Sevdiğimiz, arkadaşlık yaptığımız, dostluk kurduğumuz kişilerin, toplumda bıraktıkları izlenimler bizlere de yansır. Arkadaş olduğumuz kimseler, çevrelerinde iyi izlenimler bırakabilmiş iseler, onlarla yarenliğimiz bize prestij kazandıracaktır. Kötü bir intiba oluşturmuşlar ise, onlarla arkadaşlığımız, bizi de onların seviyesine indirecektir…

İnsanlar bir arada yaşamak ve çevresiyle uyum içerisinde yaşamak durumundadır. Elbette ki konuştuğumuz her kişi, beraber çay içtiğimiz her şahıs, işimiz gereği birlikte çalıştığımız her insan arkadaşımız, dostumuz olmayabilir. Bunlar, insanlık ve toplum kaideleri gereği mecburi ilişkilerdir. Bizim, Arkadaşlık, Dotluktan kastımız; sürekli beraber olduğumuz, ayni hareketleri yaptığımız, ayni şeyleri sevdiğimiz, ayni şeylerden bûğz ettiğimiz, ayni şeylere inandığımız, ayni tarzda giyinip, ayni düşünceyi paylaştığımız, kısacası her yönüyle kafa yapımızın uyuştuğu kişilerdir…

Kapımız ve gönlümüz her kese açık olabilir, herkes evimize gelebilir, yanımızda oturabilir, konuşabilir, ama biz her kese gitmemeliyiz. Ancak, faydalanacağımız insanlara gitmeli ve fayda verebileceğimiz insanları da yanımıza çekebilmeliyiz... Rahmetli dedeme; ' falan şahıs iyi biri değil, neden yanınıza bırakıyorsunuz?...' demişler. O da; 'bizim gayemiz, yanlış yolda olanları doğru yola çekebilmek içindir. Doğru yolda olanlara ne diyeceğiz ki?...' demiş.

Hz. Mevlana; 'Hatasız dost ararsan, dostsuz kalırsın' diyor. Elbette ki pir-ü pak arkadaşlar bulmak çok zor. Hele bu devirde... Yunus Emre de, kişinin karakterini şöyle özetlemiş: 'İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır…' Dünya ilim dolu fakat biz ondan yoksun isek ne fayda? İlim sahibi olduğumuz halde kendimizi bilmiyor isek, o ilim bizimle birlikte rezil olur…


Önce kendimizi tartmalı, ölçmeli, biçmeliyiz. Kendimizi bilmeliyiz. Adam olmalıyız. Erdemli olmalıyız. Erdem sahibi olanlara da değer vermeliyiz, saymalıyız, sevmeliyiz.. Tevazuda en altta, karakterde en üstte olmalıyız…

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde; 'Kişi sevdiğiyle beraberdir…' buyurmuşlardır. Hatta ' Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.' diyor. Yani dünyada kimi seviyorsanız, ahirette de onunlasınız. Bir kişi, gönülden sevdiği birine; aklıyla, fikriyle, zikriyle bilgisiyle de ona benzemeye çalışır.
Dolayısıyla, bir insanın kiminle dostluk kurduğuna, kime meyilli olduğuna bakmalı, hakkında ona göre bir hüküm verilmelidir. Mevki, makam, şan şöhret, mal, mülk insanı yüceltmez. Güzel karakterli, erdem ve edep sahibi, kendini bilen insanlar; toplumda da, gönüllerde de daima en üst köşededirler…