İLKHA/ Mustazaflar Cemiyeti ve Şanlıurfa Peygamber Sevdalıları Derneği'nin ortak düzenlediği Şehidler Gecesi programı, Mehmet Akif İnan Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Sunuculuğunu Abdusselam Bucak'ın üstlendiği program, Necmi Çelik tarafından okunan Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Mustazaflar Cemiyeti Şanlıurfa Temsilcisi Salih Çelik, selamlama konuşması yaptı.
Şehid ve Şehadet konulu sinevizyonla devam eden yoğun katılımlı programda; katılımcılar Özlem Ajans sanatçılarının seslendirdiği ilahi ve ezgilere eşlik etti.
Günün anlam ve önemi ile ilgili bir konuşma yapan Şehidler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, şehidliğin ve şehadetin önemine dikkat çekti.

'Onlar, cennette dilediği gibi gezerler, yerler ve içerler'
Hazreti Cabir'in babasının şehadetine değinen Çelik, 'Cenab-ı Allah, şehidlerin ruhlarını cennette yeşil bir güvercinin, kuşun kursağında bırakır. Onlar, cennette dilediği gibi gezerler, yerler ve içerler. Onlar için hazırlanmış altından, mücevherden kandillerde konaklarlar. Uhud şehidlerinde, münafıklar büyük bir yaygara kopardılar; 'eğer bizi dinleyip Medine'de kalsalardı bunlar ölmeyecekti' diye Müslümanlar içerisinde psikolojik bir savaş başlatmışlardı. Allah Celle ve Celaluhu, onların hile ve tuzaklarını boşa çıkardı. Hazreti Cabir, 'babam şehid olduğunda geride birçok evlat ve borç bıraktı. Ben de bu borçları nasıl ödeyeceğimi düşünüp üzülüyordum. Babamın cesedine baktığımda; gözleri oyulmuş, kulakları, burnu ve ağzı kesilmiş, karnı deşilmiş bir haldeydi. Çok üzüldüm' diyor. Peygamber Efendimiz, benim çok üzüldüğümü görünce 'çok mu üzülüyorsun ey Cabir?' dedi. Bende evet dedim. Peygamber, Üzülme, Allah, Hazreti Musa hariç hiç kimseyle perdesiz konuşmamıştır. Allah, senin babanla perdesiz konuştu. Allah, babana 'ey kulum dile benden ne dilersen' dedi. Baban da 'beni tekrar dünyaya gönder ki tekrar senin yolunda şehid olayım' dedi. Allah, 'Bu hüküm benim katımda kaldırılmıştır.' dedi. Aynı rivayet; Hazreti Hamza ve Musab bin Umeyr için de geçerlidir.' İfadelerini kullandı.

'Şehidlik, bu kadar güzel ve tatlı olmasaydı bu kadar şiir yazılır mıydı?'
Aşıkların sevgiliye yazdığı şiirlerin, şehidlerin ve şehidliğin üzerine yazılan şiirler karşısında hiçbirinin kıymetinin olmadığını belirten Çelik, 'İnsanlar, bazı şeyler üzerine ağıtlar yakarlar, şiirler yazarlar. Dertlerini anlatırlar. Genelde aşık olanlar sevgilileri üzerine şiirler yazarlar. Yazılan bu şiirlerin şehidlerin ve şehidliğin üzerine yazılan şiirler karşısında hiçbirinin kıymeti harbiyesi yoktur. O kadar anlamlı, güzel ve içten yazılmış ki her biri sanki nadide bir edebiyat örneğidir. Tıpkı Şehid Esad Erbilli'nin 'Ne mümkün bunca ateşle şehid-i aşkı gasletmek, Cesed ateş, kefen ateş, hem ab-ı hoşgüvar ateş' dediği gibi. Şehidlik, bu kadar güzel ve tatlı olmasaydı bu kadar şiir yazılır mıydı? Bu kadar insanlar tarih boyunca ona kavuşmak için hasretle bekler miydi? Peygamberler şehidliğe özenir miydi?' diye konuştu.
Bedir Savaşı'nda küçük yaşlardaki gençlerin bile ölüme sevdalı olduğunu ifade eden Çelik, 'Bedir Savaşı'nda 12-13-14 yaşlarındaki genç sahabelerin bir kısmını Peygamber Efendimiz, yaşları küçük diye savaşa almıyordu. Onlar ise ağlayarak geri dönüyorlardı. Allah Resulü, bu kadar ölüme susamış ve ölüme sevdalı bir nesil yetiştirdi. Bir kardeşi savaşa alınca diğeri Peygamber'in yanına gidip 'Ey Allah'ın Resulü, sen kardeşimi savaşa aldın ama ben güreşte hep onu yenerim. Ne olur beni de savaşa al' diyor. Peygamber Efendimiz kardeşine 'doğru mu?' diye sorunca o da 'evet' diyor. Peygamber o kardeşi de savaşa alıyor.' dedi.
Şehid Malcolm X'in şehadetini konu alan tiyatro ile süren program, okunan duanın ardından sona erdi.