Merhaba değerli okuyucular, bugünden itibaren sizlerle bu site aracılığı ile duygu ve düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım. Güzel bir Şanlıurfa için sizlerin yüreklerine seslenmeye çalışacağım. Yeniden Bismillah, daim Bismilah…
Günlerdir dünyanın kalbinde çoluk çocuk demeden, akıllı bombalar yağdırıyorlar. İnsanlar yerlerinden yurtlarından kaçmak için sakin zamanlar beklerken ansızın kendilerini yakalayan yıkımlar altında çaresiz bedenler Allah'a yürüyor, şehadet şerbetini içiyor Rabbi rahimine kavuşuyorlar. Zalim zalimliğini yapıyor; mazluma ise Allah'a havale etmek düşüyor.
Her yer yıkıntı, harabe, kan gölü, günahsız yavruların çığlıkları, çaresiz annelerin gözyaşları, vicdanlı yürekleri parçalıyor. İnsanlık her zamankinden daha suskun bu yıkım karşısında. İki askerinin kaçırılması bahanesiyle şimdiye kadar 800 kişiyi katledip binlerce insanı yaralayıp ve milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden; kendilerini dünyanın efendileri zannedenlerin Ortadoğu karakolundaki şımarık dünün mazlumları, şimdiki zamanın ise zalimleri kesilmiş durumdalar. Belki arkalarındaki hakim zihniyete güvenip üç buçuk milyon yığma nüfusla, yirmi milyon yerli nüfusa cevretmek ve fütursuzca saldırmak şu an belki kolay olanı.
Belki kendilerini haklı kılabilir meteryalist mantıkları. Ama tarih onları her zaman çocuk katili olarak anacaktır ve tarihin karanlık ve kanlı sayfalarında lanetlenmiş olarak anılmaya devam edecektir dünün mazlum diye yutturulan katil halkı.
"Zalimin zülmu varsa mazlumun da Allah'ı var/ Bugün halka cevretmek kolay, yarın Hakk'ın divanı var." Yapılan hiçbir kötülüğün karşılıksız kalmayacağı inancıyla, dünün zalimleri bugün nasıl cezalandırılıyorsa; günümüzün Ortadoğu gaddarları da cezalarını çekeceklerdir.
İnsanları yok yere öldürmek ve sığındıkları sığınaklara; orada teröristler(!) var diye insan vücuduna duyarlı akıllı bombalar atıp bir anda 55 kişiyi katletmek ve bunun ardından da ekranlara çıkıp pişkin pişkin poz vermek, bilmem hangi medeniyet(!) anlayışına sığdırılıyor. Biz İslam medeniyetinin fertleri olarak, hiçbir canlının ezilmesine ve katledilmesine cevaz vermeyen bir anlayışla yetiştirilmiş; karşısında maalesef makyevelist anlayışın gayri meşru çocukları ise; amaç için hem de şeytani düzenleri için her yolu mubah sayan bir batı medeniyetinin çocuklarıyla karşı karşıyayız.
Bu büyük bir imtihandır mazlumlar için. Yaradan'a sığınmanın her zamankinden daha tam zamanıdır. Batı medeniyetinin yetiştirdiği efendiler(!) yapılan katliamları dahi kınayamazken. Osmanlının torunlarından onlar bekleyedursunlar yardımı. Onlar ve biz… Mazlumlar ve zalimler.
Hakka inananlar ve güce inanalar. Elbette yapılanları Adl olan Rabb'imiz görüyor. Sığınsınlar onlar bakalım Evengelist ruhların çocuklarına. Zalimlerin zülmu, Ortadoğu'da emelleri olanların ardı arkası kesilmeyen komploları, sebeplerin tükendiği yerde dahi bir yürekten Çaresizler Çaresine yönlendirir İslam Medeniyetinin evlatlarını ve kendi kendilerine: "Nâçâr kaldığı yerde/ Nâgâh açar ol perde/ Derman odur her yerde." der Allah'ına sığınır vesselam…
Not: 2008'de yazdığım bir köşe yazısıydı sizinle paylaştığım ve yedi ekimden beri Gazze'ye yağmur gibi bomba yağıyor, dünya seyrediyor, mücahitler direniyor. Acılı coğrafyanın yetim evladı Filistinliler topluca şehadete yürüyor. Maalesef son günlerde konuştuğumuz, dokunduğumuz ve herkesin üzerine sinmiş olan derin kederi bizler de acı bir şekilde tecrübe ediyoruz. Zira tüm dünyanın gözü önünde Müslümanların şahsında bütün bir insanlık katliama tabii tutuluyor. Aslında tüm islam alemi imtihan ediliyor. Bu vesileyle yaşadığımız derin üzüntüyü sizlerle paylaşmak isterim. Başkenti Kudüs olan Özgür Filistin'e kavuşuncaya kadar hissettiğimiz bu derin ıstırabın hiç azalmayacağını sizlerle paylaşmak istiyorum. Gazze'de yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Merhum Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin sözüyle bitirmek istiyor: "Zalimler için yaşasın cehennem…!"