İLKHA/ İman hakikatlerini anlatan Risale-i Nur eserinin müellifi Üstad Bediüzzaman Said Nursi, vefatının 62. yıl dönümünde Peygamberler Şehri Şanlıurfa'da düzenlenen Mevlid programıyla anıldı.
Türkiye'nin dört bir tarafından gelen Risale-i Nur talebeleri, Mevlid-i Halil Camii'nde kılınan teravih namazının ardından okunan mevlide katıldı.
Yoğunluktan dolayı caminin içerisinde yer kalmayınca cami bahçesinde ve avlusunda mevlid dinlendi.
Bütün ömrünü insanların ahiret hayatını kurtarmaya adayan Üstad, mahkeme salonları, zindan hayatı, sürgünler derken ömrünün son demlerini Şanlıurfa'da geçirmişti.
Urfa'nın taşı ve toprağı ile mübarek olduğunu belirten Üstad, 'Bütün Urfa halkına çoluk ve çocuğuna ve mezarda yatanlarına her sabah dua ediyorum. Ve bütün Urfalılara selam ediyorum. Urfa taşıyla toprağıyla mübarektir. Ben çok hastayım onlar da bana dua etsinler.' demişti.
Bediüzzaman Said Nursi, 23 Mart 1960 yılında Şanlıurfa İpek Palas Oteli'nde vefat etti.
Üstad'ın naaşı, binlerce insanın katıldığı cenaze töreniyle Balıklıgöl Yerleşkesi'nde bulunan Mevlid-i Halil Camii bahçesinde defnedildi.
Üstad'ın naaşı, dönemin karanlık güçleri tarafından Dergah Camisi'ndeki mezarı parçalanarak çıkarılmış ve kimsenin bilmediği bir yere gömülmüştü.

'HER YIL KADİR GECESİ'NDEN BİR GÜN ÖNCE MEVLİD PROGRAMI DÜZENLENİYOR'
Üstad Bediüzzaman Said Nursi, vefatının ardından talebeleri tarafından her yıl geleneksel olarak Ramazan ayında, Kadir Gecesi'nden bir gün önce Şanlıurfa'da düzenlenen Mevlid programıyla anılıyor. Salgından dolayı son 2 yıldır mevlid programı düzenlenemiyordu.

'CAMİLER DOLDU TAŞTI'
Türkiye'nin dört bir tarafından gelen Risale-i Nur talebeleri, Üstad Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin ilk defnedildiği kabrine gelerek dua etti.
Mevlid öncesi teravih namazına erkeklerin yanı sıra bayanlarda saf tuttu.
Mevlid öncesinde Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin bir dava adamı olduğuna işaret edilerek yaptığı hizmetler anlatıldı.

'URFALILAR ÜSTADLARINA SAHİP ÇIKTI'
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Isparta'dan Urfa'ya geldikten sonra vefat ettiğini belirten Mahmut Polat, 'Bediüzzaman Hazretleri, 1960 senesinde Isparta'dan kalkarak Van'a gitmek üzere yola çıkıyor daha sonra Urfa'ya gitmeye karar vererek, Urfa'ya geliyor. Bir gece Urfa'da kaldıktan sonra vefat ediyor. Her ne kadar iktidar partisinde Adnan Menderes olsa bile CHP zihniyeti olduğundan dolayı dönemin idarecilerinden İçişleri Bakanı Namık Gedik, Bediüzzaman'ın Urfa'da kalmasına tahammül göstermiyor. Bakan Gedik, Üstad'ın çöp arabasına zorla konularak Ankara'ya getirilmesi yönünde talimat veriyor. Urfalılar, sağ olsunlar buna fırsat vermediler, Üstadlarına sahip çıktılar.' ifadelerini kullandı.

'ÜSTAD'IN KABRİNİN NEREDE OLDUĞU MEÇHULDÜR'
Vefat ettikten sonra Üstad'ın cenazesinin önce Ulu Camii'ne daha sonra da Balıklıgöl Dergah Camii'ne getirildiğine değinen Polat, 'Vefatının ardından Üstad için çok kişinin katıldığı cemaatle Ulu Camii'nde hatim yapıldı daha sonra ise Üstad'ın naaşı Dergah'ta defnedildi. Üstad, defnedildikten kısa bir süre sonra zamanın cunta hükümeti, Üstad'ın makberini kırarak cenazesini çıkardı ve bir meçhule götürdü. Bundan dolayı Üstad'ın kabrinin nerede olduğu meçhuldür. Bize göre ise ilk olarak burada defnedildiği için Üstad'ın ruhaniyeti buradadır.' diye konuştu.

'BEDİÜZZAMAN'IN ŞAHSINDAN ZİYADE ESERLERİ, CEMAATİ VE MİSYONU MÜHİMDİR'
Cuntacıların Üstad'ın cenazesine bile tahammül göstermediğini vurgulan Polat, 'Bediüzzaman Hazretleri'nin şöhreti İmam Ali, İbn-i Teymiyye ve başka büyük alimler gibi tüm dünyaya yayılmıştır; ama onun bir makberi yoktur. Cuntacıların Üstad'ın naaşına bile tahammülleri olmadığı için naaşını başka bir yere naklettiler. Bediüzzaman'ın şahsından ziyade eserleri, cemaati ve misyonu mühimdir. Her ne kadar kendisi bir meçhule gitmişse de kendisinin fikren ve ilmen dünyaya bir hakimiyeti vardır. Üstad'ın eserleri bütün dünyada okunuyor. Her yerde sevilen ve sayılan bir liderimiz ve rehberimizdir. Bu sebeple salgından dolayı 2 senelik bir aranın ardından bu sene yine mevlid düzenlendi. Isparta ve Van'da yapılan mevlidler kesintiye uğradı; ama Elhamdülillah Urfa'da düzenlenen mevlid, 1960'dan bu yana devam ediyor. Allah, Üstad'ımıza af ve mağfiret etsin, makamını ali etsin, cemaatini daha tesirli kılsın.' şeklinde konuştu.

'ÜSTADIN URFA İLE İLGİLİ MUHABBETİNİ RİSALE-İ NUR'DA OKUYORUZ'
Üstad'ın Urfa'ya ve Urfalılara farklı bir muhabbetinin olduğunu ifade eden Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan, 'Şanlıurfalılar, Bediüzzaman'ı çok iyi bilir. Üstad 1960 yılında Şanlıurfa gelmek istedi. Üstad, vefatından 10 yıl önce de Şanlıurfa gelerek burada ölmek istediğini ve mezar yerinin bilinmeyeceğini söylemişti. Üstad, 1960 yılında Urfa'ya geldikten kısa bir süre sonra vefat etti. Üstadın Urfa ile ilgili muhabbetini Risale-i Nur'da okuyoruz. Üstad, 'Bütün Urfa halkına, çoluk çocuğuna ve mezarda yatanlarına her sabah dua ediyorum. Bütün Urfalılara selam ediyorum. Urfa taşıyla toprağıyla mübarektir. Ben çok hastayım. Onlar da bana dua etsinler.' Üstad, vefat ettikten sonra Dergah Camii'ne defnedildi. 102 gün sonra zamanın cunta hükümeti, üstadın ölüsünden de korkarak naaşını meçhul bir yere nakletti. Üstad'da mezar yerinin bilinmemesini istiyordu; çünkü sünnete muhalif hareket edilir diye bir korkusu vardı.' dedi.

'BEDİÜZZAMAN URFA'YI SEVDİ, URFA'DA ONU ÇOK SEVDİ'
81 ilden Üstad'ın mevlidine katılmak için gelenlerin olduğuna değinen Özcan, ' Üstad Bediüzzaman Said Nursi, yüzyılın müceddididir. Bediüzzaman Urfa'yı sevdi, Urfa'da onu çok sevdi ve onu yalnız bırakmadı. Allah kendisine rahmet etsin. Bugün ise üstadın 62'nci ölüm yıldönümüdür. Her yıl Şanlıurfa'da Üstad Bediüzzaman için mevlid yapılır. Ev sahipliğini Şanlıurfalılar yapar. 81 ilden gelen misafirlerimiz var, çok güzel manevi bir atmosfer var. Bende uzun yıllardır bu mevlide katılıyorum. Mesela bugün Ankara'da olmam gerekirken, yılda bir defa düzenlenen mevlidi kaçırmamak için Urfa'ya geldim. Şanlıurfalı hemşehrilerimin gecesini ve bayramını tebrik ediyorum. Hepimiz birbirimize, birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize ve Ümmet'e dua edelim. İnşallah en büyük silahımız duadır.' ifadelerini kullandı.

'BEDİÜZZAMAN, MEMLEKET, MİLLET VE MUKADDESAT İÇİN BÜYÜK FEDAKÂRLIKLAR YAPMIŞTIR'
Üstad'ın eserlerinin birçok dile tercüme edilerek dünyanın birçok yerinde okunduğunu belirten İsmail Zorlu, 'Bediüzzaman Said Nursi bütün İslam alemine mal olmuş büyük bir İslam alimidir. Bugün onun fikirleri ve düşünceleri, dünyanın dört bir yanında, ilim ve bilim adamları, sosyologlar, psikologlar ve devlet adamları tarafından okunuyor ve inceleniyor. Bediüzzaman, memleket, millet ve mukaddesat için büyük fedakarlıklar yapmıştır. Bediüzzaman'ın eserleri dünyanın birçok ülkesinde değişik dillere çevrilerek, okunuyor. Akif'in dediği gibi 'Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı' diyor. Bediüzzaman Kur'an'dan aldığı ilhamla asrımızın idrakine uygun Kur'an'ı tefsir eden büyük bir alimdir.' şeklinde konuştu.

'HİÇBİR ZAMAN ZULME BOYUN EĞMEMİŞTİR'
Bediüzzaman'ın zulme hiçbir zaman rıza göstermediğine vurgu yapan Zorlu, ' Bediüzzaman her türlü baskı ve zulüm ve haksızlıklara karşı dik duran bir insandı. Hiçbir zaman zulme boyun eğmemiştir. Üstad, haksızlık karşısında ya elimizde ya dilimizle ya da kalbimizle buğz etmemiz suretiyle yanlışlara engel olmamız gerektiğini bizlere öğütleyen bir insandı. Allah kendisine rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. O'nu, vefatının 62'ncı yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz. Türkiye'nin değişik yerlerinden Şanlıurfa'ya gelen misafirlerimize de 'hoş geldiniz' diyorum.' diye konuştu.

'RİSALE-İ NUR: KUR'AN'IN HAKİKİ BİR TEFSİRİDİR'
Üstad'ın kendi şahsını değil de Kur'an'ın tefsiri olan Risale-i Nurları ön plana çıkardığına işaret eden Mehmet Salih Hartavioğlu, 'Bugün, Üstad'ın aramızdan ayrılışının 62'ncı yıl dönümüdür. Bediüzzaman kendisini ve Risale-i Nurları anlatırken, kendi şahsının çok önemli olmadığını söyler. Bundan dolayı şahsına pek önem vermez. Üstad, insanların hidayeti için 28 yıl sürgün ve zindanlarda hayatını geçirmiştir. İnsanların Risale-i Nur'u okumasını, okuduğundan istifade etmesini ve imanını kurtarmasını istemiştir. Risale-i Nur: Kur'an'ın hakiki bir tefsiridir. Asrımızın anlayışına göre; insanların anlayabileceği tarzda iman ve Kur'an hakikatlerini insanlara sunmuştur. Üstad bunu yaparken kendi şahsını ön plana çıkarmadan sadece iman hakikatlerini insanlara sunmuş ki insanlar imanlarını kurtarsınlar ve ebedi ahiret hayatlarını kazansınlar istemiştir. Risale-i Nurlar neşretmiştir ve bu eserleri ön plana çıkarmıştır. Biz buraya onun ruhaniyetini hissetmek için geliyoruz. Esas olan Risale-i Nur'dur ve Kur'an'ı hakiki tefsiridir. Biz buna bakmalıyız ve istifade etmeliyiz.' ifadelerini kullandı.

'BEDİÜZZAMAN BÜTÜN ÖMRÜNÜ KUR'AN VE İMAN HİZMETİNDE YÜRÜTMÜŞTÜR'
Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin dünya genelinde milyonlarca talebesinin olduğuna dikkat çeken Hafız Mahmut Bostancı, 'Bediüzzaman Hazretleri zamanın müceddididir. Bediüzzaman bütün hayatını İslam'a ve Kur'an'a vakıf etmiştir ve bu yolda hizmet etmiştir. Üstad, Şanlıurfa'da vefat etmiştir ve burada defnedilmiştir. Üstad Said Nursi'nin dünya genelinde milyonlarca talebeleri vardır. Bediüzzaman bütün ömrünü Kur'an ve iman hizmetinde yürütmüştür. Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz. Cenab-ı Allah bizi onun şefaatine nail eylesin.' diye konuştu.