Neo-Klasik iktisat esasen Klasik İktisat teorisinin güncellenmiş haliydi, klasik iktisattın çözüm bulamadığı konulara( Özellikle sanayileşen ekonomilerde fabrika işçilerinin yoksulluğu) çözüm bulma iddia ve gayretindeydi.

Esasen yine serbest piyasa ekonomisi temelli bir disiplindi. Tarihin ilk çağlarından beri önemli bir sınıf olan tüccar sınıfı Rönesans ve reform sonrasındaki dönemde deniz aşırı ticaret sonrası oluşan sermaye birikimi ve sanayi devrimi sayesinde kitlesel üretime geçilmiş ve büyük şirketler doğmaya başlamıştı.

Bu büyük şirketler sızıntı teorisi adı verilen fikre göre kapital paranın belli ellerde toplanması sonucunu doğuracak ve onların zenginliği zamanla aşağı doğru sızarak tüm topluma yayılacaktı. Ünlü propaganda bakanı Joseph Goebbels'in de dediği gibi yalan ne kadar büyük olursa inananı da o kadar çok olacaktı. Olan sadece kapitalin belirli ellerde toplanması oldu.

Böylece dünyanın sıklet merkezi doğudan batıya doğru kaymış oluyordu. Jared Diamond'un Tüfek-Mikrop ve çelik kitabında bahsettiği şekilde dünyayı kendi enerjisi doğrultusunda yönlendirmeye başlıyordu. Karşılaştığı kültürleri kendi ekseninde dönüştürüyor, etki alanı altına alıyor çoğu zamanda sömürgeleştiriyordu.

Özellikle sanayi devriminin başladığı yer olan Büyük Britanya güneş batmayan imparatorluk kuruyor tüm dünyada birçok bölgeyi kolonileştiriyordu. Bazı kültürler Donald Quataert'ın Osmanlı İmparatorluğunda Avrupa İktisadi Yayılımı ve Direniş kitabında anlattığı gibi bu emperyal yayılmaya karşı direniş gösterebilirken Hindistan gibi kültürlerin bu karşı koyuş için zamanın geçmesini beklemeleri gerekecekti.

16 ve 20. Asırlar arasında dünya liderliğini elinde bulunduran Büyük Britanya İmparatorluğu, yaşanan iki dünya savaşından sonra bu unvanı adeta eski kolonisi ABD'ye devrediyordu. ABD iki dünya savaşı sonrası dönemde gittikçe küresel etki ve ilgi alanını geliştiriyordu. ABD'nin kuruluşundan beri iki ana güç bulunuyordu, bunlardan birisi büyük eski parti denen 'Cumhuriyetçi Muhafazakârlar' ve diğeri 'Demokratlardı'

Dünyanın çoğu zaman jandarma devleti olarak eleştirilen ABD içinde bulunduğumuz asırda dünyanın birçok yerinde üsler kurmuş, soğuk savaş döneminde 'din bilmez' SSCB ve onun müttefiklerini yola getirmek için! Çoğu zaman dini söylemleri kullanmıştır. Bu amaçla ulusal güvenlik danışmanlığı da yapmış, ünlü Zbigniew Brzezinski Yeşil Kuşak Projesiyle İslam'ı komünizme karşı bir savunma olarak kullanarak, SSCB'nin Basra körfezi civarında zengin petrol kaynaklarına etki etmesini engellemek amaçlanmıştı. Benzer şekilde Türkiye'de komünizmle mücadele dernekleri kurulmuştu. 1965 yılında Fethullah Gülen Erzurum Komünizmle mücadele Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı.

Bir diğer ulusal güvenlik danışmanı ve Dışişleri bakanlığı yapmış Henry Kissinger 'The New World Order' kitabında 1648 Vestfalya barış anlaşmasıyla kurulan Avrupa-batı barışının şimdi tüm dünyada tesisin gerçekleşeceğini, din-dil-ırk vb farklılıkların yeni düzende ortadan kalkacağını söylemişti. Çin-Pekin 2008 olimpiyatlarının açılış sloganında olduğu gibi Tek Dünya-Tek Devlet olacaktı.