AA / İftarın ardından konuşmasına, vatandaşların Pazar günü idrak edilecek Ramazan Bayramı'nı tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu sofralar, çok güzel sofralar zira pazar günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramı'nın hepimiz için felaha, barışa, selamete vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum. Suriye ve Irak başta olmak üzere İslam dünyasında yaşanan acıların, zulümlerin, sıkıntıların bir an önce sona ermesini kudret, kuvvet sahibi olan Allah'tan niyaz ediyorum. İnşallah bayramları bayram gibi kutlayacağımız aydınlık günlerin yakın olduğunu ümit ediyorum' dedi.

'ŞANLIURFALILARA SURİYE KRİZİNDE GÖSTERDİKLERİ VEFA SEBEBİYLE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında bir hakkı teslim etmek istediğini belirterek, 'Harran başta olmak üzere, tüm ilçeleriyle Şanlıurfa'ya, tüm Şanlıurfalılara altı yıldan fazladır süren Suriye krizinde sınırın hemen ötesindeki kardeşlerine gösterdikleri vefa sebebiyle en kalbi şükranlarımı sunuyorum' diye konuştu.

Harran başta olmak üzere Şanlıurfalıların Suriye'den hicret eden kardeşlerine Ensar olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanlıurfalıların gönüllerini açtıklarını, imkanlarını onlarla paylaştıklarını kaydetti.

'TÜRKİYE, SURİYELİ KARDEŞLERİNE GEREKEN DESTEĞİ VERMEYE DEVAM EDECEK'

Türkiye olarak şu ana kadar Suriye'den hicret edenlere yaklaşık 30 milyar dolar harcama yaptıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, '2 milyon Suriyeli kardeşimizi burada ağırlıyoruz. Batı 100 kişinin, 500 kişinin, bin kişinin, 5 bin, 10 bin kişinin hesabını yaparken, biz 2 milyon insanı, muhaciri burada ağırladık. Verdikleri sözleri de hiçbir zaman tutmadılar. Şunu diyebilirsiniz 'gerçekten bir şey vermediler mi?' Bütün bu süre içerisinde 2016'nın Temmuz'una kadar 3 milyar dolar vereceklerdi. Ondan sonra yılsonuna kadar bir 3 milyar dolar daha vereceklerdi. Toplam verdikleri 725 milyon dolardır. Onlardan destek gelse de gelmese de Türkiye, kardeşlerine gereken ilgiyi, desteği vermeye devam edecektir. Çünkü biz şuna inanıyoruz; veren el alan elden hayırlıdır' ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanlıurfa'nın yaklaşık 103 bini barınma merkezlerinde olmak üzere 430 bin Suriyeli misafire ev sahipliği yaptığını belirterek, bunun Şanlıurfa nüfusunun dörtte birinden daha fazla olduğuna dikkat çekti.

'GÖZ YAŞARTICI DAYANIŞMA VE FEDAKÂRLIK ÖRNEKLERİ YAŞANDI'

Diğer şehirlerle birlikte 3 milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklı misafirlerin Türkiye'de hayatlarını sürdürdüğünü sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: 'Hamdolsun bugüne kadar ciddi hiçbir sorunla sıkıntıyla karşılaşmadığımız gibi tam tersine göz yaşartıcı dayanışma ve fedakarlık örnekleri yaşandı, yaşanıyor. Sizler duygularını yitirmiş, kalbi nasırlaşmış bir dünyanın vicdanı oldunuz. Sizler mazlumlarla dayanışmanızda herkese, tüm dünyaya örnek oldunuz. Sizler günümüzün Ensarları olarak paylaşmak nedir, kardeşlik nedir, komşuluk hakkı neyi gerektirir dünya alem herkese gösterdiniz.'

Bundan sonra da hiçbir ayrım gözetmeden mazlum ve mağdurlara sahip çıkmaya devam edeceklerinin söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Böyle bir aziz milletin mensubu olmaktan, evladı olmaktan, böyle vefakar bir şehirle yol yürümekten şeref duyuyorum. Rabb'im birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvvetimizi güçlendirsin diye dua ediyorum' dedi.

'SURİYE'NİN ASIL KAYBEDENİ, YETERLİ TEPKİ VEREMEYEN İSLAM DÜNYASI OLMUŞTUR'

Türkiye'nin yüz akıyla verdiği bu insanlık imtihanında birçok ülkenin sınıfta kaldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Suriye krizi tarihe kara bir leke olarak kazındı. On yıllardır diğer ülkelere hukuk ve demokrasi dersi veren Batılı devletler Suriye halkının demokrasi, hak, özgürlük taleplerine sırtlarını döndüler. Kendi vatandaşları için en temel hak olan demokrasiyi Suriyeli kardeşlerimize lüks gördüler. Uluslararası toplum Suriye'de bir milyon insanın terör örgütleri ve kendi halkına zulüm uygulayan bir devletle onları destekleyenler tarafından katledilmesine seyirci kaldı. Bu süreçte Suriye'de yıkılan şehirlerin enkazı altında masum bedenlerle beraber insanlığın itibarı da kalmıştır. Suriye'nin asıl kaybedeni bunca Müslümanın alçakça katledilmesine yeterli tepkiyi veremeyen İslam dünyası olmuştur. Batı'nın bir damla petrolü bir insanın canından daha değerli gören çarpık anlayışına alet olmak hiçbir Müslüman'a yakışmaz' şeklinde konuştu.

'TÜRKİYE'YE YÖNELİK AŞAĞILIK SENARYODA FİGÜRANLIK YAPANLAR, HUKUK ÖNÜNDE HESAP VERİYOR'

Bu çarpıklığa karşı seslerinin çıktığı, güçlerinin yettiği ve ellerinin ulaştığı kadar mücadele ettiklerini ve edeceklerini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti: 'Bölgemizdeki istikrarsızlıktan nemalananlar, bizim her platformda hakkı ve adaleti dillendirmemizden rahatsız oluyorlar. Ülkemize karşı yürütülen karalama ve iftira kampanyalarının sebebi işte budur. DEAŞ terörüne karşı en büyük mücadeleyi veren, bu örgüte en büyük kaybı yaşatan Türkiye'yi teröre destek vermekle itham etmelerinin nedeni, Suriye'deki oyunu bozuyor olmamızdır. Sadece bu iftiralarla kalmadılar. Suriye'deki ateşi ülkemize taşımaya da kalktılar. Reyhanlı olayı, DEAŞ'ın intihar saldırıları, PKK'nın eylemleri, FETÖ ihanet şebekesinin darbe girişimi, Suriyeli misafirlerimizle vatandaşlarımızı karşı karşıya getirme teşebbüsleri hep bu planın parçalarıdır. Türkmenlere yardım götüren MİT tırlarımızın durdurulması da yine aynı kirli planın eseridir. Türkiye'ye yönelik bu aşağılık senaryoda figüranlık yapanlar şimdi hukuk önünde hesap veriyor."

'SURİYE'YE BARIŞ VE HUZURUN GELMESİ İÇİN ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve Irak'ta oynanan oyunları da tezgahları da hep birlikte başlarına geçireceklerini söyledi.

Fırat Kalkanı Harekatı'yla ilk adımı attıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bölgede 2 bin kilometrekarenin üzerinde bir alanı teröristlerden temizleyerek Suriyeli kardeşlerimize emniyet içinde yaşayabilecekleri güvenli bölgeler kurduk, Cerablus'ta, El-Rai'de, Dabık'ta, Bab'da bu imkanı hazırladık. Bu sayede 100 binden fazla Suriyeli muhacir kardeşimiz evlerine, yurtlarına, yıllardır hasretini çektikleri anavatanlarına döndüler, bu sayı her geçen gün daha da artıyor. İnşallah bundan sonra da Suriye'ye barış ve huzur gelmesi için, ülkenin toprak bütünlüğünün muhafazası için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz' diye konuştu.

16 Nisan'da Türkiye'de yapılan referandumda evet oylarında Akçakale'nin Türkiye'nin 3. ilçesi olduğu, Harran'ın ise birinci ilçe olduğu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Sizleri tebrik ediyorum. Ama işimiz bitmedi, daha yapacağımız çok şey var. Akçakale'de söyledim, şimdi Harran'dan da sesleniyorum, Suriye'de şu anda devam eden bu olumsuz gelişmelerin yarın-bir gün eğer sınırlarımıza bir tehdit oluşturması, böyle bir vakayla karşı karşıya kalırsak bütün dünya şunu bilsin, bizler Fırat Kalkanı'nda ne yaptıysak aynını orada yapacağız, bunu herkes bilsin. Ne yazık ki stratejik ortaklarımız terör örgütleriyle beraber hareket ediyorlar. Biz kendilerine dedik ki, 'Gelin, DEAŞ terör örgütüne karşı bu işi beraber yapalım. 9 koalisyon ülkesiyle beraber biz DEAŞ denilen bu terör örgütün halledemez miyiz?' Bu PYD, YPG, bunlar terör örgütüdür. Ne yazık ki burada ısrarcı oldular. Biz de kendilerine şunu söyledik: Yarın-bir gün ülkemiz için ufak bir tehdit oluşturmaları halinde biz kimseyle bunu danışmaz, gereğini yaparız' dedi.

'TERÖR ÖRGÜTÜ YPG'YLE HAREKET ETMEYE KARAR VERDİLER, 'SİZ BİLİRSİNİZ' DEDİK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar her şeyde uluslararası hukuka dikkat ettiklerini belirterek, 'Gaziantep'te 53 kardeşimizi şehit ettiler, artık sabredemeyiz dedik ve Cerablus'a girdik, arkadan Rai'ye girdik, arkadan Dabık'a girdik, arkadan El-Bab'a girdik, şu anda 2 bin kilometre kareyi aşkın bir alan kontrolümüzde. Şimdi oraya da gerçek sahipleri döndüler, dönüyorlar. Gelin dedik Münbiç'te de bunu yapalım, oyalama yapıyorlar. Rakka'da beraber yapalım dedik, terör örgütü YPG'yle hareket etmeye karar verdiler, siz bilirsiniz dedik, şimdi yürüyorlar, bakalım ne yapacaklar' diye konuştu.

Vatandaşların yaklaşan Ramazan Bayramı'nı tekrar tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Rabia' işareti yaparak 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' vurgusunda bulundu.