AA / Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak çeşitli ülkelere sığınan Suriyelilerin ülkelerine duyduğu özlem, yaşanan insanlık dramına dünyanın seyirci kalması nedeniyle her geçen gün artıyor.
Üç yılı aşkın süredir devam eden ve milyonlarca insanı ülkelerini terk etmek zorunda bırakan Suriye'deki iç savaş gittikçe derinleşiyor. Türkiye ile birkaç ülkenin yardım çabası dışında özellikle bazı ülkelerin yaşanan katliama destek vermesi, sığınmacıların ülkelerine dönüş umutlarını da azaltıyor.
Suriyeliler için gurbet zaman geçtikçe dayanılmaz bir hal aldığı görülürken, Türkiye, insanlık dramına kayıtsız kalmayarak hem sığınmacılara hem de sınır ötesine yardım ulaştırabilmek için canla başla çalışıyor.
En fazla Suriyeli sığınmacıyı barındıran ülkelerin başında olan Türkiye, oluşturduğu kamplarda ve diğer yerlerde 700 bini aşkın Suriyeliye "gurbet" duygusunu yaşatmamak için tüm imkanlarını seferber ediyor. Suriyeli sığınmacılar da dost ülke gördükleri Türkiye'ye teşekkür ve muhabbetlerini her fırsatta dile getiriyor.
Türkiye'nin tüm iyi niyeti ve gayretlerine rağmen Suriye'ye dönecekleri günü sabırsızlıkla bekleyen sığınmacılar, ülkelerinde kendilerinin neyi beklediğini düşünmeden "şafak saymaya" devam ediyor.
Suriye sınırındaki illerin yanı sıra başta İstanbul, İzmir ve Malatya olmak üzere çeşitli kentlere yerleşen Suriyeliler her akşam rüyalarına giren vatan hasretinin bitmesi için Allah'a dua ediyor.

- Vatan toprağı burunlarında tütüyor
Halep'e bağlı Azez kasabasından kaçarak Şanlıurfa'ya gelen ve Harran konteyner kente yerleştirilen 45 yaşındaki Mustafa el-Kadum yaptığı açıklamada, kampta ülkelerindeki imkanlardan daha iyi şekilde ağırlandıklarını söyledi.
Türk hükümeti ve Türk halkının büyük bir duruş sergileyerek Suriyeli sığınmacılara sahip çıktığını vurgulayan el-Kadum, Türkiye'ye sürekli dua ettiklerini belirtti.
Yaşanan duruma isyan etmemek gerektiğini gözyaşları içinde anlatan el-Kadum, şunları kaydetti:
"Allah'tan temennimiz bir an önce evimize dönmek. Ama görünen o ki şimdilik bu imkansız görünüyor. Her gün Halep'e varil bombaları yağıyor ve insanlar katlediliyor. Şehir bir harabeye dönüştü. Ama tüm bunlara rağmen bir gün evimize döneceğimizi hayal ediyorum. Çünkü ailelerimiz, arkadaşlarımız, yakınlarımız orada. Tüm dünya ülkelerinden sesimize kulak vererek, Suriye'deki katliamı sona erdirmelerini istiyoruz."
Eşinin Şam'da askerler tarafından öldürülmesi üzerine Türkiye'ye sığınan 7 çocuk annesi Fatma el-Hıdır da zor şartlar altında ülkesini terk ettiğini söyledi.
Kocasının cesedini Şam'da bırakıp yakınlarının yardımıyla Halep'e oradan da 7 çocuğuyla Şanlıurfa'ya geldiğini anlatan el-Hıdır, "Bir yıldır burada yaşıyorum. Eşim çocuklarımın gözünün önünde öldürüldü. Her gece uyuduğumda onu rüyamda görüyorum. Çocuklarım sürekli babalarını sorup ağlıyorlar. Her şeye rağmen ülkemize dönmek istiyorum. İnşallah en kısa sürede ülkemize döner ve çocuklarımı iyi bir şekilde yetiştiririm" dedi.
- "Ülkende çadırda yaşamak, yabancı bir ülkedeki saraydan kıymetli"
Kendi çocuklarının yanı sıra kardeşinin 4 çocuğuna bakmak zorunda olan Cemal el-Muhammed ise Hama'da askerlerin tüm yerleşim yerlerini bombalaması üzerine ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Doğduğu ve büyüdüğü toprakları sürekli hayalinde canlandırdığını ifade eden el-Muhammed, şöyle konuştu:
"Yaklaşık 1,5 yıldır buradayım. Geldiğimden beri ülkeme gitme imkanım olmadı. Burada her isteğimiz karşılanıyor. Türk yetkililerden Allah razı olsun. Yaşanan vahşeti haberlerden gördüğümüz Suriye'nin bir daha düzeleceğine kimse inanmıyor. Fakat kalbimizde her zaman vatanımıza dönme isteği var. Bu umudu taşıyoruz. İnsanın toprağı kendisi için değerli. Ülkemde bir çadırda yaşamak yabancı bir yerde sarayda yaşamaktan daha güzel."
- "İnsanın vatanının yerini hiç bir şey tutmuyor"
Hama'da yaşanan çatışmalarda yaralandığını ve bunun üzerine Türkiye'ye sığındığını ifade eden Abdünnasır Hamza da ülkesinden uzakta yaşamanın zor olduğunu ifade etti.
Suriyeli askerlerin saldırısından kaçarken omzundan yaralandığını anlatan Hamza, "Akçakale'ye getirerek beni tedavi ettiler. Burada gurbeti yaşamamamız için her türlü imkan sağlanıyor. Türk hükümetine ne kadar teşekkür etsek azdır. Ama ne olursa olsun insanın vatanının yerini hiç bir şey tutmuyor. Allah'tan en büyük temennimiz ülkemize geri dönüp hayatımızı orada sürdürmek. Son nefesimizi kendi topraklarımızda vermek."