Ey gökte tasarlanıp, yeryüzüne indirilen şehir!
Ey şeraitleri ve resulleri koynunda saklayan şehir!
Ey zeytin ağaçları ile kucak kucağa yaşayan şehir!
Ey Lailahe İllallah İbrahim Xelilullah diye önlenen şehir! Ey İbrahim'in kurduğu şehir!
Ey Kur'an'da Meleklerin ziyaret ettiği Hz. İbrahim'in evi'nin bulunduğu Şehir!
Ey peygamberlerin yurdu, ata şehir!
Ey Hz. Musa'nın kabri Yahudiler tarafından kabul edilmezken, yüzyıllarca İslam Medeniyetleri tarafından özenle nasıl korunduğunu dünyaya haykıran şehir!
Ey İbrahim'i,İshak'ı, Yakub'u Yusuf'u mağarasında ağırlayan şehir!
Ey İsa'nın nefesini bağrı yanıklara şifa eden şehir!
Ey İsa'yı göklere yükselten şehir!
Ey İsa'yı babasız dünyaya getiren şehir! Ey masum Meryem'i koynunda büyüten Ey şehir! Bu sırada mucizeler yaşatan şehir!
Ey Mescid-i Aksa ve Kubbetü's Sahra'nın sahibi şehir! Bütün peygamberlerin müjdesi Hz. Muhammed (SAV)'i Miraç'a çıkaran şehir'
Ey kral peygamber Hz. Davud'un başkenti şehir! Ey cinlerin emir aldığı Şehir! Ey hayvanlarla konuşabilen Hz. Süleyman'ın Mescid-i Aksa ile taçlandırdığı ulu şehir!.
Ey 'hatemü'l-enbiya' yani peygamberler zincirinin son halkası, Kur'an'da 'rahmeten li'l-alemîn' (alemlere rahmet) olarak gönderildiği ifade edilen, İsra mucizesiyle Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya yürütülen, mi'rac mucizesiyle de Mescid-i Aksa'dan sidre-i müntehaya yükseltilen Hz. Muhammed Mustafa'nın 'ziyaret edilmeye değer' dediği şehir!
Ey Ömer'in gözünü ışıtan şehir!
Ey Selahaddin'in kılıcını yücelten şehir!
Ey Osmanlı'nın da birçok kere kullandığı ve İsrail'in bayrağında bulunan Süleyman Peygamber'in Mührü'nün sahibi şehir!
Ey Üçleri, Yedileri, Kırkları bağrında emziren şehir!
Ey gökleri rahmetle doldurup, kuru topraklara yağmur olan şehir!
Ey Davut Peygamber'den Hz.Meryem'e, Selman-ı Farisi Hz.'den Rabia'tül Adeviye'ye gibi nice kıymetli ve yüze insanı, bağrında bir araya getiren ve saklayan şehir!
Ey 'Darusselam' (Barış yurdu, selam diyarı) şehir!

Sen barış şehrisin. İslam ile dünyaya barış güzelliğini tattıran şehirsin. Çünkü İslam'ın Halifesi Ömer, burayı fethettiğinde namaz vakti gelmiş olmasına rağmen, rahibin önermesine rağmen O Kıyamet Kilisesi'nde namaz kılmamıştır. Sebebi sorulunca da Müslümanların bu Kiliseyi camiye çevirmesinden korktuğunu belirtmiş ve açık arazide namaz kılmıştı Ömer.

1099'da haçlı işgaliyle Mescid-i Aksa'nın minaresine çan takılarak kiliseye çevrilmiş, Müslümanlar ve Yahudiler katliam ve zulümler yaşamışlardır. 88 yıllık bu karanlık ve zulüm dönemine büyük İslam komutanı Selahaddin Eyyubi 1187'de son vermiştir. Kudüs, İngiliz istilası ve 1948'de İsrail'in kuruluşu ile tekrar acı, zulüm ve sıkıntıların yaşandığı bir şehir olmuştur ne yazık ki…

Bütün yılgınlıklara ve baskılara rağmen Filistin Halkı, canlarını ortaya koyarak Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya sahip çıkıyorlar. Kudüs'ü peygamberlerin bir emaneti gibi görüyor; ezanın susmaması için ve Kur'an'ın sesinin kesilmemesi için mücadele veriyorlar. Onların bu kutlu davasına sahip çıkmak, onların yalnız olmadıklarını, haklı mücadelelerinde her daim yanlarında birilerinin olduğunu göstermek dünyadaki bütün Müslümanların görevidir.

Zira 'ey iman edenler! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz', 'gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız en üstün siz olacaksınız' ilahî müjdelerini onlarla birlikte duymak ve yaşamak için Filistinlilerin yanında olmak zamanıdır bu zaman.

Allah, sabredenlerle beraberdir. Zafer yakındır İnşallah…
Bekle bizi Kudüs, Ey Kudüs!