Türkiye'de Şehir ve Şehirli (şehirde yaşayan insan) konusunda yazan ve düşünen yazar ve düşünürlerin sayısı parmakla sayılacak kadar az. Diğer sanat dalı ve bilimlerle ilgilenenlerin kendi dallarında ortaya koydukları görüş ve öğretilerin yer aldığı kitaplar, yüzyıllardır çok sayıda yayınlanıyor ve okunuyor olmasına rağmen, şehir ve şehirli konusunda çok az sayıda kitabın vitrinlerde bulunması oldukça şaşırtıcı ve manidardır.

Üstelik Türkiye gibi köklü bir geleneksel şehir anlayışı olan ülkede yaşıyor olmak, şehir ve şehircilik anlamında bir anlayışın geliştirilmemiş olması oldukça üzücü ve düşündürücü… Mimar, şehir planlayıcıları, sosyologlar veya direkt şehir ve şehirli ile ilgili olan kişi ve kurumlar, nedense kendi alanlarına giren bu konuda, ortaya kitap veya benzeri materyaller koymuş değiller; bu durumu anlamak mümkün değil.

Oysa konu insan ve insanın yaşadığı mekanlar olunca, bu konuda değil az şey yazmak ve yapmak, çok şey yapmak gerektiği yönünde önemli adımların atılması gerekirdi diye düşünüyorum. Çünkü İslam gibi bir dinin mensubu olmak, zaten bu konuda yazmayı ve düşünmeyi gerektiriyor. Ancak, gerek yerli ve gerekse yabancı gezginlerin gezip gördükleri memleketlerin gelenek-göreneklerini, sosyal ve psikolojik tepkilerini, mimari ve sanatsal yapılarını... kayıt altına aldıkları için az da olsa seviniyoruz bu konuda.

Neyse ki, 20. yüzyılda şehirle ve şehirli ile ilgili kitaplar yazılıp yayınlanıyor ve okunuyor. İnsanlar, bu konuda daha duyarlı hale gelmişler. Özellikle Avrupa ve Amerika'da (okullarda ders kitabı olarak okutuluyor) artık bir öğreti haline gelen bu tür kitapların yayınlanması, şükür ki bize de yansımış olmalı ki, son zamanlarda ülkemizde de şehirle ilgili kitaplar yayınlanıyor, okunuyor. Elbette ki bu gelişmeler, bizi mutlu ediyor.

Hem teknik hem de insan merkezli olan bu kitapların artık okuyucu bulması da sevindirici bir gelişme. Asıl sevindirici olabilecek durum ise evlerimizi, parklarımızı, caddelerimizi, şehirlerimizi tanzim eden veya kuran yetkililerin bu kitapları okumaya başlamalarıyla gerçekleşecektir…

(Ki naçizane bu anlamda, umutlu olmadığımı belirtmek istiyorum, maalesef.) Çünkü insan bu yüzyılda kurduğu ve yeniden çehresini değiştirdiği şehirde artık boğulmakla yüz yüze. Yetkililerin ancak bu konuya eğilmeleriyle, şehirlilerin mutluluğunu sağlayabilecek mekanlar kurabileceklerine inanıyorum.

Sadece yetkililer mi? Günümüzde yerel yönetime katılan halk da şehrin mimarisi, yönetim biçimi ve sosyal yapısı ve kültürel değerleri üzerinde belirleyici bir şekilde söz sahibidir. Şehirde yaşayan herkes, şehri şekillendiriyor. Bu yüzden insanlar, sahip oldukları değerlerin farkında iseler eğer, yaşadığımız şehirlerin gelişiminin iyi yönde olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu vesileyle şehir hakkında şehirliler ve şehirden sorumlu yerel yönetimler, birlikte şehir üzerine düşünmeli…