"Yoksulluk Kader Değildir!.."

Yağmur yağmaz, barajlarda suyun azlığı akla damlar, düşünce olarak.

Şerha suya hasret toprakta biten ne varsa heba olur.

Göllerden su çekilir, balıklarla canlılar telef olur.

Ne sebze ne meyve...

Tarım bitmiş noktaya gelir.

Canlılarda telaş başlar.

Yerleşim alanlarında göç, zorunlu hale gelir.

Kar yağmaz, kuraklık korkusu başlar, beraberinde.

***
Kışın kar yağar, soğuktan sitem ederiz.

Yazda sıcaktan.

Yağmur yağınca selden, yolların felçli halinden...

Karın yolları kapattığında, hayatın durduğundan dem vururuz.

Ne garip insanoğlu?

Sıcağı kış, serinliği yaz mevsimi sever.

Yaz, sıcak olmazsa hiçbir ürün istenilen şekilde olgunlaşmaz.

Kış, karlı geçmezse toprak suya doymaz.

Ondandır, insanın seçeneği ile esas olması gereken arasında bir tezad var.

" Ne sıcak yarıyor ne soğuk." Sözü, insanın çelişkisini güzel biçimde aksettiriyor.

Rahatlığa ve kolaylığa alışan, adeta yağmurla karın kendi istediği zaman yağmasını ister.

Kar yağsa ulaşım aksıyormuş!..

Yağmur yağsa sel...

Yollara kış ortası, tedbir alınmadan düşmek nasıl bir akla hizmettir?

Televizyonlardaki haberlerde sunucular ya da program yapanlar, kar ve yağmur azlığından yetkilere ne gibi çareler olduğunu sorar, bazen.

****
Kar yağmadığı için dağda kayak yapmadıklarından şikâyetçi kimisi.

Kimi kış soğuğunda yakıta para yetiştirmediğinden bî-zâr!..

Kimi susuzluktan ürün bitmediğinden...

Kimi golf sahasının su masrafının önemli olmadığını belirtir.
Yüzme havuzlu villasında gelen su faturasını önemsemeyen, suyu sondaj ya da kaçak hat ile aldığını gizler.

Yirmi litrelik suya verdiği bedeli, bir ton suya çok görenler var.

****
Karda, yağmurda altında dalında ağacın serçe gördünüz mü, tir tir titreyen, sımsıcak odanızın bahçeye bakan penceresinden?

Balkonda bir avuç yem, gagaya gelecek şekilde küçük küçük ekmek parçaları...

Bir köşede kâğıt mendil satan, ayağında terlik kız çocuğu yedi-sekiz yaşında.

Üstü naylonla örtülü tepside bir erkek çocuğun sesi, oldukça cılız:

- Simiittt!..

Şemsiyesini bir başkasının hemen açtığı, araçtan iner inmez hanımefendi.

Saçak altına sinmiş bir kedinin içine kapanıklığı

Yağmurdan balkonda kahvaltı için ciğer şiş yapmadığına sinirlenen hane reisi..

Yağan yağmurdan kaçışanlar...

Soğuktan tir tir titreyen mahalle iti..

Biti kanlanmış bir gencin dazlak kafayla takım elbiseyle müzik sesinin geldiği yere giderken pardösüyü sol elinde aksesuar taşıyışı modu.

Gül satan Roman kadının ıslanmamak için üç yol ağzındaki fırına sığınışı, bir anlık flû görüntü.

****
Yazar, yazı makinesini tıklatıp duruyor...
Masada bol köpüklü kahvesi, sımsıcak.

Hizmetçi ayakta duruyor.

Yazarın günlük gazete yazısı.

Yoksulluk üzerine.

Araya giren bir telefon:

- Beyefendi ödemeniz Dolar üzerinden hesabınıza yatırıldı.

Yazı başlığını tamamladı, sonrasında:
-Yoksulluk Kader Değildir!..