Şanlıurfa'nın halet-i ruhiyesine bir kaç farklı yerden bakmak istedim. Siyaset (İktidar, muhalefet), bürokrasi, basın, STK'lar ve halk cephesinden. Kim ne görüyor, kim ne okuyor diye. Herkes kendi penceresinden bakarken, kendi nazariyesinde öteki suçluyu arıyor. Ve bu yaklaşımdan dolayı herkes benzer şeyler görüyor. Bunun için aynı şeyleri dillendiriyoruz.

Ve hepimizde bu çözümsüzlükten bu durumdan şikayetçiyiz. Ben ve öteki kavgasından. Ben temizim ötekiler değil. Ben çalışkanım ötekiler değil. Ben iyiyim onlar değil. Yani hepimiz bencil bakıyormuşuz. Bir bütün olarak bakamıyoruz. Birbirimizin tamamlayacısı olamıyoruz. Aksine birbirimizi öteki ilan edip, yok etmeye çalışıyoruz. Bir çok güzel hasletimizi kaybettik, birbirimizi tüketmek için yeni ve kötü alışkanlıklar ediniyoruz.

Örneğin;

-İktidar muhalefet bir araya gelip ortak akıl üretemiyoruz.

-Hep eleştiriyoruz, hiç öneri getirmiyoruz.

-Berikinin yanlışlarını savunuyor, ötekinin doğrularını paçavra ediyoruz.

-Çakma hesaplarla hep beraber birbirimize nefreti körüklüyoruz.

-Şefaf eleştirmekten çekiniyoruz, eleştirilen olarakta, eleştiriye tahammül etmiyoruz.

-Şehir adına kafa yormuyoruz, aksine kişisel yargılamalar yapıyoruz.

-Ehliyet ve liyakatı değil, kişisel yakınlıkları baz alıyoruz.

-Konuştuğumuzda eleştiriliyoruz, peki edep deyip sustuğumuzda da eleştiriliyoruz.

-Toplumsal baskıyı, tacizi, linci o kadar arttık ki, yöneticiler bir hamle yapmaya bir şey üretmeye korkar oldular. Acaba nasıl bir sosyal saldırı ile karışılaşacaklar.

-Hizmetin değerlendirilmesinde İfrat ve tefritte had safhaya vardık.

-Ahlaki ilkelerimizi, etik değerlerimizi çiğneyerek birbirimizi suçluyor hatta birbirimize iftiralarda bulunuyoruz.

-Birbirimize karşı saygıyı, sevgiyi, hoş görüyü yok ediyoruz.

Daha, daha.... çok şey sayılabilir.

Peki ne zaman, niye bu hale geldik. Lütfen bu yazdıklarımın altına tekrar birbirimizi suçlayacak yorumlar yazarak devam etmeyelim. Lütfen bu psikolojik gerginliği, bu yok etme içgüdümüzü frenleyelim. Ne olur birbirimize kucak açalım. Abi diyelim, abla diyelim, kardeş diyelim birbirimize. Beyefendi diyelim, hanımefendi diyelim.

O kadar çok çözüm bekleyen sorunlarımız varken, enerjimizi doğru kullanalım. Şehir diyelim, eğitim diyelim, sağlık diyelim, ulaşım diyelim. İşsizlik ve istihdam için kafa yoralım. Kültür, sanat, spor etkinliklerimiz için alanlar oluşturalım. Yeterki bir enerji bir sinerji oluşturalım şehir için. Çocuklarımız için. Ne olur! Bütün Şanlıurfa halkından istirham ediyorum. Bu nefret tohumlarını eken dilden vazgeçelim.

Genlerimize işlemiş bu hastalıktan kurtulalım. Yarım asırdır bizi çürüten bu dil, bu anlayış bize bir şey kazandırmadı ve kazandırmayacak. Bunu hepimiz bizatihi tecrübelerimizle biliyoruz. Bu sebeple, bütün isimsiz sosyal hesaplardan, bizi kendimizden uzaklaştıran göstermelik yaklaşımlardan kendimizi arındıralım.

Başkalarıyla uğraştığımızı zannediyoruz. Oysa ki kendimizle kavga edip duruyoruz. Kendimizi tüketiyoruz aslında. Sakin ve mutlu yaşamaya gayret edelim. Kendimiz, şehrimiz ve geleceğimiz için birlik olalım.

Sonra ümmete, mazlumlara hep beraber ses olalım, destek olalım. Ama önce iç barış, iç huzur şart.
Kalın sağlıcakla