Musul operasyonuna günler kala şehrin IŞİD'den temizlenmesi için öncü birliklerin kim olacağı, şehre hangi güçlerin gireceği, IŞİD sonrası şehrin güvenliğinin kim tarafından sağlanacağı gibi sorunlar çözülmeye başladı. Bölgedeki güçlü Sünni aşiretlerden birinin lideri olan, aynı zamanda eski Musul Valisi Esil Nuceyfi, varılan son uzlaşmalar ve halkın beklentisiyle ilgili son durumu, Erbil'deki ofisinde Al Jazeera'ye anlatı.

Türkiye'nin Başika'da eğittiği Haşdi Vatani birliklerinin operasyona katılacağı ve Başika'da eğitimlerin devam edeceği bilgisini veren Nuceyfi, bölgedeki son Sünni şehri olan Musul halkını korumak için bölgedeki Türk askerinin "güvence niteliğinde" olduğunu ve gerektiğinde müdahale edebileceğini söyledi. Tüm Irak'ın, İran etkisinde olduğunu, Musul'un bu sebeple İran etkisindeki Şii milislerden korunması gerektiğini belirtti.

"Haşdi Şabi Musul'a gelmeyecek, girerse sorun çıkar"

Musul operasyonu çok yaklaştı. Irak ordusunun Peşmerge desteğiyle Musul'a gireceği ve ardından da Haşti Şabi adı altında yerel güçlerin güvenliği sağlayacağı açıklamaları geliyor. Sizce böyle bir operasyonu Musul halkı destekler mi?

Musul halkı, Haşti Şabi'nin bu savaşta yer almaması konusunda çok hassas. Ancak sadece Haşdi Vatani ve Irak ordusu girerse bu güçleri destekleyecekler ve onlar da DAEŞ'e karşı savaşacaklardır. Şu ana kadar kararlaştırılan; Irak ordusu, Irak polisi ve Haşdi Vatani operasyona katılacak. Peşmerge, Musul'un dışında olacak. Haşdi Şabi de şehre gelmeyecek. Başbakan'ın emri böyle. Eğer herkes bu emirlere uyarsa o zaman bir sorun çıkmayacak ve bence iyi bir iş çıkacaktır. Musul halkı da bundan memnun olur.

Ancak Haşdi Şabi Musul'a girmek ister ve Başbakan'ın emirlerini dinlemezse işte o zaman sorun çıkacaktır. Çünkü o zaman Peşmerge dahil diğer güçler de şehre girer ve şehirdeki birlikler kontrol edilemez hale gelir.

Sünni güçler Musul'u özgürleştirirse bu kez de Irak ordusunun şehre gireceğini biliyoruz. Irak ordusunun yanında Haşdi Şabi'ye bağlı Haşdi Aşairi adlı yerel aşiretlerden oluşan birliklerin de olmasını isteyen taraflar var. Haşdi Vatani konusunda anlaşma sağlandıysa, diğer grupların da girmesi mümkün olur mu?

Bunu yapmanın mümkün olduğunu sanmıyorum. Çünkü bu aşiretler sadece insandan oluşuyor. Askeri güç değiller, silahları yok, eğitimleri yok. Bağdat onlara hafif silahlar sağlayacak. Bu silahlarla IŞİD sonrası bir şehrin güvenliği sağlanamaz. Sadece aşiretlere güvenemezsiniz.

Bu sebeple Haşdi Vatani birliklerini eğitiyoruz. Biz onlar gibi organize olmayan birliklerle Musul'a girmek istemedik. Yüz subayımız var bu gücü kontrol eden. Gerçek bir ordu gibi organizeler. Irak ordusuyla kolayca entegre olabilecekler, ordu onlara güvenebilir.

Haşdi Vatani Musul'da Irak ordusuyla savaşacak. Türk askerinden emir almayacak. Anlaşma bu. Başlangıçta sadece bin kişiyi istemişlerdi. Ama güçleri gördükten sonra Irak ordusu üç binlik gücün tümünü yanında istedi. Bunun kendileri için de en iyi çözüm olduğunu gördüler. Şehre birlikte girecekler. Türkiye de bunu kabul etti.

Türk ordusuyla görüşüyoruz, Haşdi Vatani'nin Irak ordusuyla Musul operasyonuna katılmasının onları memnun etmek için yeterli olduğunu söylüyorlar. Şimdi Irak ordusu ve Haşdi Vatani arasında şehre girecek asıl güçler olma ve IŞİD sonrası şehrin güvenliğini birlikte sağlama konusunda anlaşma sağlandı.

Bazı Iraklılar Türkiye'nin gerçekte ne istediğini bilmiyor. Türkiye'nin bölgeyi yeniden ele geçirip Osmanlı zamanına geri dönmek istediğini sanıyor. Biz böyle bir isteğin olmadığını biliyoruz. Biz biliyoruz ki Türkiye Musul'un güvenliğini istiyor çünkü o zaman Türkiye'nin de güvenliği sağlanmış olacak.

Bu çözüm Bağdat'ı da mutlu edecek. Sadece Tahran bundan memnun olmayacak. Belki Iraklıların Türkiye'nin neden bu desteği vermek istediğini gerçekten anlaması gerekiyor.

Tahran memnun olmayacak demişken... Doğrudan Tahran'dan emir alan Haşdi Şabi'nin emirlere uymayabileceğini daha önce gördük. Bundan yüzde yüz emin olabilir miyiz?

Şu an için bize söylenen bu güçlerin yüzde yüz şehir merkezine girmeyeceği. Uluslararası koalisyon, Başbakan İbadi bu birliklerin şehre girmesini kabul etmedi. Bağdat ve Peşmerge arasında imzalanan askeri anlaşmaya göre de Haşdi Şabi'nin Musul'a girmeyeceğini söylüyor.

Ancak bazı Haşdi Şabi liderleri bugüne kadar buralardan gelen emirleri uygulamadı. Yine de şu an fiziksel olarak Musul'un çok dışında oldukları için ben şehre girmeyeceklerini düşünüyorum. Birkaç günde gelip de operasyona katılamazlar. Belki Telafer'e girebilirler. Bu Musul'da olmasa da başka bir bölgede çok ciddi bir tehlike demek.

Telafer konusuna ayrıca döneceğim ama öncesinde Musul'la ilgili söylediklerinize açıklık getirmek istiyorum. Birkaç gün içinde gelemezler dediniz ancak IŞİD sonrası şehre girmeyeceklerinin hala bir garantisi yok değil mi? Çünkü bu birliklerin emirleri uygulamaması ve suç işlemesi halinde hiçbir yaptırımın ya da cezanın uygulanmadığını biliyoruz.

Evet ama Peşmerge'nin ve Türk ordusunun varlığı burada bunun garantisi olacak. Anbar'da ve Selahaddin'de olanlar Musul'da olamaz. Çünkü Anbar ve Selahaddin'de uluslararası koalisyon ve Başbakan onlara şehirlere girmemeyi emretti. Emirleri dinlemeyip şehre girdiklerinde ise uluslararası koalisyon onlara sadece destek vermedi. Ama koalisyon güçleri onlara ceza veremez. Burada, Musul'da böyle bir durumda güvence olarak Peşmerge ve Türk ordusu var. Bu sefer buralardan bir karşılık alacağını bilirler. Bu sebeple burası farklı.

Nasıl bir karşılıktan söz ediyorsunuz? Musul'da böyle bir tehlike olduğunda Peşmerge ve Türk askerinin Musul halkını korumak için müdahale edebileceğini mi söylüyorsunuz?

Evet, elbette! Bundan da memnuniyet duyarız. Türkiye'nin çabaları olmadan Sünnilerin Irak'ta haklarını elde edemeyeceklerini düşünüyoruz. Irak'taki bu dengeyi yeniden sağlamak için Türkiye'nin desteğini almak bizim için çok önemli.

Bu durumda Türkiye'nin eğittiği Haşdi Vatani Musul'a giriyorsa, Türkiye'nin hem stratejik anlamda hem de askeri anlamda IŞİD sonrası da bölgede bir gücü olacak.

Elbette, böyle bir güçleri var. Bizim de bu güce ihtiyacımız var. Sadece bu süreçte değil, koalisyon içinde de etkili olmalı Türkiye. Çünkü özgürleştirildikten sonra Musul'da azınlıklarla ilgili sorunlar başlayacak. Hristiyanlar, Ezidiler, tüm azınlıklar Iraklılara güvenmiyor artık. Araplara ve Kürtlere güvenmiyorlar. Koalisyon onlara güvende olduklarının, artık bu radikallerin geri dönmeyeceğinin garantisini vermeli. Azınlıklar için de Türkiye'nin varlığı önemli.

Haşdi Vatani'nin operasyon sonrası varlığını devam ettirebilmesi için de daha fazla birliğin eğitilmesi gerekiyor. Türk askeri burada eğitime devam edecek.

[[Fotoğraf: Güray Ervin / Al Jazeera Türk]]

Bağdat'tan son zamanlarda gelen açıklamalar, Türkiye'nin Başika'daki askerlerini çekmesi yönündeydi. Ancak İbadi son açıklamasında "Türk askeri yerinde kalsın, operasyona katılmasın" dedi. Şimdi Haşdi Vatani Irak ordusuyla birlikte savaşacak. Musul operasyonu başlamadan önce bir yumuşama mı var?

Bu sorun Irak'tan kaynaklı değil. Onlar zaten Türk askerinin bu kampta olduğunu biliyordu, böyle bir endişeleri yoktu.

Türkiye'nin rolü sadece eğitim alanında ve bu hakları korumak anlamında önemli olmayacak. Başka bir sorunla da karşı karşıya kalabiliriz. Eğer operasyon uzun sürer ve Musul halkı şehri terk ederse, bu insanları kimse kontrol edemez. Bu insanlar Türkiye'ye gidecek. İşte o zaman Irak'la koordinasyonu sağlamak için Türkiye'nin çok önemli bir rolü olacak.

Türkiye'yle kriz yaratmanın zamanı değil, Türkiye'den destek alma zamanı. Eğer halk şehri terk ederse bu, tarihteki en büyük felaketlerden biri olacaktır. İki milyona yakın insanın gidecek başka yeri yok. Türkiye, bize en yakın istikrar sahibi ülke. Neden onun desteğini kaybedelim?

Başika sorunu Irak kaynaklı değil dediniz. Açıkça Tahran etkisi diyebiliriz. Irak parlamentosundan geçen hafta, tam da Musul operasyonu öncesi, Başika'dan Türk askerinin çekilmesiyle ilgili bir bildiri geçti. Neden bu zamanda böyle bir adım attılar?

Elbette bu tamamen İran etkisinden kaynaklandı. İran şu an Irak'ın neredeyse tamamını etkisi altına aldı. Sünniler için sadece Musul kaldı. Eğer Musul'u da alırlarsa Sünnilerin artık Irak'ta bir şehirleri olmayacak demektir. Musul onların Irak'taki son şehri. Yani Sünniler Musul'u kaybederse kültürlerini, üniversitelerini, pazarlarını, hastanelerini, eğitim haklarını kaybederler. Irak'taki tüm Sünniler artık mülteci haline gelir. Bu sebeple Musul Sünniler için çok önemli.

İran destekçileri ise İran'ın Irak'taki planlarını sonlandırmasını istiyor. Tüm Irak'ı etkisi altına alarak Musul'dan Suriye'de kontrol ettikleri bölgeye doğru yolu açma planı… Bunu yaparken akacak kanı, ölen sivilleri umursadıklarını düşünmüyorum. Bu sebeple Türkiye'nin varlığı ve desteği Musul için çok önemli.

Ben Bağdat hükümetinin de Türkiye ile bir kriz istediğini düşünmüyorum. Ancak parlamentoda İran destekçileri herkesten daha fazla etkiye sahip.

Sizce bu çizdiğiniz tabloda Türkiye'nin gücü, Sünniler için dediğiniz gibi bir rol oynamaya ne kadar yetecek? Bölgede yalnız bırakıldığını söylediğiniz Sünniler için nasıl bir gelecek görüyorsunuz?

Musul burada çok önemli olacak. Eğer Musul'u kurtarmayı ve geleceğini kurmayı başarırsak, yani en büyük Sünni şehri olan Musul'da Sünniler için bir gelecek inşa edebilirsek, o zaman Irak'taki tüm Sünnileri koruyacak bir durum ortaya çıkar. Dönüm noktası bu olacak. Eğer kaybedersek Irak'taki Sünniler için her şey bitmiş olacak. Birkaç nesil sonra belki yeniden bir şeyler yapabilecek duruma gelirler.

Eğer Musul'da başarılı olursak bu İran etkisi sona erer, bunu durdurmuş oluruz. Yeniden güçlü bir şehir inşa ederiz. Tarihe baktığınızda birçok kez Irak'taki değişimin Musul'dan başladığını görürsünüz. Tarihte iki kez İran'ın tüm Irak'ı etkisi altına aldığını ve dengeyi yeniden sağlayan değişimin Musul'dan başladığını biliyoruz.

Musul'da başarılı olursanız, bunun bölgeye etkisi ne olur?

Eğer Musul Sünni güçleriyle özgürleştirilirse bu Sünnilerin kendine güvenini yerine getirir. Hala güçleri olduğunu ve yakın gelecekte harekete geçebileceklerini görmüş olurlar. Ama eğer kaybedersek bölgede tümü mülteci olur ve daha da fazla radikalleşirler. Radikallerin sayısı artar.

Telafer'e dönelim… IŞİD girdikten sonra bölgedeki Türkmenlerin neredeyse yarısı, Şii olanlar güneye kaçtı. Şimdi Haşdi Şabi birlikleri Telafer'e girerse intikam alacaklarından korkuyor orada kalan Sünni Türkmenler. Orada ne olacak, nasıl bir önlem alınacak?

İntikam sadece Şii Türkmenlerden gelmeyecek, Ezidiler de intikam isteyecek. Sincar'da şu an Ezidiler PKK ile birlikte. İntikam için birçok nedenleri var. İlk başta Sünni Türkmenlerin DAEŞ'in asıl gücü olduğunu ve kadınlarını bu Türkmenlerin kaçırdığını düşünüyor. PKK da bu Türkmenlerden intikam almak istiyor. Şii milisler de Sünni akrabalarından intikam almak istiyor. Bunlar çok büyük sorunlar yaratacak.

En iyi çözüm Haşdi Şabi'yi bunun dışında tutmak. Irak ordusundan ya da Peşmerge'den başka birlikleri bölgeye göndermek… Haşdi Şabi, Telafer'e girmek istiyor ama PKK ile birlikte girmeleri halinde sorun daha da büyüyecek. Çünkü buna Peşmerge de karşı çıkacaktır.

[[Fotoğraf: Güray Ervin / Al Jazeera Türk]]

Sincar bölgesindeki PKK unsurlarının Süleymaniye ve Kerkük'teki KYB'nin etkisinde olduğuna dair iddialar var.

Birbirlerinden farklılar ama ikisi de KDP ile sorunlar yaşıyor. Bu sebeple KYB zaman zaman PKK ile yakın olmayı tercih ediyor. PKK Bağdat'tan da destek alıyor. Bu da demek oluyor ki İran'dan da destek alıyorlar. Ezidilere yardım adı altında bazı uluslararası kuruluşlardan da destek alıyorlar. Sincar'da PKK yönetiminde yeni bir kanton oluşturuyorlar. Bunun Irak ordusu veya Peşmerge'yle hiçbir bağlantısı yok, doğrudan Suriye'deki PYD'ye bağlılar. PKK burada savaşa dahil olmak istiyor.

Şii miliser de İran'dan Telafer'e, Sincar'a oradan Suriye'ye giden yolları ellerinde tutmak istiyor. Bu koridor İran'ın talebi.

Bütün bu tablodan ortaya çıkan, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon IŞİD'le mücadele boyunca İran etkisinin gittikçe büyümesine engel olmaya çalışmıyor. Musul operasyonu da kısmen buna dahil. Aslında ABD, Irak'ı altın tepside İran'a sunuyor. Sizce bunun sebebi nedir?

Bu çok zor bir soru. Belki Türkiye'nin burada bir hatası vardır. 2003'te Irak savaşına girmemesi… Türkiye bunu reddedince bölgede ülke üzerinde etkili olabilecek tek güç olarak İran kaldı. Arap ülkelerinin zaten bir etkisi yoktu, hiç ilgilenmediler de. O dönem Türkiye de bunu önemsemedi. Sadece İran kendisini buna hazırladı. ABD bizim insanımızı önemsemiyor. On yıl daha bu kriz sürebilir, umursamıyorlar. Onlar bu kriz sürerken çıkar sağlayabiliyorlar mı, ona bakıyor.

Zamanımızı, insanımızı, her şeyini kaybeden yine biz olduk. Bu sebeple bu bölgede kendi başımızın çaresine bakmamız çok önemli. Burada her şeyi ABD'nin eline bırakamayız. Bölge ülkeleri, Türkiye, bölgedeki sorunlarla ilgilenmeli.

Washington-Tahran işbirliği sırasında KDP'nin de o tarafa biraz daha yaklaştığını görüyoruz. Bir yandan da Erbil, Ankara'nın bölgedeki en yakın müttefiklerinden. Sizde KDP, güç dengesini yakalamak adına pozisyonunu değiştiriyor mu?

Hayır, hala Türkiye'nin en yakın müttefiki KDP. IKBY'nin istikrarı Türkiye'den gelecek desteğe bağlı, bunu biliyorlar. Ama aynı zamanda Bağdat ile de işbirliği yapmak zorundalar.

Biz bile, Bağdat'la düşman olmaktan hoşlanıyoruz. Bunu değiştirmek için diplomasi yolu kullanılmalı. Bağdat'taki elitlerin mantığını değiştirmek için siyasi adımlar atılmalı. Bu dengeyi sağlamalıyız. Bundan daha fazlasını istemiyoruz. Musul da operasyon sonrası Bağdat'a güvenebilmeli, istikrarı oradan gelecek destekle sağlayabilmeli. Ama bu şartlar altında olmaz.

Bu sebeple KDP de hem Sünnilerle hem Bağdat'la ilişkilerini yeniden inşa etmek istiyor. Bu Türkiye'nin de yararına olacaktır. Sadece durumu dengelemeye çalışıyorlar.

Aljazeera.com / Ece GÖKSEDEF