Sabah 08.30'da oğlum ve kızımın karnesini almak için ailecek kahvaltı yapmadan Cengiz Topel İlköğretim Okulu'ndayız. Uzun zamandan beridir beklediğimiz rahmet de inceden yağmaya devam ediyor. Karne aldıktan sonra çocukları ödüllendirmek için heyecanlarına ortak olmak için kahvaltı programı yapmıştık.

Sınıf Öğretmeni Müdür beyin talimatıyla karnelerin 12.00'den önce verilmeyeceğini müjdeliyor. Veliler şaşkın ve çoğu aç… Herkes saat 09.30'da karne almayı beklerken 12.00'den önce okuldan çıkamayacağını öğreniyor. Bazı veliler çocuklarını alıp evine geri dönüyor.

Bende diğer veliler gibi durumdan rahatsız olup Müdürle görüşmek istedim ancak Müdür odasında yok. Kapı önünde bekleyen velilerle sohbet ederken Müdürün hizmetli odasında kahvaltı yaptığını öğreniyoruz. Bu kez hizmetli odasının kapısında beklemeye devam ediyoruz. Evde hastası olan bir veli dayanamayıp içerden çıkan hizmetliye Müdür beyi soruyor. Hizmetli, müdürün kahvaltı yaptığını biraz daha beklemesini söylüyor. Kadın da evde hastasının olduğunu belirterek çocuğunun karnesini beklediğini söylüyor.

Hizmetli tekrar içeriye girip çıktıktan sonra, Müdür beyin karneyi veremeyeceklerini saat 14.00'de kadar okulda olacaklarını, velinin istemesi durumunda öğrenciyi alıp evine dönebileceğini iletiyor. Kadın çaresizce oğluyla birlikte okuldan karne alamadan ayrılıyor.

Ardından nihayet Müdür Bey kahvaltısını bitiriyor ve odasına doğru yöneliyor. Ben de yanına yaklaşarak, 'Hocam karneler neden 12.00'den önce verilmeyecek, bize daha önceden neden bilgi verilmedi. Dışarıda yağmur yağıyor, velilerinin bekleyecekleri kapalı bir alan da yok. İnsanlar perişan oluyor. Öğrencilerin çoğu kahvaltı yapmadan gelmiş' diyerek hakkım olan mantıklı bir gerekçe duymak istiyorum. Müdür bey oralı olmadan yürümeye devam ederek, 'Biz burada eğitim-öğretim yapıyoruz. Karneleri 12.00'den önce veremiyoruz' diyor ve sıcak odasına gidiyor.

Müdür bey bizi dinlemeye tenezzül etmediği için bu konuyu kaleme almak istedim. Eğitim yapıyorlarmış! Bir gün öncesinde öğrencilere karne günü çanta getirmemelerini tembih eden okul yönetimi karnelerin 12.00'de verileceğini söylemiyor. Kendilerine soru soran velileri duymazdan geliyor, zeytinyağının üste çıkmasını uygulamalı olarak gösterircesine, 'Biz burada eğitim-öğretim yapıyoruz' diyerek konuyla alakasız saçma bir tavırla odasına çekiliyor.

Okuldaki bin 250 öğrencinin ve onlarla birlikte gelerek yağmur altında ıslanan velilerin durumlarını umursamadan patlıcan-isot keyfi yapan bir Müdür, eğitim-öğretimden bahsediyor. Ben, son 2 aydır saat 07.30'da evden çıkarak yeni taşınmış olduğum Karaköprü'den, Bahçelievler'deki Cengiz Topel İlköğretim Okulu'na çocuklarımı getiriyorum. Evden okula giden bir öğrenci servisi bulamadık. Sınıf öğretmeniyle yaptığımız istişare sonrasında her sabah zorlanmamıza rağmen onların olumsuz etkilenmemesi için okul değişikliği yapmadık. 2 ay boyunca her sabah okula bıraktığım evlatlarımı, okul sona erince işten izin alarak, dolmuş-otobüsle eve geri bırakıyordum. Bu muameleden sonra çocukların kaydını eve yakın olan başka bir okula almaya karar verdim.

Son olarak Müdür Bey… Sen patlıcan-isot keyfine devam et ve bence artık eğitim öğretimden de bahsetme…

Kalın sağlıcakla.