Ayser POLAT / Sözlerine diyabet (şeker) hastalığını tanımlayarak başlayan Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Karaaslan, 'Diyabet, vücudumuzda pankreas adı verilen salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda ortaya çıkan ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Diyabet hastalığı genel olarak tip 1, tip 2 ve gebelik şekeri olmak üzere 3 grupta değerlendirilir. Diyabet hastalığının sıklığı dünya genelinde giderek artmakta olup, İslam ülkelerindeki sıklığı dünya ortalamasının üzerindedir. Hem diyabet hastalığı hem de oruç ibadeti temelde beslenme düzeni ile ilişkili olduğu için ikisi arasındaki hassas dengenin sağlık yararına olacak şekilde korunması önemlidir' diye konuştu.

KRONİK HASTALIĞI OLAN BİRÇOK KİŞİ SAĞLIK RİSKLERİNE RAĞMEN ORUÇ TUTUYOR
Diyabet hastalarının Ramazan ayında nasıl beslenmesi gerektiğine ilişkin bilgiler veren Dr. Öğr. Üyesi Karaaslan, diyabet hastalığında bazı durumlarda oruç tutmanın riskli olduğunu vurgulayarak, 'Oruç tutmak için sağlıklı olmak şart. Ancak kronik hastalığı olan birçok kişi sağlık risklerine rağmen oruç tutmayı tercih ediyor. 13 İslam ülkesinde ve yaklaşık 13 bin diyabetli hasta üzerinde yapılmış bir çalışmada; tip 2 diyabetli hastaların yüzde 78'i, tip 1 diyabetli hastaların ise yaklaşık yüzde 42'sinin en az 15 gün süreyle oruç tuttukları tespit edilmiştir. Bu hastalar oruçlu günlerde tedavilerini aksatmışlar ve diğer aylara göre kan şekeri düzensizliklerine daha fazla rastlanmış. Ramazan ayında oruç tutan diyabet hastalarında; kan şekeri düşüklüğü, kan şekerinin aşırı yüksekliği, şeker koması, sıvı kayıplarına bağlı böbrek yetmezliği ve damar pıhtılaşmaları gibi problemler daha sık görülebilmekte ve doktorlarının tedavilerini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla diyabet ve oruç konularında daha yoğun eğitimler verilmeli' diyerek hastaların bu konularda bilinç düzeylerinin artırılması gerektiğini dile getirdi.

ORUÇ TUTMASI TAVSİYE EDİLMEYEN YÜKSEK RİSK GURUBUNDAKİ HASTALAR
Oruç tutması yüksek risk oluşturan hasta guruplarını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Karaaslan, 'Tip 1 diye tabir ettiğimiz diyabet türüne sahip hastalar, İnsülin kullananlar, Diyabeti olan gebeler, Böbrek yetmezliğine bağlı diyaliz tedavisi alanlar, tekrarlayan ciddi kan şekeri düşüklüğü olanlar, açlık kan şekerleri 300 mg ve üzerinde olanlar, 3 aylık kan şekeri ortalaması (HbA1c) 10'un üzerinde olanlar, diyabete bağlı böbrek fonksiyon bozukluğu, kalp damar hastalığı olanlar ile 75 yaşın üzerinde olan hastalarda oruç tutulması sağlık açısından uygun değildir' diye konuştu.

DİYABET RAHATSIZLIĞINA DİKKAT EDEN DAHA DÜŞÜK RİSKE SAHİP HASTALAR
Sadece sağlıklı beslenme ve egzersiz önerileri ile kan şekeri hedef değerde olanlara oruç tutabileceklerini aktardıklarını söyleyen İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Karaaslan, 'Hap tedavisi ile kan şekeri hedef değerlere yakın seyreden hastalar, ek hastalığı, diyabete bağlı organ hasarı olmayan hastalar, eğer oruç tutacaklarsa sıkı kan şekeri takibi, sağlıklı beslenme ve yeterli miktarda sıvı alımına dikkat edilmelidir' diyerek uyarılarda bulundu.

RAMAZAN ÖNCESİ SAĞLIK KONTROLÜ ŞART SIVI DENGESİ OLDUKÇA ÖNEMLİ
Her yıl Ramazan ayı öncesinde hastaların kontrollerine gitmeleri ve risk durumlarını kontrol ettirmeleri gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Karaaslan, 'Risk durumunu belirlerken; hastanın yaşı, diyabetinin tipi, önceki ramazan aylarındaki oruç tecrübesi, kullandığı ilaçlar, kan şekeri sonuçları, tekrarlayan kan şekeri düşüklüğü hikayesi, diyabete bağlı organ hasarlarının varlığı ve iş hayatı (çalışma saatleri, yoğunluğu, ortamın sıcaklığı ve nemi) ile ilgili hususlara dikkat edilir' diyerek sözlerini tamamladı.