğimiz somut şekilde görünüyor. Birlikte çalışmaya devam edeceğiz. İdlib mutabakatını başarılı bir şekilde uygulamak, bizim ortak sorumluluğumuzdur' ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, Türkiye'nin de sorumluluğu olduğunu aktardı.

Çavuşoğlu, bölgede özellikle son zamanlarda rejimin saldırılarının arttığını dile getirerek, şunları söyledi:

'Dolayısıyla rejimin bu saldırıları durdurması gerekiyor. Sürekli top atışları var, siviller de ölüyor. Ateşkesi tam olarak tesis etmemiz lazım. Birlikte çalışmaya devam etmemiz lazım. Suriye'nin kuzeyi ile ilgili topraklara rejimin dönmesinden bahsettiniz. Öncelikle bir kere daha söylemek isterim: Biz Astana garantörleri olarak herkesten daha fazla Suriye'nin toprak, sınır bütünlüğünü destekliyoruz. Yani Golan Tepeleri de Suriye'nindir. Suriye'nin Kuzeyi de İdlib de dahil tüm bölgeler Suriye'nin topraklarıdır. Türkiye olarak da şu andaki rejimle ilişkilerimiz malum. Ama buralar Suriye devletinin ve halkınındır. Rejimin başında o olmuş bu olmuş, bunu değiştirmez. Ama şu anda Amerika'nın çekilme süreci var. Eğer rejim buralara dönecekse Amerika 'çekilmem' diyor. Dolayısıyla Amerika'nın çekilmesi, bölge için de Suriye için de önemlidir. O yüzden tüm bu konuları sadece Amerika ile değil, özellikle ortaklarımızla biz istişare, koordine ediyoruz.'

Güvenli bölge fikrini hatırlatan Çavuşoğlu, 'Bu bölgenin güvenliği Sergey'in de söylediği gibi çok önemlidir. Şu anda bu bölge de güvenli bölge olmasa, bunlar rejimin eline geçerse ayrı bir kaos oluşabilir. Çünkü YPG, PYD rejimle iş birliği içine giriyor, başkalarıyla giriyor. Bu geçiş sürecinde bazı tedbirler almak zorundayız. Bu geçici tedbirler Suriye'nin sınır toprak bütünlüğünü ihlal etmez, etmemelidir. Bu konuda zaten biz, Rusya ve İran ile mutabıkız.' diye konuştu.

Suriye'de anayasa komisyonu çalışmaları

'Uzun süredir üzerinde çalışılan anayasa komitesiyle ilgili komitedeki isimler konusunda pürüzler vardı. Uzlaşı sağlanabildi mi? Liste netleşip BM'ye sunuldu mu?' sorusunu da yanıtlayan Çavuşoğlu, şöyle dedi:

'Anayasa Komisyonu konusu esasen siyasi süreç için çok önemlidir. Bugün anayasa komisyonu kurulma aşamasında ise bu Astana sürecinin sayesinde olmuştur. Bugün gerçekten Astana süreci olmasaydı, Cenevre sürecinden de bahsedemezdik. Ortada Cenevre süreci diye bir süreç kalmamıştı, işlememişti. Cenevre'yi de canlı tutan Astana'dır. Anayasa Komisyonunun bugün kurulma aşamasına gelmesinde Astana garantörleri Türkiye, Rusya Federasyonu ve İran'ın çok büyük rolü olmuştur. Birkaç isim konusunda çalışmalar sürdürülüyor. Ben inanıyorum ki önümüzdeki süreçte yine bir araya gelip bu komisyonun kurulduğunu ilan edebiliriz. Bunun için de çalışıyoruz.'

Çavuşoğlu ve Lavrov, 2019-2020 yıllarını kapsayan istişareler planını imzaladı. AA