Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Hollanda'nın Lahey kentinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca düzenlenen 'PKK'nın Çocukları Kaçırmasına Karşı Toplumsal Protesto: PKK Karşısında Diyarbakır Anneleri Paneli'nde katılımcılara video mesaj ile hitap etti.

Diyarbakır annelerinin evlatları için başlattıkları nöbetin, 1000'inci gününe ulaştığını hatırlatan Altun, Diyarbakır annelerinin, terör örgütü PKK'nın kaçırdığı ve ağına düşürdüğü çocuklarını terör batağından kurtarmak için dünyadaki en güçlü ve en büyük sivil direnişlerden birini ortaya koyduğuna işaret etti. Altun, 'Onlar, terör odaklarının tüm tehdit ve baskılara rağmen 1000 gündür sürdürülen bir cesaretin, teröre meydan okuyan kutlu bir direnişin hikayesini yazıyorlar.' dedi.

Diyarbakır annelerinin, yıllardır bebek, çocuk, kadın, öğretmen, polis, asker demeden kan döken terör örgütü PKK'nın zorla ya da kandırarak dağa kaçırdığı binlerce çocuğun ve annelerinin, toplumun vicdanını yaralayan feryadı olduklarını belirten Altun, 'Onlarınki 40 yıldan beri terör örgütünün oluşturduğu baskı ve zulüm sebebiyle bastırılmış, yıldırılmış ve hatta susturularak bugüne kadar acılarını içlerine gömmek zorunda kalmış olan annelerin teröre karşı haklı başkaldırısıdır.' ifadesini kullandı.

Bu direnişin aynı zamanda Kürt halkının sözüm ona haklarını savunduğunu, onları temsil ettiğini iddia edenlerin gerçek yüzünü de gösterdiğini dile getiren Altun, eli kanlı terör örgütünün Kürt halkına aslında ne gözle baktığını ortaya koyduğunu kaydetti.

'Ülkemizdeki 83 milyonun da ortak sesi, vicdanı haline geldiler'

Altun, Diyarbakır annelerinin aslında istedikleri tek şeyin çocuklarına kavuşmak, onlara sarılmak olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:

'Onlar çocuklarının, dağlarda PKK eliyle zulme uğramasına isyan ediyorlar. Öyle ki bugün artık ülkemizdeki 83 milyonun da ortak sesi, vicdanı haline geldiler. Hacire Anne'nin isyanı ve kararlı duruşuyla başlayan bu bekleyiş, geride bıraktığı 1000 günde bir çığ gibi büyüdü ve evladı elinden koparılan, evlat hasreti çeken tüm anneler için de bir umut oldu. Nitekim Diyarbakır anneleri 3 Eylül 2019'dan beri yaz kış demeden her gün evlat nöbeti tutuyor. Seslerini sınır ötesindeki terör kamplarında, kimi 9-10 yaşlarında kaçırılmış, yıllardır haber alamadıkları çocuklarına duyurmaya çalıştılar. Bugün evlat nöbetleri dalga dalga büyüdü. Sayısı 290'ı bulan ailelerin eylemleri, Diyarbakır'dan Van'a, Muş'tan Şırnak ve Hakkari'ye, İzmir'den Berlin'e kadar yayıldı. Evlat nöbetlerinin 1000 gündür aralıksız devam etmesi ve başka şehirlere yayılması, PKK terör örgütünün propagandasını ve Kürt halkı üzerinde inşa etmeye çalıştığı korku duvarını yerle yeksan etmiştir.'

35 aile evlatlarına kavuştu

Gerek annelerin evlatları için ortaya koydukları cesaret, gerekse de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölgedeki terörle mücadele politikaları sonucunda nöbetlere katılan ailelerin çocuklarını birer birer örgütün kanlı ellerinden adeta söküp almaya başladığını anlatan Altun, böylece bugüne kadar evlat nöbetlerine katılan 35 ailenin, evlatlarının örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim olması sonucu çocuklarına kavuştuğunu aktardı.

Altun, terör örgütünden kaçarak teslim olan her çocuğun başka ailelerin de nöbetlere katılması için cesaret ve ümit olduğunu söyledi. Bu feryadın, bu toplumsal hareketin, bu kutlu yürüyüşün görmezden gelinmesinin, bu sese kulak verilmemesinin, evlat hasretiyle yanıp tutuşan bu annelere destek verilmemesinin mümkün olmadığını vurgulayan Altun, 'Sayın Cumhurbaşkanımız ilk günden beri Diyarbakır annelerinin bu onurlu mücadelesine destek vermiş, onların yanında durmuştur. Diyarbakır anneleri de Cumhurbaşkanı'mızın bu desteğinin kendilerini nasıl cesaretlendirdiğini, bu desteğinin onlara nasıl güç verdiğini hep anlatmışlardır, anlatmaya da devam etmektedirler.' dedi.

'Herkese düşen görev, bu direnişe destek vermektir'

Tüm STK'ların, insan hakları savunucularının, aktivistlerin, sanatçıların, aydınların, gazetecilerin ve siyasetçilerin de Diyarbakır annelerinin yanında yer almasının insani ve vicdani bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Altun, 'Herkese düşen görev, bu direnişe destek vermektir. Siyaset üstü bu sivil harekete desteğini göstermek, ülkemizin her kesiminden insanın boynunun borcudur. Öyle inanıyoruz ki bütün dünyada bu desteğin verilmesi, barışa, demokrasiye olan inancın bir ürünü olmalıdır.' dedi.

Altun, aynı zamanda yıllardır eli kanlı terör örgütüne türlü şekillerde destek veren bazı müttefiklerin de bu feryadı görmesini, izlemesini ve iyi anlamasını istediklerinin altını çizerek şunları kaydetti:

'Dünyada bir başka örneği görülmemiş bu evlat bekleyişi, PKK terör örgütünün gerçek yüzünün sınırlarımız dışında anlaşılmasına da katkı sağlamıştır. Böylece Avrupa ülkelerinden siyasetçi ve gazeteciler, Diyarbakır annelerini görmüş, haklarında sözde 'özgürlük savaşçısı' güzellemeleri yapılan terör örgütü ve onların siyasi uzantısının gerçek fonksiyonuna ve Kürt halkına ne gözle baktıklarına şahit olmuşlardır. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak annelerimizin evlatlarına kavuşması, terörün karanlık yüzünün dünya kamuoyu tarafından görülebilmesi ve uluslararası terörizme karşı mücadelede kararlı ve güvenilir bir aktör olan ülkemizin çabalarının anlaşılması için gayret gösteriyoruz. İnanıyorum ki bu panel de dünyada eşi görülmemiş bir sabır ve cesaretle, çocuklarını en son gördükleri yerde, HDP binası önünde arayan bu ailelerin sesinin daha fazla duyulmasına katkı sağlayacaktır.'

'Dost ve müttefik ülkelerden terörle mücadelede samimi bir dayanışma ve iş birliği bekliyoruz'

Terör ve terörizmin küresel boyutta ortak ve çok boyutlu bir mücadele gerektirdiğini vurgulayan Altun, şöyle devam etti:

'PKK/YPG'den DEAŞ'a, DHKP-C'den FETÖ'ye farklı terör örgütlerine, tehditlerine ve saldırılarına en fazla maruz kalan ülkelerden biri olan Türkiye, dost ve müttefik ülkelerden terörle mücadelede samimi bir dayanışma ve iş birliği bekliyor. Biz her ne olursa olsun Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle 'terörü kaynağında kurutma' stratejisiyle bölgesel ve küresel barışa hizmet etmeye devam edeceğiz. Terörün, ülkelerimiz, kolektif güvenliğimiz ve insanlık için oluşturduğu tehditlere karşı uyanık olmalıyız, gereken tedbirleri almalıyız.'

Diyarbakır annelerinin yanında olduklarının altını çizen Altun, onların gözyaşlarının artık son bularak bir an önce evlatlarına kavuşmalarını diledi. AA