Cuma hutbesine Peygamber Efendimizin, "Allah’ın Peygamber ya da şehit olmayan öyle kulları vardır ki kıyamet gününde Allah'a olan yakınlıkları sebebiyle, peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler. Bunlar, aralarında akrabalık bağı ya da herhangi bir menfaat bulunmayan, sırf Allah için birbirlerini sevenlerdir." Hadisi ile başlandı.

"Dinimiz birlik ve beraberlik dinidir"

İslam'ın birlik ve beraberliğe verdiği önemine vurgu yapılan hutbede, "Yüce dinimiz İslam, tevhid ve vahdet dinidir. Birlik ve beraberlik dinidir. Yardımlaşma ve dayanışma dinidir. Dinimiz, toplumun bütün fertleriyle iyilik ve adalet esasına dayalı ilişkiler kurmamızı, sevgi ve saygı içinde kardeşçe yaşamamızı, şefkat ve merhametle birbirimize muamele etmemizi emretmiştir. Birbirimize sırt dönmeyi, ilgi ve alakayı kesmeyi, kardeşlik bağlarını koparmayı, her türlü olumsuz söz ve davranışta bulunmayı da yasaklamıştır. Nitekim Yüce Rabbimiz, 'Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.' buyurmaktadır." ifadeleri kullanıldı.

"Kardeşlik ahlakını kuşanmalıyız"

Dinimizin yardımlaşmaya verdiği öneme vurgu yapılan hutbede, "Bizler, aynı dine inanan, aynı Allah’a kulluk eden, aynı kıbleye yönelen, aynı kitabı rehber edinen, aynı Peygambere gönül veren müminleriz. Dünyaya barış ve adaletin en güzel örneklerini sunan, din, vatan, bayrak ve mukaddesat uğruna fedayı can eyleyen şanlı bir ecdadın torunlarıyız. Başa kakmadan, karşılık beklemeden, kökenine, inancına, mezhebine ve düşüncesine bakmadan, insan onurunu rencide etmeden ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi kendine şiar edinen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Böylesine köklü bir medeniyetin mensubu olan bizlere düşen, kardeşlik ahlakını kuşanmak, gönül alıcı söz ve davranışlarla birbirimizin hukukunu gözetmektir." denildi.

"Farklılıklarımızı bir zenginlik kabul edelim"

Vatanın ecdadımızdan kalan bir emanet olduğu belirtilen hutbede, "Şanlı bayrağımız bağımsızlığımızın sembolüdür; gölgesinde kardeşçe yaşayabilmek için hepimize yer vardır. Şehadetleri dinin temeli olan Ezan-ı Muhammedî, bizleri birliğe ve kardeşliğe çağırmaktadır. Öyleyse farklılıklarımızı bir zenginlik kabul edelim. Bizi kardeş kılan, bizi millet yapan değerlerimize sımsıkı sarılalım" ifadelerine yer verildi.

Hutbede, içinde bulunduğumuz mayıs ayının Anadolu’nun İslam’a açılan ilk kapısı olan Diyarbakır yöresinin sahabe-i kiram tarafından fethedildiği ay olduğu ifade edildi.

Hutbenin sonunda İstanbul'un fethine vurgu yapıldı.

"Peygamber müjdesine nail olma isteği fetihlerin önünü açtı"

"Önümüzdeki Pazartesi günü ise İstanbul’un fethinin 570. yıl dönümüdür. Allah Resulü (s.a.s) İstanbul’un fethini şöyle müjdelemiştir: 'Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır! Ve o asker, ne güzel askerdir' Şanlı ecdadımızın gönlüne İstanbul’u fethetme sevdasını düşüren, asrın en ileri bilgi ve teknolojisinden istifade ederek aşılmaz denilen surları yerle yeksan ettiren, inanç ve azimle gemileri karadan yürüten, Ayasofya’yı fethin sembolüne, İslam’ın mabedine dönüştüren işte bu Peygamber müjdesine nail olma isteğidir." denildi. (Abdurahman Deniz Uğurlu)