Hayat nasıl bir şey, insan bunu daha net ve derinlemesine anlıyorgit gide. Biz kendimizi koyvermişken, bir hayatı seyretmekle güya meşgul iken, sessiz ve sedasız bir hayat içimizden geçiyor. Ve birçoğumuz da bunun farkında değil. Hani şairin 'hayatsız kalmıştım, büyüyünce geçti' mısraı belki de bu noktada bir tokat gibi değiyor bedenimize. Değmeli.

Hayat nedir, hayatsızlık nasıldır, zaman insanı nereye savurur, insan kendine mi gider ya da kendinden mi gider gibi sorgularla yaşamayı öğreniyoruz aslında. Yaşamayı bu hayat ve hayatsızlık ikileminde kavramaya çalışıyoruz. Ne kadarını anlıyoruz o da muamma. Ne kadarını anlamaya çalışıyoruz bilinmez. Ne kadarını anlasak mutlu oluruz veya ne kadarını anlamasak yaşamak denilen gerçek bize zevk verir, bilmiyoruz.

Ve sonra başımızı kaldırıp bir bakıyoruz ki saniyelerin bile azap olduğu bu büyük boşluktan ne hayatlar, ne zamanlar geçmiş de biz bir lahza durup bakmayı, dinlemeyi, dinlenmeyi kendimize bile çok görmüşüz.

Her şeyden bir çırpıda vazgeçmişiz sanki. Her şeyden vazgeçmeye amade bir hal var halimizde. Bu oyun ve oyalanma içinde her şeyden vazgeçmemiz yetmemiş, daha acı olan, daha iç acıtan kendimizden bile vazgeçmişiz.

Bu ruhsuz, bu hayatsız, bu hayalsiz dünya içinde kendi ruhumuza, kendi özümüze, kendi hayallerimize bile sahip çıkamamışız. Bu hayatsızlık içinde hayatsız, bir başımıza, biçare kalakalmışız. Ne hayatımız bizden bir iz, bir eser ifşa ediyor, ne de hayalimiz. Her şey suni, basit ve tekdüze. Hayatımız da öyle artık, hayallerimizde.

Hayal kurmaktan bile utanır olmuşuz. Hayal kurmayı bir çocukluk enstantanesi olarak görmeyi kabullenmiş bir haldeyiz. Çocuksu bakış, çocuksu safiyet, çocuksu masumiyet yok artık insanlarda. Hayal kurmak, hayali büyütmek, hayalin peşinden koşmak çok çok uzağımızda artık.

'İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar' mısraını ne kadar basit ve havai bir şekilde algılayıp yorumluyoruz artık.

Oysa bilmiyoruz ki hayali olmayan insan, hayal kurmayan insan bir nevi ölüdür. Hayatı yoktur. Yaşamıyordur. Kelimenin bütün anlamıyla söylersek: Yoktur. Yok.

Var olmak istiyorsan ey beniadem varlığına bir delil bul. Ve varol. Kendinden, kendi ruhundan, kendi dünyandan açığa çıkmayı dene. Hayatsızlığının farkına var ve kendine varmanın yollarını tut, o yolun peşinden bıkmadan, yılmadan, yorulmadan yürü de yürü. Düşmekten korkma. Düşüp de kalkamamaktan, hayatsız kalıp da kendi nefesinden hayat bulamamaktan kork asıl.