13 Yıllık işkence, mültecilik ve acı dramın ardından Suriye özgürlüğüne kavuşmuş ve insanlar rahat bir nefes almıştı. Bizlerde bir gurup arkadaşla Suriye'ye giriş yapmak için hazırlıklarımızı tamamladık. Çobanbeyli sınır kapısından geçiş yaptık. Gözümüze ilk çarpan şey, Suriye devrim bayrağı ile Türkiye'nin ay yıldızlı bayrağının gökyüzünde iki kardeş gibi dalgalanması oldu. Bu bayraklar, bize tarihi ve kültürel bağlarımızın hatırlatıcısı olarak, zalime ve zulme karşı birlikte mücadele etmenin önemini vurguluyordu. Bu görüntü, Türkiye'nin zalim diktatörlere karşı Suriyeli halkın mücadelesine verdiği desteğin ve bu mücadelenin sonucunda elde edilen zaferin bir simgesiydi. İki bayrak adeta omuz omuza verip zulme karşı dalgalanıyorlardı.

Bu sırada, ülkelerine gönüllü, onurlu ve özgür bir şekilde dönmek isteyen Suriyeli kardeşlerimizin Çobanbeyli sınır kapısında gece saat dörtten beri dönmek için sıra beklediklerini gördük. Aralarında biriyle konuşmak için gezinirken, bir kadın adeta benimle konuşun der gibi gözlerimizin içine baktı. Selam verdik, hal hatır sorduk. 2012’den bu yana ailesini göremediğini, vatanına yerleşmek için döndüğünü, 12 yıldır kız kardeşini ve annesini görmediğini ve onlara uzun bir aradan sonra kavuşacak olmanın sevincini gözyaşlarıyla anlattı.

İkinci bir kişi ise kardeşinin Sednaya Cezaevi'nde öldüğü haberini yıllar önce aldığını, hatta kardeşinin taziyesini bile yaptığını dile getirerek, ölümünü kabullenip cenazesini görmeden bu acıyı kalbine gömdüğünü söyledi. Ancak Şam’ın özgürlüğüyle birlikte Sednaya Cezaevi'nden tutukluların direnişçiler tarafından serbest bırakılmasıyla birlikte kardeşinin yaşadığını öğrendi. Bu yüzden kardeşine kavuşmak, özgür ve hür bir ülkeye dönmek için yola çıktığını anlattı. Birçok yaşam hikâyesi dinledik. Dönenlerin çoğu, Türkiye devletin ve halkının yanında durdukları için minnettarlıklarını ifade ettiler. Türk halkı kardeş bir ülke onlar ensarlıklarını gösterdiler bu bizim için çok anlamlı bir karşılamadır.

Artık özgür Suriye topraklarındayız. Kardeşliğimiz ve derin tarihi bağlarımız, bu bölgede 50 yıldır yara alıp kanıyordu. Bundan sonra, Suriye’nin yeniden inşası için herkesin elinden geleni yapması ve elini taşın altına koyması gerekiyor. Herkesin yapabileceği bir şeyler var. Bundan uzak durmamak gerek. Şimdi özgür Suriye’yi ayağa kaldırma zamanı.

Halep’in tarih kokan şehrine giriş yaptık. Birlikte olduğumuz arkadaşlarla sanki yabancısı olmadığımız bir atmosfere gelmiş gibi hissettik. Halep sanki bir Şanlıurfa sanki Diyarbakır sanki Mardin sokaklarında gezer gibi kendinizi hissediyorsunuz. Bu şehirler, yaşadığımız medeniyetin ve inancın izlerini taşıyan şehirler. Uzun yıllardır kardeş olduğumuz ve gönüllerimizin birlikte çarptığı bu coğrafya adete bizleri kadim medeniyetin inşaası için gel diyor. Evet, şimdi gönüllerin ve yüreklerin birlikte attığı bu coğrafyada özgürlük şarkılarını söylemeli ve nifakın yok olması için yekvücut olma zamanı.

Halep’te, şehrin kalbindeki Saadallah Aljabri Meydanı'na geldik. Meydanda görüştüğümüz herkes, "Bu fetih Allah’ın bize bağışlamış olduğu bir fetih," diyordu. İnsanlar sevinçli, mutlu ve kendilerini güvende hissediyorlardı. Suriye halkı geleceklerinin daha iyi olması için bu fırsatı değerlendirmeleri gerektiği inanıcı içindeler.