Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehit Ömer Halisdemir Salonu'nda düzenlenen "Kuruluştan Bugüne Hep Birlikte 2023'e" Programı'nda konuştu.

Samsun'u 3 aylık kısa aranın ardından tekrar ziyaret etmenin bahtiyarlığını yaşadıklarını belirten Erdoğan, bir asır önce işgal karanlığını kurtuluş meşalesiyle delen Samsun'un Türkiye'nin adeta şimal yıldızı olarak parlamaya, kendilerine ve millete yol göstermeye devam ettiğini söyledi.

Samsun'un her alanda artan başarılarıyla iftihar ettiklerini dile getiren Erdoğan, 1 milyon 250 bin gibi bir katılımla şehrin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Teknofest Karadeniz'in yankılarının halen sürdüğünü kaydetti.

Türk savunma sanayisinin gücü ile Türkiye'nin ileri teknoloji alanında ulaştığı seviyeyi gösteren etkinliğin, özellikle gençlere ilham kaynağı olduğunu aktaran Erdoğan, "Biraz önce ülkemizin önemli projelerinde görev alan gençlerimizle yaptığımız sohbette bu gerçeğe bir kez daha şahit olduk. Yıllardır gururu örselenen, horlanan bu asil milletin evlatları, inancın ve azmin önünde hiçbir engelin duramayacağını herkese gösteriyor. Birileri ne yaparsa yapsın, tarihiyle, değerleriyle, inancıyla, kültürüyle barışık Teknofest gençliği Allah'ın izniyle gümbür gümbür geliyor." diye konuştu.

Erdoğan, Samsun halkına ülkenin en büyük teknoloji şölenine başarılı ev sahiplikleri için teşekkür etti.

"Herkes gıptayla takip ediyor"

Türkiye'nin teknolojiyi sadece kullanan ve tüketen değil aynı zamanda tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden bir güce dönüşüyor olduğunun altını çizen Erdoğan, savunma sanayi başta olmak üzere pek çok alanda Türkiye'nin yakaladığı başarıyı dost, düşman herkesin kabul ettiğini, hatta gıptayla takip ettiğini vurguladı.

Türkiye'nin ülke geneline yayılan Deneyap teknoloji atölyeleriyle, sayıları 1245'e ulaşan araştırma geliştirme merkezleriyle, sıfırdan alınıp sayısı 323'e çıkarılan tasarım merkezleriyle, ülkenin 59 iline kazandırılan 92 teknoparkıyla ve teknolojiye dair ne varsa her alanda varlığını hissettirdiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak muhalefetin ne dünyanın ne de ülkemizin teknoloji alanında geldiği seviyeden habersiz olduğunu görüyoruz. Vizyon toplantılarına gelmeye tenezzül dahi etmeyen yabancı ekonomi komiserinin konuşmasını millet teknoloji görsün diye pazarlamak komiklik değil, cahillik alametidir. Günümüzün 3-5 yaşındaki çocuklarının bile yaptığı bir işi teknoloji devrimi sananlar, dünyayı da ülkelerini de yaklaşık 7 ay sonra oyuna talip oldukları milletini de tanımıyor demektir. Anlaşılan CHP'nin başındaki zata zevahiri kurtarmak adına Teknofest'e yaptığı kısa süreli ziyaret yeterli olmamış. Buradan kendisine ülke ülke dolaşmak yerine yanına ithal danışmanlarını da alarak Türkiye'deki organize sanayi bölgelerini, araştırma geliştirme merkezlerini, teknoparkları, en azından Togg'un üretim üssünü ziyaret etmesini tavsiye ediyorum. Bu zavallı, ülkesini ne sanıyor? Bu ülkede nelerin olduğundan haberi yok."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Togg'u ziyaret etmek istediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Önce Togg'u bir ziyaret etmek istediğini Yönetim Kurulu Başkanına söylüyor. Yönetim Kurulu Başkanı da Bay Kemal'in Togg'u ziyaret etmek istediğini söylediğinde ben de kendisine dedim ki, 'Fakat Sanayi ve Teknoloji Bakanını da yanına alacaksın.' Onu kendisine söyleyince, 'Bakan gelecekse o zaman gelmem.' demiş. Bu ne demektir? Yani danışıklı dövüşten yana. Gelip göreceksen gör. Yani Togg'un birinci derecedeki sorumlusu kimdir? Sanayi ve Teknoloji Bakanıdır. Bu yatırım, devletin bir yatırımıdır ama 5 tane babayiğidi bir araya getirmek suretiyle biz burayı kurduk. Dolayısıyla eğer samimiysen, görmek istiyorsan buyur. Yanındaki o ithal danışmanları da al, onlar da gelsinler. Bakalım o senin teknolojiyi bildiğini sandığın bu ithal elemanlar ne kadar bu konuda beyinleri çalışıyor, gelsinler orada görsünler.

Bunlar bu ülkeyi ne sanıyorlar? Buyur. İlla mı? Hadi git Baykar'a. Al o ithal elemanları da yanına Baykar'a git, Baykar'ı görsünler. Bak bakalım bu İHA'lar, SİHA'lar, Akıncılar, şimdi de evet yenisi geliyor ve inşallah Kızılelma'yı görsünler. Şöyle Allah nasip eder de bir ay içerisinde Kızılelma da şöyle bir havalanırsa zaten artık olay çok daha farklı bir yere doğru ne yapacak, gitmiş olacak. Bu bir komplekstir. Aşağılık kompleksi. Kendini tanımıyor, kendini bilmiyor. Kendini tanımayan, kendini bilmeyen dünyaya kendini tanıtabilir mi? Tanıtamaz."

Kılıçdaroğlu'nun yurt dışına yaptığı ziyaretlere de değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"İngiltere'ye gitmiş, oradan para alıp gelecekmiş. Sen şu anda hangi noktadasın, hangi parayı alacaksın, nasıl alacaksın? Bunların dünyada neyi, nasıl yöneteceklerinden de haberi yok. Hiçbir temsilin, hiçbir şu anda yetkin olmadığı halde daha önce İngiltere'deki bu lobilere gidip gelmeyi, oralarla görüşmeyi bu denli eleştiren sen şimdi ne oldu da kendin gidip Londra piyasalarında dolaşıyorsun? Benim milletim bu tür sağa sola savrulan bir muhalefete 20 yıldır nasıl yol vermediyse inanıyorum ki bundan sonra da yol vermeyecektir. Tabii şimdi bütün bunlarla beraber Samsun'a gelmesini tavsiye ederdim, gelsin Samsun'a sadece buradaki teknoloji üreten tesisleri görsün, kendisini güncellesin, belki o zaman Türkiye'ye yabancıların gözüyle bakmayı, siyaseti yabancı akıl hocalarının tavsiyeleriyle yapmayı da bırakır. Belki o zaman arkası karanlık, sicili bozuk ithal danışmanlardan medet ummak yerine bu toprakların yetiştirdiği değerlerden ilham alır. Diğer türlü kendisine de partisine de Atatürk'ün hatırasına binaen CHP'ye oy veren vatandaşlarımıza da yazık edecektir, yazık. Elbette aziz milletimiz sandık önüne konulduğunda tüm bunların hesabını yapacak, kimin teknoloji özürlü, kimin de teknoloji gurusu olduğunu Bay Kemal ve yurt dışındaki vasilerine gösterecektir."

"Şükran borcumuzu 20 yıllık yatırım zincirine yeni halkalar ekleyerek ödemeyi sürdüreceğiz"

Millete hesap verme günü gelene kadar Samsun'a ve Samsunlulara olan şükran borçlarını 20 yıllık yatırım zincirine yeni halkalar ekleyerek ödemeyi sürdüreceklerini ifade eden Erdoğan, bugün de Samsun'a hizmet siyasetlerinin nişanesi olacak toplam yatırım bedeli 5 milyar 880 milyon lirayı geçen pek çok eser kazandırdıklarını söyledi.

Erdoğan, açılışını yaptıkları eser ve hizmetlerin hayırlı olmasını dileyerek, eserlerin şehre kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti.

Kuvayımilliye'nin, milli iradenin ve istiklalin bayrak şehri Samsun'u Türkiye Yüzyılı'nın da öncüsü yapmak için gece gündüz çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Muhalefetin artık cehalet ve gafletle dahi açıklanamayacak söylemleri esasen ülkeye ve millete yönelik faşist bir zihniyeti deşifre etmektedir. Giderek hoyratlaşan, doğrudan insanımızın aklını, inancını, değerlerini hedef alan bu beyanatlar, millet düşmanlığının işaretleridir. CHP'nin kodlarında zaten var olan bu çarpık bakış açısı maalesef masadaki diğer ortaklarına da sirayet etmiştir." değerlendirmesini yaptı.

Ülke seçim sathı mailine girdikçe iki farklı siyaset anlayışının tebarüz ettiğinin görüldüğünü dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunlardan ilki; AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın temsilcisi olduğu yerli ve milli siyaset bloğudur. İkincisi ise CHP ve şürekasının vitrinde gözüktüğü ama arkasında daha kimlerin olduğu belirsiz, eski Türkiye'nin ve emperyalist vampirlerin temsilcisi olan bloktur. Biz Türkiye Yüzyılı ile ülkemizi geçtiğimiz 20 yılda kurduğumuz güçlü eser ve hizmet altyapısının üzerinde dünyanın en büyük 10'u arasına çıkarma hayali kuruyoruz. Karşımızdakiler ise ülkemizi yeniden uzunca bir süre iliğimizi sömüren, kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir değerleri olmadığını sayısız defa ispatlamış küresel baronlara teslim etme vaadiyle geliyor. Evet CHP'nin ülkemize tek vaadi Türkiye'yi, bizim yakamızı kurtarmak için vesayetle kavgadan darbe girişimine, terörden faiz, kur kumpasına kadar nice mücadeleler verdiğimiz eski günlere geri döndürmektir."

Erdoğan, "CHP'nin vizyon açıklaması diye kamuoyuna sunduğu görüntü başındaki zatın ve yoldaşlarının iplerinin kimlerin elinde olduğunun ilanından başka anlam taşımamaktadır. Üstelik bu ipleri ellerinde tutanlar ülkemize kadar bile gelme zahmetine katlanmayacaklarını, CHP'yi nereden ve hangi başkentlerden idare edeceklerini de açıkça göstermişlerdir. Gerçi bunlar ülkeyi küresel siyasi ve ekonomik tefeciler adına müstemleke komiseri edasıyla gelenlerin ellerine bırakmaya da alışkındır. CHP ortakları elinde bir çantayla gelip ülkenin sırtına yüzlerce milyar dolarlık yükü vurduktan sonra gidenlerin devrini yeniden açacaklarını düşünüyorlarsa avuçlarını yalarlar." değerlendirmesinde bulundu.

Milletin hafızasının zannedildiği gibi zayıf olmadığını belirten Erdoğan, "Eski Türkiye'yi yaşamayan gençlerimizi kandıracaklarına güveniyorlarsa o konuda da yanıldıklarını hep birlikte göreceğiz." dedi.

Özgürlük, hak, hakkaniyet ve adalet hassasiyeti yüksek gençlerin aynı zamanda Türkiye'yi emperyalist güçlerin kölesi haline getirmeye dönük hesapları anında görecek birikime ve dirayete de sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, muhalefetin Türk gençliğini, milletini tanımadıklarını ve tanıyacak kapasiteye sahip olmadıklarını söyledi.

Erdoğan, "Bunların şu anda bildiği tek şey var, IMF'den para alacaklarmış. Biz ise IMF'den bütün ipleri kopardık. Dedik, 'Paranı al, çek git.' İsim vermeyeceğim ama sizler kim olduğunu anlarsınız. Başbakanlığım döneminde o zamanlar bu işlere bakan, şu anda da altılı masanın içinde olan bir tanesi, Davos'tayız ve benim Davos'a son gidişim. 'Bir daha gelmeyeceğim.' dedim. IMF'nin başındaki adamla oturduk konuşuyoruz. Maliye Bakanı, altılı masanın etrafındaki bu zat dedim ki 'Sizin bize siyasette yön verme hakkınız yok. Alacağınız neyse siz bunu bizden taksit taksit alıyor musunuz, alıyorsunuz, bitti. Ama siz siyaseten Türkiye'yi yönetme hakkına sahip değilsiniz. Türkiye'yi yöneten benim.' dedim ve 2013 biliyorsunuz son ödemeleri yaptık ve IMF ile işi bitirdik. Ondan sonra artık bizim IMF ile bir bağlantımız kalmadı." ifadelerini kullandı.

"Bu millet, ipini IMF'nin eline verenlere siyasette yer vermez"

Kendilerinden sonra CHP ve İYİ Partililerin otel lobilerinde IMF'nin Türkiye'ye gönderdiği kişilerle görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu millet ipini IMF'nin eline verenlere de bu ülkede siyasette yer vermez. Çünkü bu baronlar IMF ile ortak çalışanlardır. Hani para getirdi, bilmem ne yaptı falan filan diyorlar ya, işte paraları buradan getiriyorlar. Şu anda söyledikleri isimlerden bir tanesi Paşinyan'ın danışmanı. Ermenistan şu anda battı, bitti, Ermenistan gidiyor. Bunlar Ermenistan'ı kurtardılar mı? Kurtaramadılar. Şimdi Türkiye'de bu milletin AK Parti'den iradeyi alıp da size vereceğini mi zannediyorsunuz? Allah'ın izniyle vermez."

Meydanların her şeyi gösterdiğini aktaran Erdoğan, ana kademe kadın ile gençlik kollarının kendilerine ve sokağa güvenerek, kapı kapı dolaşarak 2023'e hazırlanacağını bildirdi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"CHP ve masadaki yancılarının birlikteliği, kendileri hiçbir şey yapmadan her şeyi bir yerlere havale ederek, sadece ülkenin ve devletin imkanlarını özellikle bölüşme üzerine kurulu bir paravan şirket gibidir. Hepsi, 'Sana şunu, sana şunu, sana bunu filan vermek suretiyle'... Artık öyle ki bazı şeyleri de nasıl söyleyeceklerini bilemiyorlar. Bazen diyorlar ki Başbakanlık verecek, bazen diyorlar ki başkan yardımcılığı verecek. Şimdi şaşırdılar ya? Peki şimdi bir de onun ötesinde birinci başkan yardımcılığını kime verecek? İkinciyi kime verecek, üçüncüyü kime verecek? Yarın bir de onların kavgası başlar. Tabii bir de masanın altında kalan var, dışında kalan var. Onların durumu ne olacak? Bizim Cumhur İttifakı olarak böyle bir derdimiz yok. Biz şu anda 'Durmak yok yola devam' dedik, yürüyoruz. Bunların bu yağma ittifakı gençlerimiz başta olmak üzere milletimize güven vermez, nitekim de vermiyor. Hülasaten, parayı vampir gibi kanımızı emmeyi bekleyen tefecilerden, teknolojiyi, niyetleri kendi ülkelerinde bile sorgulanan karanlık küresel ağlardan, güvenliği her fırsatta Türkiye düşmanlıklarını sergileyenlerin inayetinden, huzuru terör örgütlerinin insafından, kalkınmayı bugüne kadar yaptıklarımızı yıkarak sağlamaktan, yani her şeyi sürekli başkalarından bekleyen, hesabını inşa değil yıkım üzerine yapan, hani derler ya 'celladına aşık maktul' psikolojisiyle hareket eden böyle bir kafanın hangi söylediğini ciddiye alıp tartışabiliriz ki? Ortada vizyon adına tartışılabilecek herhangi bir teklif, program, yaklaşım olmadığı için konu hakkında daha fazla nefes harcamaya da gerek duymuyoruz."

"Bu fotoğrafa bakınca ülke ve millet adına bir kez daha üzüldüklerini" ifade eden Erdoğan, vizyonda, programda, projede yarışabilecekleri bir seçim süreci yaşamayı umut etmek istediklerini, ancak bir kez daha hüsrana uğradıklarını dile getirdi.

Bu seçimde de kendileriyle, kendi yaptıkları ve kendi programlarıyla yarışacaklarının anlaşıldığını aktaran Erdoğan, partililerden bu hakikatleri kapı kapı dolaşarak vatandaşlara anlatmalarını istedi.

"Bize gurur, kibir yakışmaz"

Her seçim öncesinde terör örgütleriyle, uluslararası kuruluşlarıyla, medyasıyla, tetikçi kalemleriyle, sosyal medyasıyla, sokak dedikodularıyla AK Parti aleyhine linç kampanyaları yapıldığına işaret eden Erdoğan, son günlerde yaşanan hadiselerin aynı durumla bu seçimde yine çok daha fazlasıyla karşılaşacaklarını gösterdiğini belirtti.

Milletin gücünün üstünde güç tanımadıklarını kaydeden Erdoğan, kimin ne yaptığına bakmadan kendi işlerine sarılarak, birlik, beraberlik ve kardeşliğe sahip çıkarak her bir vatandaşın gönlünü kazanmak için gece gündüz çalışacaklarını anlattı.

"Bize gurur, kibir yakışmaz. Biz tevazu ehli olacağız. Tevazu ehli olarak da kapı kapı dolaşacağız. Çünkü AK Parti milletin kurduğu bir partidir ve tevazu ehli olarak oluşturulmuş olan bu yapıya ne gurur ne kibir asla yakışmaz." diyen Erdoğan, "Seçime sahada hazırlanılır, sandıkta sahip çıkılır, milli iradenin tezahürüyle de zafer kazanılır." ifadesini kullandı.

Muhalefetin yalanları ve iftiralarına, insanların kafalarındaki sorulara en etkili cevapların ve gelecekle ilgili umutları besleyecek en güzel mesajların sahada verilenler olduğunu vurgulayan Erdoğan, bugüne kadar yapılanları anlatıp yaşanan sıkıntıları sebep ve çözüm yollarıyla izah ederek, Türkiye Yüzyılı heyecanını her bir ferde aktararak seçime hazırlanacaklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yukarıdaki gençlerden bir kızımız Çanakkale Köprüsü'nde çalışan mühendislerden bir kızımızmış. O da orada çalışmış. Kızımız bir mühendis, Çanakkale Köprüsü'nün inşasında görev almış. Bu akşam o da aramızdaydı. Bakın nereden nereye. Kimlerin ellerinde Türkiye yükseliyor? George'un, Hans'ın elinde değil; Ayşe'nin, Fatma'nın, Ahmet'in, Mehmet'in elinde yükseliyor. Ziyaret ettiğimiz şehirlerde gördüğümüz manzara biz bunu yaptıkça milletimizin bize olan muhabbetinin, desteğinin daha da arttığıdır. Şu gerçeği aklınızdan asla çıkarmayın, CHP ve yoldaşlarının siyasetinde millet yoktur. Milletin beklentileri yoktur. Milletin sıkıntılarına çözüm getirme niyeti yoktur. Bu yapı sadece Türkiye'nin büyümesini, güçlenmesini, kendi iradesiyle kendi geleceğini inşa etmesinin önüne geçmek için kurulmuş, hayal, hedef ve program birliği olmayan suni bir ittifaktır. Daha kendi meselelerini bile çözemeyen bu acizler topluluğunun ülkenin ve milletin meselelerine çözüm üretmesi ham bir hayalden ibarettir. Her suni yapı gibi bu ittifakın da önüne çıkan her zorlukta gevşemesi ve bir süre sonra tamamen dağılması kaçınılmazdır. Bu perişan halleriyle seçime kadar gidebilir mi bilmiyoruz ama seçimden sonra çoğunun siyasetten tamamen tasfiye olacakları kesindir. AK Parti ve Cumhur İttifakı ise bu kutlu davanın bayrağını gençlerimize devrederek Türkiye Yüzyılının inşasını tamamlama hedefiyle yoluna devam edecektir. Bu kutlu yolculukta genç yaşlı demeden, her bir dava arkadaşımızın katkısına, desteğine, hayır duasına ihtiyacımız var. Partimize emek vermiş, omuz vermiş, ter dökmüş tüm yol arkadaşlarımızla irtibatımızı güçlendirmemiz gerekiyor."

"Kaybedecek tek bir arkadaşımız, tek bir seçmenimiz dahi yok"

Hiç kimseyi dışlamadan, kırmadan, dökmeden, hatta varsa kırık kalpleri de tamir ederek saflarını daha da sıkılaştıracaklarını belirten Erdoğan, "Özellikle sahte gündemler üzerinden AK Parti ve Cumhur İttifakı kalesinde gedik açma, tuğla koparma oyunlarına kesinlikle düşmeyeceğiz. Her zaman ifade ettiğim gibi, bizim kaybedecek tek bir arkadaşımız, tek bir seçmenimiz dahi yoktur." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüreğinde millet ve memleket sevdası bulunan herkesin öz kardeşleri olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:

"Türkiye'ye siyaset yoluyla hizmet etmek isteyen tüm vatandaşlarımıza gönlümüzün kapıları da, partimizin kapıları da sonuna kadar açıktır. Bu çatı altında terör ve şiddetle arasına mesafe koyan herkese, ne kadar farklı olursa olsun her fikre, hangi kökenden gelirse gelsin her bir insanımıza yer vardır. Türk'ü ile, Kürt'ü ile, Laz'ı ile, Çerkez'i ile, Gürcü'sü ile, Abhaza'sı ile ayrım yok. Bizi yaradan bu ayrıma müsaade etmiyor. Ayetinde de Rabbimiz öyle buyuruyor. Siyahın beyaza, beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Sevgililer sevgilisi peygamberimiz başı incik büncük bir üzüm tanesi gibi de olsa ne yapacaksınız, 'Onları Allah için seveceksiniz' diyor. Ayırt edemezsiniz, böyle bir bölücülüğe gidemezsiniz. Muhalefetin Türk siyasetini zehirleme çabalarının, 85 milyonun ebedi ve ezeli kardeşliğini gölgelemesine kesinlikle fırsat vermeyeceğiz. Hepsi bizim kardeşimiz, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abhaza'sı, hiçbir ayrım yok. Severken de makam mevkiden dolayı değil, parasından, okulundan dolayı değil, beni yaradan Allah onları da yarattığı için seveceğiz. Böyle bakacağız."

Türkiye'nin sorumluluğunu omuzlarında taşıyan kadrolar olarak, itidalle hareket edeceklerini, soğukkanlılıklarını koruyacaklarını, vatandaşlarla daima kardeşliğin, sevginin ve saygının dilini konuşacaklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"AK Parti olarak son 20 yılda ülkemizi terörden darbeye, sokak olaylarından çeşitli vesayet girişimlerine kadar pek çok krizden nasıl kurtardıysak gelişmiş ülkeler dahil tüm dünyayı derinden sarsan küresel buhrandan da sahil-i selamete inşallah biz çıkartacağız. Önümüzdeki 6-7 aylık dönemi sahada hiçbir boşluk bırakmadan, varsa eksiklerimizi de giderek en güzel şekilde değerlendirmenizi bekliyorum. Mahalle temsilcilerimizden ve sandık müşahitlerimizden başlayarak en tepeden en ücra birimlerimize kadar dayanışmamızı artıracağımız, tek bir anımızı dahi boş geçiremeyeceğimiz kritik bir döneme giriyoruz. Sizlerden Samsun'da kapısını çalmadığımız, misafiri olmadığımız halini hatırını sormadığımız, derdiyle dertlenip sevincini paylaşmadığımız hiçbir vatandaşımızı bırakmadan çalışmanızı özellikle istirham ediyorum." AA