Ferdi Tayfur anısına..

Ferdi Tayfur anısına

Milyonları ağlatan bir kayıp henüz  musalla taşında iken tecrübeli TV sunucusu “…Sanatsal açıdan berbattı. Ağlak bir arabesk yapan birisinden bahsediyoruz. Müzikal açıdan baktığımda berbattı yani, bu kadar” sözleriyle  deyim yerindeyse baltayı taşa vurdu.

Çinli bilge Lao Tzu: ”Konuşmadan önce düşün; Gereği var mı? Şefkat barındırıyor mu? Kimseyi incitebilir mi? Sessizliği bozacak kadar değerli mi?” der. Sayın sunucuya sormak lazım: “Sayın sonucu insanları incitmeye değer miydi?” ve “Gereği var mıydı?”. Geçmişte benzer sözleri ünlü bir müzik sanatçısı sarf etmiş, gelen büyük tepkilerden sonra; “Sözlerim yanlış anlaşıldı” diyerek argo tabiriyle “tornistan” yapmıştı. Bir çuval inciri berbat ettikten sonra sarf edilen sözlerin inandırıcı olması beklenemezdi elbette. 

Sevgili okurlarım kendimizle çelişkili  bir düşünceyle karşılaşmak bize pek çok şey kazandırır. Bilgilerimizin çoğunu bizimle aynı fikirde olanlara değil, bizden farklı düşünenlere borçluyuz. Bu bağlamda bugüne kadar yapılan arabesk eleştirilerini etraflıca okuyarak öğrenmeye çalıştım.

Bu eleştiriler, “arabesk, bir müzik değildir, müziğin yozlaşmış halidir” şeklinde özetlenebilir. Arabesk karşıtlarının bir kısmı düşüncelerini eleştirel bir yaklaşımla ortaya koyarken haddini aşan bazıları ise maalesef düşüncelerini aşağılayıcı sözcüklerle ifade etmişlerdir.

Önemli bir düşünür olan Cavide Hume’ye göre “güzellik nesnenin kendisine ait bir nitelik değildir; güzellik, sadece ona bakan zihne aittir ve her zihin farklı bir güzellik algılar”. Yani kimine göre güzel olan bir başkasına göre güzel değildir. Ya da toplumun bir kesimine göre değerli addedilen bir olgu başka bir kesime göre değersiz olabilir.

Seneca’nın sözünü hatırlayalım: “Her şey biz ona nasıl bakarsak bize öyle görünür.” Büyük ozan Veysel de aynı görüştedir ve “güzelliğin on paretmez, şu bendeki aşk olmasa” der. Beğeniler çeşitli faktörlere bağlı olarak insandan insana değişir ve  bazı insanların çok beğendiği bir müzik başkalarına göre dinlemeye değer bulunmayabilir. Herbir insan beğendiği müzik türleri veya sanatçıları keyif alarak dinler. Müzik kültürü olanlar bir müzik türünü bilimsel kanıtlarla eleştirebilir. Ancak,  değersiz ya da kıymetsiz  ilan edemez, “kötü”, “berbat” gibi sıfatlarla nitelendiremez ve inkar edemez.

Bu, sadece o müziğin ya da sanatçının dinleyenlerine veya sevenlerine saygısızlık değil aynı zamanda müziğin birleştirici kaynaştırıcı etkisine darbe vurmak anlamına gelir. Goethe, “insanları birleştiren duygular, ayıran ise fikirlerdir” der. Hakikaten aynı müziği keyifle dinleyen insanlar duygudaş olur ve bu sayede kalpler birleşir.

Dili, dini, ırkı farklı  insanları bile birleştiren bir kültürdür müzik. İnsanların bir kültür ekseninde birleşmesi ve kaynaşması toplum sağlığı açısından ne kadar değerliyse ayrıştırıcı yaklaşımlar ile birbirinden uzaklaştırılması o derece zararlı ve bindiği dalı kesmek gibi bir şeydir.

Müzik insanın duygu durumuyla ilişkilidir

Bilimsel araştırmalar (Oğuz Gençay, Doktora Tezi, Maryland Üniversitesi) dinlenilen müzik türünün ruhsal durumla ilişkili olduğuna işaret etmektedir. İnsanlar, hüzünlü olduklarında hüzünlü şarkılar, neşeli ve pozitif olduklarında coşkulu müzik ve şarkılar dinlemeyi tercih ediyorlar. Yani seçtiğimiz müzik duygu durumumuzu yansıtıyor.

Mutsuzken hüzünlü bir şarkı dinlemek kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Büyük kısmı ağıt niteliğindeki Ferdi Tayfur şarkılarının  çoğu manen yaralı yurdum insanının hüznüne iyi geldiği ve bir nevi terapi yaptığı rahatlıkla söylenebilir. Dahası insanların bir nebze de olsa kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan bir müzik neden “berbat” olsun. 

Müzik dinlemek çocukları daha zeki yapmaz

1990’lı yıllarda Mozart dinlemenin zeka üzerine olumlu etki yaptığına dair söylentiler yayılmıştı. O kadar ki Don Campbell 1997 yılında “The Mozart Efect” (Mozart Etkisi)   isimli bir kitap yazdı. O yıllarda klasik müziğin zekaya etkisinin araştırıldığı onlarca araştırma gerçekleştirildi.

Klasik müzik dinleyen bebeklerin daha zeki olacakları görüşü medyada mütemadiyen tekrarlandı. Dünyanın dörtbir  yanında anne ve babalar bebeklerine doğumdan itibaren başlayarak yıllarca klasik müzik dinlettiler.

Kenneth M. Steele ve çalışma arkadaşları 1999 yılında “Mozart etkisi” konusunda o güne kadar gerçekleştirilen 40 araştırmanın sonuçlarının masaya yatırıldığı kapsamlı bir metaanaliz çalışması yaptılar. Bu çalışmanın sonuçları ünlü bilimsel dergi Nature’nin 1999 yılı ağustos sayısında “Mozart etkisi: ümit verici başlangıç mı? Yoksa bir ağıt mı?” başlığıyla yayınlandı.

Bilim adamları bebek ve çocuklara Mozart dinletmenin zekayı geliştirdiğini gösteren yeterli bilimsel kanıtın olmadığını açıkladılar. Bir yalan rüzgârı böylece bitti ve konu kapandı. Buna rağmen ne gariptir ki halen dünyanın dörtbir yanında klasik müzik dinleyen çocukların daha zeki olacağını düşünen anne babalar var

Müzik ve zeka konusunu burada noktalayarak bir soruyla asıl mevzuya dönmek istiyorum.

 Ferdi Tayfur 1

Kimdir Ferdi Tayfur Turanbayburt? 

Benim acizane gözümde Ferdi Tayfur Turanbayburt’un yaşam öyküsü iki beyazın öyküsü gibidir. Birinci beyaz pamuk, ikinci beyaz ise müziktir. Sanatçı, yaşamının birinci bölümünde bir pamuk tohumudur sanki. Çukurova’da, tarlada, toprakta  başlayan, hasatla biten zor ve bir o kadar da çileli bir  serüvendir.

Yaşamın ikinci bölümünde ise çok çok yetenekli bir yetimin pamuk tarlasında, beyninde-dilinde doğan çok özel bir müziğin  beyazperdeye kadar giden iniş-çıkış, kar-kış, yağmur-çamur yollardan geçilerek zirveye varan  yolculuğudur. 

Üç yevmiye benim

Kimsenin ve özellikle bir sanatçının şahsını konuşmak ne bize ne de birbaşkasına düşmez. Ama sanatı gibi kişilik özellikleri ile derin saygıyı ve takdiri sonuna kadar hak ettiğine inanıyorum. Bir anı var ki onu anlatmaya yeter kanısındayım.

Büyük usta Münir Özkul‘un anlattığı hatıradır bu. Daha elinin paraya değmediği ve çok da ona ihtiyacı olduğu sanatının ilk yıllarında Ankara Konserinde elde edilen  beklenmedik yüklü miktar kazanca rağmen ön anlaşmadan milim sapmaksızın, yoğun ısrarlara karşın  sadece ve sadece üç yevmiyesini alıp kalanını organizatör Hasan Özkan’a vermesi olayı. Sanıyorum başka söze hacet bırakmaz. 

Önemli olan ben halkımı doğru okuyabilmiş miyim?

Yıllar önce TRT 1 kanalında konuk olduğu şair-müzisyen Bedirhan Gökçe’nin “Ferdi abi, acaba Türkiye ve biz, Ferdi Tayfur’u doğru okuyabildik mi?” sorusuna verdiği “elbette okumuşlar, okumamış olsalar bu alkışlar olur muydu?

Önemli olan ben halkımı doğru okuyabilmiş miyim?” cevabı dün gibi hatırlıyorum. Sanatçının bu sözleri halka duyduğu saygının ne kadar büyük olduğunun en güzel bir tezahürüydü. 

Pablo Picasso’nun “Hayatın anlamı yeteneğinizi bulmak; amacı ise onu başkalarına sunmaktır” sözünü yaşamına dantel dantel işlemiştir sanatçı. 

Bir başka ünlü, Oswald Spengler, “Ducunt volentem fata, nolentem trahunt” yani “Kader; onu kabul edene yol verir, reddedeni ezer geçer.” der. Bunu şöylece açıklayabiliriz; sahip olduğumuz imkanların yetersizliğinden şikayet etmek yerine tıpkı üstad ferdi Tayfur  gibi elimizdeki fırsatı kabiliyetlerimizle bütünleştirerek yokları var yapmaya çalışmak en iyi çıkış yoludur.

Simyacı’nın ünlü yazarı Paulo Coelho’nun mükemmel bir tespiti var: “Bir hayali gerçekleştirmeyi imkansız kılan tek şey vardır; başarısızlık korkusu”. Sanatçının gerçekten başarısızlık korkusu taşımayan bir yüreğinin olduğunu görüyoruz.

Her düşüşünde ayağa kalkmayı başarmıştır. 9-10 yaşında hiç eğitimi olmayan bir çocuğun, binlerce insanın önünde provasız ilk kez şarkı söylemesi ve de beğenilmesini hayal edebilir misiniz? O yaşlarda yöre düğünlerinde sahneye çıkması?

Bu yazımı O’na ait bir şarkı sözü ile değil ama bir aforizma olan şu cümleleri ile noktalamak istiyorum:

“Eğer bir yerde mutluysan, neresi olursa olsun orası senin cennetindir. Unutma! Bu evin de olabilir, tarlan da olabilir, bir dağ başında kulübe de olabilir, denizde bir tekne de olabilir. Eğer mutluysan,  orası senin cennetindir.”

Bize acı veren en dramatik ayrılık olan ölüm, Mevlana’ya göre neşe veren kavuşmak yani vuslattır. 

Mekanın cennet olsun büyük sanatçı, bize hatıran yeter.

Ferdi Tayfur-1