GAPGündemi dijital platformlarında yayımlanan "Urfa'dan Bakış'ta" Harran'da kaçak yapılaşmanın giderek artan bir sorun haline geldiği ifade edildi.
Özellikle sosyal medyada paylaşılan görüntüler, sit alanı içindeki betonarme yapıların tarihi dokuya verdiği zararı gözler önüne seriyor. Gazeteciler, Harran Kaymakamı ve dönemin Valisi'ne konuyu defalarca iletmelerine rağmen sorunun çözülememesi üzerine derin endişelerini dile getirdi.
Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'nun ağır cezaları ve denetim yetkileri varken, neden kaçak yapılaşma önlenemediği sorusu ise akıllarda.
Genel Yayın Yönetmenimiz Veysel Polat, gazeteci Mutlu Güneş ve Mehmet Canbeyli, bölgedeki kaçak yapılaşmanın büyüyen tehditlerine dikkat çekti.
"Kaçak yapılar artarak devam ediyor"
Harran'da yapılan kazı ve restorasyon çalışmalarına rağmen kaçak yapılaşma devam ediyor. UNESCO geçici listesinde yer alan bu tarihi şehirde, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın büyük desteklerine rağmen kaçak yapılar artarak devam ediyor. Sivil toplum örgütlerinin uyarıları ve yetkililerin müdahalelerine rağmen durum değişmiyor.
Valilik, belediyeler ve ilgili kurumların bu duruma göz yumduğu iddia ediliyor. Kaçak yapıların yıkılması için alınan kararlar uygulamaya geçirilemiyor. Devletin mührünün kırılması ve yetkililerin bu duruma seyirci kalması ise büyük bir skandal olarak değerlendiriliyor.
Harran'ın tarihi ve kültürel mirasının yok olma tehlikesi altında olduğu vurgulanıyor. Yetkililerin bu konuda acil önlem alması ve kaçak yapılaşmaya dur demesi gerekiyor. Aksi takdirde, Harran'ın geleceği tehlike altında olacak.
"Hazreti İbrahim'in evi çevresinde inşa edilen betonarme yapılar, büyük bir hayal kırıklığı yarattı"
Gazeteci Mutlu Güneş, Harran'da son yıllarda artan kaçak yapıların tehlikesine dikkat çekerek, "Harran'da 'kaçak yapı terörü' başlığıyla bir programa çıktık. Sosyal medyada paylaşılan kaçak yapılar, GAPGündemi Gazetesi'nin manşetinde de yer aldı" dedi. Güneş, ayrıca "Hazreti İbrahim'in evi bulundu" başlıklarının bir zamanlar Harran’ı turist akınına uğratma beklentisi oluşturduğuna, ancak bu tarihi alanda beton yapılarla karşılaşıldığına vurgu yaptı. Harran'da geçmişte UNESCO'nun geçici listesinde yer alan Hazreti İbrahim'in evi çevresinde inşa edilen betonarme yapılar, büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
"Varlıkları Koruma Kurulu, bu tür sit alanlarına yapılan yapıları denetlemekle yükümlü"
Gazeteci Mehmet Canbeyli, bölgedeki denetim eksikliklerine dikkat çekerek, "Kültür Varlıkları Koruma Kurulu, bu tür sit alanlarına yapılan yapıları denetlemekle yükümlü. Ancak, bu kurul işini gerektiği gibi yapmıyor" ifadelerini kullandı. Canbeyli, sit alanında yapılan kaçak inşaatların devlet tarafından ağır cezalara tabi tutulduğunu belirterek, "Ancak, denetim eksikliği yüzünden bu cezalar uygulanmıyor" diye konuştu.
"Kaçak yapıların yıkılma kararı uygulanmıyor"
Genel Yayın Yönetmeniz Veysel Polat da, Harran’daki kaçak yapılaşmanın arkasındaki yerel yönetimlerin, denetim yapmayan belediyelerin ve devlet kurumlarının sorumluluğuna dikkat çekti.
Polat, Harran'da, UNESCO'nun geçici listesinde yer alan Sur içindeki bölgelere yapılan kaçak yapılar, devlet iradesinin hiçe sayılması anlamına geliyor" diyerek, kaymakamlık, belediye ve diğer kurumların konuya yeterince duyarsız kaldığını belirtti. Ayrıca, Sur içindeki kaçak yapılarla ilgili mührün kırılmasının, yıkım kararlarının uygulanmamasının hukuksuz bir durum oluşturduğunu vurguladı.
Harran’daki kaçak yapılaşmanın daha da derinleşen ve karmaşıklaşan bir sorun haline geldiğini belirten Polat, özellikle UNESCO'nun geçici listesinde yer alan ve büyük koruma çabalarıyla yaşatılmaya çalışılan Harran bölgesindeki kaçak yapılaşmaya karşı yetkililerin duyarsız kalmasının trajik bir durum yarattığını vurguladı.
"Harran’daki kaçak yapılaşmanın büyümesi, sadece bölgeyi değil, tüm kültürel mirası tehdit ediyor. Geçmişte, Harran'da önemli kazılar ve restorasyon çalışmaları yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın büyük destekleriyle bu çalışmalar hız kazandı ve bölgeye ciddi yatırımlar yapıldı. Fakat buna rağmen, Harran’daki bu kaçak yapılar devam ediyor" diyen Polat, yerel yönetimlerin, hatta devletin bazı kurumlarının da bu sorunu çözme noktasında yetersiz kaldığını belirtti.
"Yetkililer sessiz"
Polat, 1 Ocak’ta aktivist Sabri Dişli’nin paylaşımına atıfta bulunarak, "Harran Kalesi ve civarındaki kaçak yapılar, 2025 yılına kaçak bir yapı ile girmiştir. Bu durum, hem yerel halk hem de ülke genelinde büyük bir hayal kırıklığı oluşturuyor" şeklinde konuştu. Polat, Harran'daki tarihi surların etrafında yükselen betonarme yapıların, UNESCO’nun belirlediği kültürel koruma alanlarının ihlali anlamına geldiğini belirtti. Aynı zamanda bu yapıların tarihi değerleri ve turizmi olumsuz etkilediği için, bölgedeki her bir yapının ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti.
Polat, Harran’daki kaçak yapılaşma ile ilgili olarak, kaymakamlık, belediye ve kültür müdürlüklerinin tutanak tutmasına rağmen, bu mührün sürekli olarak kırıldığını söyledi. "Devletin mührü ve yapılan tüm resmi işlemler hiçe sayılıyor. Hükümet yetkilileri, valiler, kaymakamlar ve belediye başkanları bu durumu görmezden gelerek, adeta bir sessizlik içinde devam etmelerine göz yumuyor" ifadelerini kullandı. Ayrıca, bu tür hukuksuz inşaatların, yerel yöneticilerin teşvikleriyle büyüdüğünü, bunun da bölgenin sosyal yapısını ve çevresel dengesini tehdit ettiğini dile getirdi.
"Devletin mührü kırılmaya devam ediyor"
"Devletin mührü kırılmaya devam ediyor. Bu, sadece hukukun ihlali değil, aynı zamanda devletin iradesine ve devletin koyduğu kurallara saygısızlıktır. Ülke çapında büyük yatırımlar yapılarak koruma altına alınan bir bölgeye karşı bu şekilde bir tavır sergilenmesi, herkesin sorumluluğunu yerine getirmediği bir durumu gösteriyor" diye ekledi.
Polat, daha sonra Harran’daki kaçak yapılaşma sorununa karşı atılması gereken adımları sıraladı. "Bu yapıları önlemek için ilk adım, yerel yönetimlerin ve devletin daha güçlü bir denetim mekanizması kurmasıdır. Yapılacak denetimlerle kaçak yapılaşma önlenebilir. Bu, sadece tarihi mirasın korunması değil, aynı zamanda bölgenin turizme kazandırılması açısından da kritik bir adımdır" dedi. Ayrıca, "Eğer bu yapılar bir an önce yıkılmazsa, sadece Harran'ı değil, bölgenin tüm kültürel mirasını kaybetmiş oluruz" şeklinde sözlerine devam etti.
Polat, tüm bu hukuksuz yapılar karşısında yetkililerin tutumunu eleştirerek, "Görünen o ki, devletin birimlerindeki eksiklikler ve isteksizlik yüzünden Harran’daki tarihi alanlar adeta talan ediliyor" dedi. Hem yerel hem de ulusal düzeyde herkesin bu durumu daha ciddiye alarak, seslerini yükseltmesi gerektiğini söyledi.
Son olarak, Harran’ın tarihi ve kültürel mirasının korunması için, sadece hukuki değil, toplumsal bir sorumluluğun da yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Polat, bu konuda daha fazla duyarlılık gösterilmesi gerektiğini ifade etti.
"Tarihi değerler tehdit altında"
Programda, Harran’daki kaçak yapılaşmanın tarihi alanlara zarar verdiği ve bu durumun sadece yerel değil, ulusal düzeyde büyük bir soruna dönüştüğü vurgulandı. Konuyla ilgili devletin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemesi, tarihi değerleri tehdit altına sokuyor.
Harran’daki bu sorun, bir yandan büyük yatırımlar ve kazılarla korunmaya çalışılan tarihsel mirasa zarar verirken, bir yandan da kaçak yapıların yerel yönetimlerce göz yumulmasıyla büyümeye devam ediyor. Uzmanlar, bu yapılarla mücadelenin sadece hukuki ve idari değil, toplumsal bir sorumluluk olduğunu belirtiyor.