Bakan Bekir Bozdağ, bir otelde düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi 2022 Yılı Toplantısı"nda konuştu.

Kadına yönelik şiddetle mücadelenin, seferberlik anlayışıyla yürütülmesi halinde sonuç alınabileceğini vurgulayan Bozdağ, AK Parti hükümetlerinin birinci ve değişmez gündemlerinden birisinin kadına karşı şiddetle mücadele olduğunun altını çizdi.

Bozdağ, şiddeti yok etmek, kadınların da Türkiye'de her yerde ve her şartta güven içerisinde yaşamasını temin etmek için hem yasama hem yürütmede ciddi adımlar attıklarını anlattı.

Bekir Bozdağ, Anayasa'da 2010'da yapılan değişiklikle kadınlar ve çocuklara pozitif ayrımcılık getirildiğini ifade ederek, bu yöndeki uygulamaların, Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı yorumlanmaması için de düzenleme yaptıklarını hatırlattı.

Mevzuatta, "kadın-erkek" ifadeleri kullanılırken kadınlar hakkında kendi içinde "kadın, kız, bakire, dul, karı" gibi pek çok farklı ifadeye yer verildiğini anlatan Bozdağ, bu farklılıkları ortadan kaldıracak bir çalışma yaptıklarını da söyledi. Bozdağ, "Kadının kadın olarak ifade edilmesinin, onların saygınlığına en büyük saygı göstergesi olduğunu hem yasalarımızdaki bu ayrımcı ifadeleri çıkararak hem de uygulamayı bu esasın üzerine bina ederek önemli adımları attık." diye konuştu.

Kadına karşı işlenen suçlarda önceki 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndaki bazı düzenlemeleri eleştiren Bozdağ, 765 sayılı TCK'da kadın aleyhine işlenen cinsel suçların, Adabı Umumiye ve Nizamı Aile Aleyhinde Cürümler bahsi altında işlendiğini, burada korunan değerin kadın olmadığını vurguladı. Bozdağ, bu düzenlemenin AK Parti iktidarında değiştirildiğini söyledi.

Aynı yasada cinsel saldırı suçunu işleyenin mağdurla evlenmesi halinde ceza almayacağının düzenlendiğini hatırlatan Bozdağ, "Bu düzenleme maalesef 2005'e kadar bu ülkede uygulandı. Biz kaldırdık bunu. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, AK Parti hükümetleri kaldırdı. Kadını tecavüzcüyle evlenmesi halinde tecavüzcüsünü ödüllendiren ve kadını ikinci kez ömür boyu haksızlığa mahkum eden bu ilkel anlayışı hukukumuzun dışına biz ittik." dedi.

Bakan Bozdağ, bu zihniyetle mücadelenin 2005'ten sonra farklı bir evreye girdiğini, bunun için ağır yaptırımlar getirip, tedbirler aldıklarını kaydetti.

"Her türlü tedbiri en üst düzeyde alıp uygulamak vazifemiz"

Kimsenin bu tür davranışları, suçları, hoş, makul, affedilebilir göremeyeceğini dile getiren Bekir Bozdağ, şöyle devam etti:

"Çocuklarımızın örselenmemesi için her türlü tedbiri en üst düzeyde alıp uygulamak elbette bizim vazifemizdir. Her türlü sapığa karşı, her türlü sapıklığa karşı, her türlü kendini, haddini, hududunu bilmezliğe karşı, her türlü ahlakı, hukuku ayaklar altına alanlara karşı çocuklarımızı ve kadınlarımızı korumak hepimizin vazgeçilmez, tehir edilemez önemli görevlerinin başında gelmektedir. Biz bu konuda samimi mücadelemizi yürüttük. Bundan sonra da yürüteceğiz."

"Bizim de vicdanımız sızladı"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismarı davasına ilişkin de şunları söyledi:

"Son günlerde yaşanan hadise nedeniyle herkesin vicdanı sızladı, bizim de vicdanımız sızladı. Şundan bütün vatandaşlarımız emin olsun, hukuk işliyor. Yargılama sürüyor. İlgili kişiler hakkında, sanıklar hakkında, bazıları hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıktı. Duruşma Aile Bakanlığımızın müracaatı üzerine 30 Ocak'a çekildi ve yargılama devam ediyor.

Bu konuyu ortaya çıkaran yargımızdır. Bu konuyu soruşturan, takip eden yargımızdır ve yargımızın bu konudaki kararını herkesin beklemesinde fayda var. Yargılamayı yapan hakimlerimize, yargı sürecimizin hukukumuza uygun işlemesine itimat edelim. Eninde sonunda hak da adalet de yerini bulacaktır. Kimsenin bundan şüphesi olmamalıdır. O yüzden yargının çocuklarımızı koruma konusunda gösterdiği hassasiyet son derece önemli, bundan sonra da bu hassasiyeti üst düzeyde göstermeye devam edecektir. Suç işleyenlere karşı da hukuk neyi emrediyorsa hukukun emri hukuk içinde ve hukuka uygun biçimde yerine getirilmeye devam edecektir."

"Hukukumuzdaki en ağır hapis cezası verilmektedir"

Bekir Bozdağ, kadına karşı şiddetle ilgili ceza mevzuatında önemli düzenlemeler yapıldığını, aile içi şiddeti resen takip edilen suçlar arasına aldıklarını hatırlatarak, bunu, kasten yaralamanın nitelikli halleri arasında düzenleyerek "kol kırılır yen içinde kalır" felsefesinin dışına çıkaran bir irade ortaya koyduklarını vurguladı.

Kadınlara karşı işlenen cinayet suçlarının cezalarının da caydırıcı hale getirildiğini aktaran Bozdağ, bu suç için, sebebi ne olursa olsun en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının öngörüldüğünü belirtti.

Bozdağ, "Türkiye'de kadınlara karşı işlenen cinayet suçlarına hukukumuzdaki en ağır hapis cezası verilmektedir." dedi.

Cezaların tayini sırasında, "boyun büktü, tıraş oldu, kravat taktı" denilerek indirimler yapılmaması için önemli bir reforma imza attıklarını da dile getiren Bozdağ, yeni dönemde de bunları izleyerek, sonuçlarının kadınlar lehine gelişmesini sağlayacaklarını ifade etti.

Bakan Bozdağ, 81 ilde adliyelerde adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlükleri bulunduğunu ve bu konuların takibini yaptıklarını anlattı.

Hukuk açısından gerekeni eksiksiz yapmaya, eksikleri varsa tamamlamaya bundan sonra da özen göstereceklerini belirten Bozdağ, bu konularda işin yargıya gelmeden çözülmesi için suçun işlenmesini engelleyecek yeni ve netice alıcı mekanizmalar geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlık olarak kadın hakim savcı sayılarını artıran, kadın bakışını etkin şekilde hayata geçirmek isteyen politikalar uyguladıklarını anlatan Bozdağ, 2002'de 1725 kadın hakim varken şu an 7 bin 106 kadın hakim bulunduğunu, 2002'de 122 olan kadın savcı sayısının 1223'e çıktığını, bu politikaları bundan sonrada sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.

"Hakimler görevlerinde bağımsızdır"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen yargı kararına da değinen Bozdağ, hakimlerin görevlerinde bağımsız olduğunu, kararlarını anayasaya, kanuna ve hukuka bağlı, vicdani bir kanaatle oluşturduklarını, dosyayı, delili değerlendirerek karar verdiklerini aktardı.

Hiçbir makam, merci, kişi ya da kurumun yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili hakimlere emir ve talimat veremeyeceğini, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını, genelge gönderemeyeceğini, yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız hakimler, mahkemeler tarafından kullanıldığını anlatan Bozdağ, "Her yargılama sonucunda bu yargıya siyaseti bulaştırmak ve siyasi taraftarlık üzerinden verilen hükümleri değerlendirmek hukuk devletimize de hukukumuza da yargımıza da büyük bir zarar vermektedir." ifadelerini kullandı.

Her olayda muhataplara göre değerlendirmeler yapıldığını söyleyen Bozdağ, yargılamanın muhatapların statüsüne ya da konumuna göre yapılmadığını, hukuk önünde herkesin eşit olduğunu vurguladı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şunları kaydetti:

"Verilen ilk derece mahkemesi kararıdır. Ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı yoktur ve bu karara karşı istinaf kanun yolu da temyiz kanun yolu da açıktır ve nihai karar ondan sonra çıkacaktır. Şu anda Sayın İmamoğlu hakkında, kesinleşmiş ne bir siyasi yasak vardır ne de bir hapis cezası vardır. Sanki siyasi yasak, hapis cezası kesinleşmiş gibi bir algı oluşturmak doğru değildir. Hukuk devletinde bir karardan şikayetiniz varsa itiraz yolları, şikayet yolları, temyiz yolları vardır. Önemli olan bu yolların açık olması ve sağlıklı işlemesidir. Şu anda bu yollar sonuna kadar açık ve sağlıklı işlemektedir.

Bütün bunlarla ilgili değerlendirmelerin, bu sonucun ortaya çıkmasından sonra yapılmasında fayda vardır. Bırakalım hukuk usulüne uygun, yasaya uygun işlesin. Adalet Bakanlığı olarak bizim görülen davalara herhangi şekilde müdahil olmamız söz konusu olamaz. Biz sadece hukukun sağlıklı işlemesi, hukuka uygun işlemesi için üzerimize düşen vazife varsa onu yaparız ama onun dışında görülen davalar hakkında bir değerlendirme yapmayız. Ama Türkiye'de maalesef siyasi taraftarlık esasından yapılan değerlendirmeler hukukumuza da yargımıza da adaletimize de büyük zarar vermektedir. Gelin siyasi taraftarlık üzerinden değil, hukukun sağlıklı, usule uygun işleyip işlemediğinden ve hukuk devletinin gereklerine uygun değerlendirmeler yapalım." AA