Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat'ta sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanıdıktan sonra 24 Şubat'ta sabahın erken saatlerinde Donbas'a yönelik 'özel askeri operasyon' adıyla Rusya-Ukrayna Savaşı'nı başlattı.

Putin'in kararıyla aynı dakikalarda Ukrayna'nın başkenti Kiev başta olmak üzere Harkiv, Mariupol, Mıkolayiv, Odessa gibi şehirlerde art arda patlamalar oldu.

Rus askeri birlikleri, Ukrayna'nın Donetsk ve Luhansk bölgelerinden Kiev yönetiminin kontrolündeki bölgelere, aynı anda Rusya sınırından Harkiv, Sumi, Çernigiv bölgelerine, Belarus üzerinden Çernobil bölgesine girdi. Rus ordusu, Kırım üzerinden de Herson ve Melitopol bölgelerine doğru asker çıkardı.

Rus birlikleri bir süre sonra hava indirme birliklerinin desteğiyle Kiev'i batıdan, doğudan ve kuzeybatıdan kuşattı. Kiev yakınlarındaki Gostomel ve İrpen'de Rus ve Ukrayna birlikleri arasında yoğun çatışmalar yaşandı.

İlerleyen günlerde Ukrayna'nın batısında bulunan Lviv, İvano-Frankivsk, Jitomir gibi şehirlerde de yer yer patlamalar yaşandı. Rusya, buralardaki askeri yerleri hedef aldığını duyurdu.

'Esas amaç Donbas'ın kurtuluşu'

Rusya Savunma Bakanlığı, savaşın birinci ayını doldurduğu günlerde Ukrayna ordusuna büyük kayıp verdirdiklerini savunarak 'Ukrayna'daki operasyonun birinci etabının tamamlandığını' açıkladı.

Rus ordusu yöneticileri, esas çabalarının, ana amaç olan 'Donbas'ın kurtuluşu' olduğuna dikkati çekti.

Savaş devam ederken Rusya ve Ukrayna tarafı ateşkes sağlanması için 28 Şubat'ta Belarus'taki Ukrayna sınırında müzakerelere başladı. Yüz yüze müzakerelerin dördüncüsü İstanbul'da yapıldı.

İstanbul'da düzenlenen müzakerelerde somut adımlar atıldı. Müzakerenin ardından Rus tarafı, 'karşılıklı güveni artırmak, müzakerelere devam etmek ve nihai hedefe ulaşmak için gerekli koşulları oluşturmak' amacıyla Kiev ve Çernigiv yönlerinde askeri eylemleri çok önemli bir şekilde azaltmaya karar verdiğini açıkladı.

Rus ordusu ikinci aşamada Donbas'a yoğunlaşıyor

İstanbul'daki müzakerelerden sonra, 30 Mart'tan itibaren Rus birlikleri Kiev ve Çernigiv yönlerinden çekilmeye başladı.

Ukrayna ordusunun güçlerini, silahlarını, kaynaklarını ve askeri teçhizatını yüksek hassasiyetli füzelerle sık sık hedef alan Rus tarafı, Ukrayna'nın güçlerini Donbas'ta kullanılmasını engellemek amacıyla bu stratejiyi gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, 'Rus Silahlı Kuvvetlerinin yeniden gruplandırılmasının amacı, öncelikli alanlarda eylemleri yoğunlaştırmak ve her şeyden önce Donbas'ı tamamen özgürleştirme operasyonunu tamamlamaktır.' diyerek ikinci aşamada Rus ordusunun Ukrayna'nın doğusuna yoğunlaşacağının işaretini verdi.

Rus askeri birlikler, Donbas'taki ayrılıkçı güçlerle bölgedeki kontrolü tam olarak sağlamak için askeri eylemlerini artırıyor.

Rus yetkililere göre, sözde Luhansk Halk Cumhuriyeti topraklarının yüzde 93'den fazlası, sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti topraklarının ise yüzde 54'ten fazlası kontrol altına alındı. Uzun süredir yoğun çatışmaların yaşandığı Donetsk'e bağlı en önemli ve stratejik liman şehri Mariupol'de kontrolün yüzde 90'dan fazla Rus tarafının eline geçtiği belirtiliyor.

Rusya sadece Donbas değil, Herson ve Zaporijya bölgelerinde bulunan Melitopol şehri ile liman şehri Berdyansk'ı da kontrolü altında tutarak Ukrayna'nın Azak Denizi ile bağlantısını kesmiş durumda.

Ancak Donetsk bölgesinde Rusya'nın tam olarak kontrolü ele geçirememesi ve buraya güç kaydırmaya başlaması, savaşın ikinci aşamasında 100 binin üzerinde Ukrayna askerinin bulunduğu ifade edilen bölgede çatışmaların artacağını gösteriyor.

Rus ordusunun Donbas'a yoğunlaşma amacı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, sözde Donetsk Cumhuriyeti ve Luhansk Cumhuriyeti'ni tanıdıktan sonra bu yönetimlerle 'dostluk ve iş birliği' anlaşmalarını da imzalamıştı.

Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki sözde cumhuriyetleri tanıması, Moskova'nın 'hangi sınırları' dikkate alacağı ve başlattığı 'askeri müdahaleyi' nereye yoğunlaştıracağının işaretlerini vermişti.

Putin, Ukrayna'ya savaş başlatırken sözde ayrılıkçı yönetimlerin Rusya'dan askeri yardım talebinde bulunduğunu belirtmişti.

Putin'in ifadesiyle 'Rusya, bu yönetimleri tanırken onların anayasasını ve diğer resmi belgelerini de tanımış' olacağından her iki yönetimin sözde anayasasında ilan ettiği sınırlar, Moskova tarafından kabul edilmiş olacak. Bu yüzden Rus ordusu, bir kısmı Kiev yönetiminin kontrolünde olan Donetsk ve Luhansk topraklarının tamamını ele geçirerek tam olarak ayrılıkçıların kontrolüne teslim edecek.

Sözde Donetsk ve Luhansk halk cumhuriyetlerinin anayasasında yönetimlerinin sınırları 'kuruluş gününde var olan sınırlarla belirlendiği' şeklinde kaydediliyor.

Buna göre, Donetsk ve Luhansk şehirlerinin yer aldığı Donbas bölgesinin sınırları Harkiv, Dnipro, ve Zaporojya bölgesi idari sınırlarına kadar genişliyor.

2014 yılından bu yana Rusya yanlısı ayrılıkçılar Donetsk ve Luhansk şehir merkezlerini kontrol ediyordu.

Her iki idari birime ait kalan bölgeler yani 'ayrılıkçıların hak iddia ettiği sınırlar, bugün Ukrayna ordusunun' kontrolünde yer alıyor.

Rusya'nın sözde yönetimlerin anayasasındaki sınırları tanıması, Ukrayna topraklarına yönelik savaşta uzanacağı alana dair fikir veriyor.

Diğer yandan sözde yönetimlerin referandum ile Rusya'ya katılması fikri, Donbas dışındaki Herson'da da aynı şekilde referandumun gündeme getirilmesi bölgede gelecek günlerdeki gerilimin ve değişimin işareti olarak değerlendiriliyor.

Donbas krizi

Ukrayna'da 2014'te meydan olaylarının ardından Batı yanlısı hükümetin yönetime gelmesi ve Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in ülkeden kaçmasıyla Rus etnik kökenine sahip nüfusun yoğun olarak yaşadığı Donetsk ve Luhansk bölgelerinde ayrılıkçılar, Kiev yönetimine karşı çıkarak yönetimler ilan etti.

Dünyada o günlerde hiç kimsenin tanımadığı ancak Rusya'nın destek verdiği sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni ilan eden ayrılıkçılarla Kiev yönetimi güçleri arasında sert ve kanlı çatışmalar yaşandı.

Çatışmaların durdurulmasına yönelik 2014 ve 2015'te Minsk anlaşmaları imzalansa da ateşkes ihlalleri devam etti ve bu çatışmalarda 14 bin civarında kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. AA