Haber Merkezi / 2021 yılı ülkemizde neredeyse tüm sektörler için oldukça zor geçen ve olumsuz sonuçlarla karşılaştığımız bir yıl oldu. Tarım sektörü de bu zorluk ve olumsuzluklardan etkilendi. Gerek 2020 yılında başlayan pandeminin devam etmesi, gerekse yurdun üçte ikisini önemli derecede etkileyen kuraklık, hem tarım ürünleri arzında daralmaya ve fiyatlarda istikrarsızlığa yol açtı. Hem de istihdamda ve sosyoekonomik yaşantıda bir dizi sıkıntıyı beraberinde getirdi. Diğer taraftan, 2021 yılında döviz kurundaki anormal artışlar, tarımsal girdi fiyatlarındaki küresel ve ülkesel dalgalanmalar sonucu sorunlarımız daha da arttı.

'Kuraklık üretimi geri tepti'
2020-2021 üretim sezonunda yaşanan şiddetli kuraklık ve diğer afetler, en fazla arpa, buğday ve baklagil ürünlerinde verim kayıplarına neden oldu. 2021 yılı toplam bitkisel üretim, bir önceki yıla göre yüzde 6,1 azalarak, 126 milyon tondan 118,4 milyon tona geriledi.

'Tarımsal Girdilere Yapılan Zamlar Karşısında Destekler Çok Yetersiz Kalıyor'
Mazot desteği 2020 yılında 2 milyar 901 milyon lira iken, 2021 yılında yüzde 6,1 azalışla 2 milyar 724 milyon lira olmuştur.
Gübre fiyatları ortalama yüzde 300 ile 500 arasında artış gösterirken destekleme artışında bir önceki yılla göre yüzde 25, yani kilograma sadece 4 lira artış göstermiştir.
Kuraklık ve her yıl yaşadığımız diğer afetler dikkate alındığında bu zamlarla birlikte 2022 yılı da tarım sektöründe zorlu geçecek. Bu duruma hükümet seyirci kalamaması lazım. Çiftçimiz gübre ve mazottaki yüksek artışlar nedeniyle ekimde zorlandı. Ekim yapanlar ise gübreyi yetersiz kullandı veya hiç kullanamadı. Bazı çiftçilerimiz ise sulandırılmış hayvan gübresi gibi alternatif gübrelere yöneldi. Ancak bunlarda aynı oranlarda yükseliş gösterdi. Sadece sulamadan dolayı çiftçilerimizin elektrik fiyatları 2 kat arttı. Bu maliyetleri karşılayamayan üreticilerimiz üretimden vazgeçecek, fiyatlar yükselecek, hem çiftçilerimiz hem tüketicilerimiz zarar görecek, gıdaya ulaşım da zorlaşacaktır.
Artan gübre fiyatları dikkate alındığında, 2021 yılında hububatta dekara 20 lira, diğer ürünlerde dekara 8 lira olan destek çok yetersiz kaldı. Gübre desteğinin bazı ürünlerde gübre maliyetini karşılama oranı yüzde 1'lere kadar düştü. Gübre desteği de anlamını yitirdi. Gübre fiyatlarının yarısının devlet tarafından destek olarak verilmesi sağlanmalıdır.
Önemli bir tarımsal girdi olan gübrede, Aralık ayı itibariyle son 1 yılda, amonyum sülfat gübresi yüzde 437, üre gübresi yüzde 403, amonyum nitrat gübresi yüzde 371, DAP gübresi yüzde 294 ve 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 261 oranında arttı. Gübre kullanımının sürdürülebilir olması için gübre fiyatlarının makul seviyelerde tutulması gerekiyor. 2022 yılında yetersiz gübre kullanımının ülkemize faturası ağır olur. Gübre piyasasının istikrarsızlığından yaralanarak haksız kazanç elde eden bazı firmaların ve dağıtıcıların, Ticaret Bakanlığınca denetlenerek piyasa fiyatlarının düzenlenmesi açısından gübre fiyatlarını maliyet ve onun üzerine adil bir kar düzeyine getirmeleri sağlanmalıdır. Bu bağlamda gübre üreten ve ithal eden tüm sektörün dünya gübre fiyatlarının yüksekliği karşısında üreticilerin gübreye taleplerini haksız kazanca dönüştürme çabasına girmemeleri gerekiyor.
Diğer önemli bir girdi ise mazottur. Mazot fiyatları, 2021 yılında yüzde 73,8 artarak 6 lira 68 kuruştan 11 lira 56 kuruşa yükseldi. Ancak, 31 Aralık 2021'den 8 Ocak 2022'ye kadar geçen sadece bir haftalık zaman diliminde mazotun litre fiyatına yüzde 19,64 zam yapıldı. Tarımın bu en önemli girdisi 2022 yılının daha en başında 11 lira 56 kuruştan 13 lira 83 kuruşa çıktı ve 1 litre mazot 1 doları geçti.
Çiftçinin kullandığı tarımsal enerji fiyatları 2021 Aralık ayında, 'KDV ve diğer kalemler' hariç tek zamanlı alçak gerilim birim fiyatı kilovat saatte 86 kuruş iken, gelen zamla birlikte kilovat saatte 167 buçuk kuruşa yükseldi. Artan elektrik fiyatları üretimin sürdürülebilirliği için büyük bir tehdit unsuru haline geldi. Üreticilerimiz bu elektrik fiyatlarıyla üretim yapamaz hale geldi.

'Çiftçiye pozitif ayrımcılık yapılmalıdır'
Üreticilerimizin verimli bir şekilde üretime devam edebilmeleri için elektrik fiyatları makul düzeye çekilmelidir. Tarım sektörünün stratejik önemi göz önüne alınarak, tarıma pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV oranı artan maliyetler karşısında ezilen çiftçilerimiz için yüzde 1'e indirilmelidir. Elektrik mutlaka desteklenmeli, tarifede yüzde 50'ye varan ciddi bir indirim yapılmalıdır. Önümüzdeki sulama sezonunda geçmiş yıllardaki sorunları yaşamamak için acil bir çalıştay oluşturulup elektrik dağıtım planlaması ve üretim modelli hazırlanmalıdır.
Bölgemizde şuan bile kuraklık riskiyle karşı karşıyayız. Makus kaderimiz olan kuraklık benzeri afetlerden daha az etkilenmek için tamamlanmamış ve GAP projesi kapsamında olan Hilvan Siverek ve Viranşehir sulama projelerinin hızla devreye sokularak topraklarımızın suyla kavuşması sağlanmalıdır.
Bununla birlikte TARSİM kuraklık verim sigortası müracat tarihi hububatta 31 Ocak mercimek ve nohutta ise 14 Şubat olarak değiştirilmiştir. Ekim planlamasının henüz bitirmeyip ÇKS'sini alamayan çiftçilerimiz çoğunlukta olduğu için bu tarihin geçen yıl olduğu gibi Mart ayına çekilmesi gerekmektedir.