Gündemde yazılacak birçok sıcak başlık varken İslamiyet'in zuhuruyla birlikte yaşamları, mücadeleleri, ödedikleri bedeller ve şahadetleriyle, ümmetin şuurlu evlatlarına rehberlik eden sahabeleri hatırlayalım ve anlatalım istedik.

*******
Bu kısa biyografileri aktarırken daha çok gençlerimizi düşündük. Çünkü gençlerimiz, özellikle lise çağlarından itibaren kendilerine rol-model olacak isim arayışına giriyor. Birçok aile de evlatlarının bu arayışını endişe ile karşılıyor. Evlatlarının duygu dünyasındaki o şuuru 'bir aşırılık' olarak görüp bu duyguları köreltmeye çalışıyor. Bu köreltme ve bastırma gayreti de çocukların, 'bulanık isimlere ve sözde kahramanlara' itibar etmelerini tetikliyor.

*******
İşte bu sebeplerle biz, hayatlarını tebliğe, dini yüceltmeye, kafirlerle ve onların işbirlikçileriyle mücadeleye adayan bu şahsiyetlerin yaşamlarını sizlere aktarmayı bir vecibe olarak gördük. Yeni gelen nesiller örnekler görmek isterler ve onlara ümmetin özünü sunmazsanız, başkaları bu boşluğu doldurur.

HİŞÂM BİN ÂS (R.A.)
Büyük sahabi ve Mısır Fatihi Amr bin Âs'ın kardeşiydi. İslam'ın ilk yıllarında Müslüman olmuştu. İşkenceler artınca da ikinci hicret kafilesiyle Habeşistan'a hicret etti. Bir müddet sonra Peygamberimizin Medine'ye hicret ettiğini haber aldı. Habeşistan'da daha fazla kalamadı, Mekke'ye döndü. Oradan Medine'ye hicret etmek istediyse de babası ve akrabası kendisini bırakmadılar. Hapsettiler ve dayanılmaz işkencelere maruz bıraktılar. Uzun bir müddet hapis kalan Hz. Hişam, ancak Hendek Savaşı'ndan sonra Medine'ye hicret edebildi. Bundan sonra Peygamberimizle birlikte bütün savaşlara iştirak etti. Büyük kahramanlık örnekleri sergiledi.

Peygamberimiz, kendisini çok severdi. Bir hadislerinde, "Âs'ın çocukları Hişam ve Amr, mümindir." buyurarak onların imanlarına şahitlik etti.

Hz. Hişam, kardeşi Amr bin Âs (r.a.) gibi kahramanlık ve cesaretiyle tanınıyordu. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer devirlerinde yapılan savaşlara katıldı. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Bilhassa şehitlik makamına kavuştuğu Ecnadin Harbi'nde destanlaştı. Bu savaşta Bizanslılar çok kalabalıktı. Bir ara Müslümanlar çözülme alameti gösterdiler. Bu, Hz. Hişam'ı çok üzdü. "Ey Müslümanlar, bana geliniz. Ben, Hişam bin Âs'ım. Bana geliniz. Cennetten mi kaçıyorsunuz?!" diye seslendi. Sonra da Bizanslıların saflarını yara yara içlerine kadar ilerledi. Birkaçını öldürdükten sonra, aldığı ağır yaralarla şehitlik mertebesini kazandı. Tarih, Hicret'in 13. yılıydı…

Hz. Ömer onun şehit olduğu haberini alınca, "Allah ona rahmet etsin! İslam'ın en iyi yardımcılarından birisiydi." diyerek takdirlerini ifade etti.

Hişam'ın şehadetinden sonra Müslümanlar, Hz. Amr'e kendisinin mi, yoksa kardeşinin mi daha faziletli olduğunu sordular. Hz. Amr, "Yaşca ben, ama faziletçe Hişam!" cevabını verdi. Bunun sebebini de şöyle izah etti:

"İslamiyet her ikimize de arz edildi. O hemen kabul etti, ben ise başlangıçta reddettim. Her ikimiz de şehitlik için duada bulunmuştuk. Onun duası kabul oldu."

Allah her ikisinden de razı olsun![1]

Kaynak: [1]Tabakat, 4: 191-194; Üsdü'l-Gàbe, 5: 63; Müstedrek, 3: 240. Sahabeler Ansiklopedisi