Sinema sektörü, ciddi ve iddialı devletler için hassas bir alandır. Bu noktanın altını çizdikten sonra meşhur Hollywood gerçeğine değinerek ilerleyelim. 20. Yüzyıla küresel bir süper güç olarak adım atan Amerika Birleşik Devletleri; sinema sektörünü kültür ihracatının en önemli aracı olarak kullanmıştır.

**
Kurulan kapitalist sistemde tüm dünya gençliği Amerikalıların giydiği kıyafetleri giymeye başlamış, onların içtiklerini içmiş, Fast - food yiyeceklerle karnını doyurmuş, onların bindiği arabalardan almaya başlamış, sosyal ilişkilerini onlardan taklit etmiş, hal ve hareketlerini bile onlardan gördüğü şekliyle tatbik etmiştir.

**
Sinema sektörünün bu önemli etkisini gören ABD; deneysel çalışmalar yapmaya devam etmiş. Örneğin dış politikada düşmanlaştıracağı bir ülkeyi veya bir milleti filmlerde baş kötü karakterler olarak tasvir etmiş. Örneğin Amerikan tarihinin kara lekelerinden biri olan "Kızıldereli Soykırımı" dizi ve filmlerle hafızalardan silinmiş, Kızıldereliler de kafa derisi yüzen vahşiler olarak damgalanmıştır.

**
ABD; olası bir savaş öncesinde tüm toplumu filmlerle bu duruma hazırlanmıştır. "Çok renkli bir toplum yapısında Amerikalı olmak" kavramları, kahramanlıklar destanları topluma empoze edilmiştir. Yine örneklerle açıklamak gerekirse Vietnam, Afganistan gibi savaşlarda türlü insanlık suçlarına imza atan ABD; ağır hezimetler yaşayarak yenilgi almasına rağmen Hollywood ile zafer kazanmış ve tüm vahşetlerinin üstünü örtmüştür.

**
Sinema sektörünü ABD gibi etkili kullanmaya çalışan ve kullanan pek çok ülke olsa da hepsine değinmek yazıyı fazlaca uzatacaktır. Biz ülkemize dönelim. Tarihimizde bir Yeşilçam örneği olsa da çekilen filmlerin, dizilerin dönemsel amaçlarını görebilmek mümkün. Askeri vesayetin hakim olduğu ve NATO'ya girişle tüm iplerin ABD'ye devredildiği dönemlerde; din ve aile yapısının hedef tahtasına oturtulduğunu görüyoruz.

**
Battal Gazi ve Tarkan serilerinde ise olası Sovyet tehdidine karşı milliyetçilik ve dini söylemlere hürmet söz konusu. Bu istisnanın dışında kalan sinema filmleri ve dizilerin yüzde 90'ı pornografi de dahil olmak üzere tüm yönleriyle milleti dönüştürmeyi hedef almıştır.

**
Günümüze döndüğümüzde ise aslında çok farklı bir yapıyla karşılaşmıyoruz. Dizi çöplüğüne dönen TV kanallarında 10 bölümü bulamadan final yapan yapımlar… Açıklık ve çarpık ilişkilerin hakim olduğu senaryolar. Birbirinin kopyası niteliğinde hiçbir derinliği olmayan yaklaşımlar.
**
Bu furyaya karşılık ise başka bir furya türedi. Gerçek kahramanlıklar ve destanlarla dolu tarihimizin işlendiği, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerini konu alan diziler çekildi. Çekilmeye devam ediyor. Başta oldukça güzel başlayan, kısa bir süre sonra ise cılkı çıkan diziler. Koskoca obadan 5 adamla kale fethetmeler. At binme, yürüme sahnelerinin ağır çekimlerle 2 dakikalara yayılması. Sonra klasiklerden biri haline gelen kadın çekişmeleri. Sonra komiklikler eklenince 1 buçuk saati çöp olan 2 saatlik diziler oldular. Örneğini verdiğimiz ABD ve olaya farklı bakan diğer ülkelerde yapımcılar para kazandıkça, yapımın kalitesini artırırlar. Bizde ise durumun tam tersine ilerlediğini görüyoruz. Ucuzluk, bayağılık, basitlik. Sonrası ise para kazanmak için tarihi istismar etmeye dönüşmüş durumda.

**
Aynı furya şimdi asker, polis, istihbarat dizileri için de başladı. Şuan yayında olan 5 veya 6 farklı dizi var. Konu aynı. Sayıları 5'i geçmeyen kahramanlarımız kötü adamlarla savaşıyor. Başlarına hiçbir iş gelmeden ülkenin tüm problem yaşadığı coğrafyalara yetişiyorlar. Sonra yine aşk devreye giriyor. Komiklikler eksik olmuyor. Sonra bayrak, kahramanlık müzikleri, yakın ve ağır çekimlerle sahne uzatmalar. Sonra yine bayrak… Özlü sözler… Bitmeyen diyalog sahneleri… Kısacası ucuzluk, bayağılık, basitlik.

**
"Sinema sektörü, ciddi ve iddialı devletler için hassas bir alandır" demiştik yazımızın başında. Ciddi devletler tarihlerinin, milli ve manevi değerlerinin ticari bir istismar aracına dönüşmesine izin vermez. Peki; yapımcılar, senaristler film çekmesin mi?

**
Elbette çeksin ancak adam gibi, ciddi ve kaliteli bir eser çıkarsın ortaya. O yapımı tüm dünyaya pazarlayabilsin. 6 tane aynı konulu, birbirinin tekrarı dizi olacağına ortak bütçeyle tek dizi çekilsin. Tıpkı şirket ortaklıkları gibi ortak yapımlar olsun. 5 tane adamla kale fethetmek, 5 adamla ülkeyi kurtarmak gibi ucuz yaklaşımlar son bulsun.

**
Bu konumuzun başlığı olduğu için düşük bütçeli tarih ve asker dizilerine. Kısaca değinmiş olduğumuz çarpık ilişkiler ve açıklık temalı dizilerin tehlikesi RTÜK'ün acilen el atması gereken bir sosyal tehlike. Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…