Sözcüklerle uğraştıkça yeni bir kelime öğrenmenin mutluluğu bana ayrı bir haz veriyor. Bunu da sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bazen ağız yapısından oluşan ve yöresel ağız olarak hiç ummadığımız adını sanını bilmediğimiz bir kelimeyi kendi dilimiz olduğunu sanırız. Kelimenin geldiği dili öğrenince şaşırırsınız.
Kültürlerin harmanlandığı, dillerin şekil bulduğu bu Mezopotamya coğrafyasında dolaşan dilleri birileri öz Türkçe deyip sahiplenmesi ister istemez insana dudak kıvırtır. Dense ki 'dillerin birbirinden etkilenmesi sonucu bir mecburiyettir, hoş karşılanmalıdır' hiç kimsenin buna diyeceği yoktur. Farklı dillerden gelen kelimeleri görünce diller arası diyalogun kelimesinin mümkün olmadığını anlıyoruz.
'Mort' kelimesiyle başlayalım. Hani 'mort oldu' veya 'onu nasıl mort ettim' söylemini gururla söyleriz ya! 'Mort' kelimesi Fransızca da ölüm olduğunu her halde kullanmayız. Biz bu kelimeyi 'alt ettim' veya üstün geldim anlamını yüklüyoruz. Oysa 'ölüm' kelimesi olarak ona en büyük hakareti yaptığımızın farkında değiliz.
Gençlik yıllarımızda birbirimize 'hanteriş' (ğenteriş) yakıştırmasını hakaret olarak kullanırdık. Yıllar sonra 'hanterişin' gizemli ve esrarlı ve hatta esrar anlamına geldiğini öğrenince hayretimizi gizleyemedik. Kelimelerin anlamını bilmeden kullanmanın yanlışlığını anlamış olduk.
Fransızca da 'Pırpırım' Kürtçe de 'pirpar' Urfa ağzında 'pirpirim' Türkçe de semizotu. Bir de bunun için dizilmiş bir mani var. 'Bahçelerde pirpirim/ yaprağı dilim dilim/biz A…. Beğendik/ Z….. Allah kerim.'
Şu Urfa ağzındaki orijinal kelimelerden biri 'çin' kelimesidir. 'Çin' Urfa ağız yapısında omuz için kullanıldığı gibi 'kadar' kelimesi içinde kullanılır. Omuz için 'bu torbayı benim çinime ver.' Kadar için de 'buraya çin gelsene…'
'Yuğa' kelimesi hepimizin zevkle söylediği ve özellikle yassı, ince eşyalar, kağıt ve sac, teneke için kullanılır. Bu sac ne kadar yuğa… Ya da bu kağıt ne kadar yuğa…
Türkçe de çokça kullanılan ve Arapça 'hml' kökünden oluşun, heml (kaldırma) hamal yük kaldıran kişi. Hamile yüklü, gebe kadın… Hamaliye yapılan iş. Hamaili hocalar tarafından yazılan muska… Boyunda taşındığı için bu isim verilir. Türkçe de 'hamayli' olarak yazılır. 'Hamayli boynundayım. Orda değil buradayım' deyip süren türkü…
Farklı dillerden alıp Urfa ağzı deyip bunu paylaştığınız zaman sizin acemiliğiniz ortaya çıkar. Dille ilgili veya ağızla ilgili bir çalışmanızın olmadığı rahatlıkla anlaşılır. Ağız bir dildeki kelimelerin ses ve yapı olarak değişime uğramasıdır. Şu kelimelerin ne Türkçe ile ne Urfa ağzı ile alakası yoktur. Urfa'da kullanılan Kürtçe den bir kaç kelime. 'Deleme, has, eşkere, küncü, him, sille, çepik, kurre, cênik, henek, isot… Arapça Türkçeye yöremizde fazlasıyla katkı sunan bir dildir. Bu kelimelerden birkaç tane… 'Zevzir, cemel, leyli, yevmiye, zeytin, rızk, katil, maktul, cami, imam, müezzin, irade, heya, selam, mescit…
Gündelik yaşam da kullandığımız çoğu kelimeler kökeninden de anlaşılacağı üzere bir dilin farklı bir dilin tesirinde kaldığı ve o dilden kelimeler alarak etkileşme sonucu kendini geliştiği inkar edilmez. Bu dillerden biri de Ermenicedir. Türkler, Kürtler Ermenilerle iç işe yaşadıkları için etkilenmek dillerin gereğidir.
Ermeniceden Türkçeye geçmiş birkaç kelime; 'Avanak' kelimesini bilmeyen yok. Öyle bir olmuş ki Türkçeden ayırt edemezsiniz. El göz işareti ile yapılan harekete 'işmar' ne de çok sevdiğimiz bir kelime… Mor renginin Ermeniceden alındığını biliniz. Yaşlı ana-babaya moruk denir. Biz bu 'moruk' kelimesini argo kullanırız. Bir şeyin benzeri, aynısı 'örnek…' Hayvan aleminde, bitki aleminde birçok örnekleri var. Önemli olan dillerin etkilenmesi ve bunu kendi dili değil de etkilendiği dili paylaşarak yazılması, gelecek nesillere aktararak dillerin gerçekleri ile buluşturmaktır.
Yunancadan da birkaç kelime aktararak diller arasındaki etkileşmeden dillerin nasıl bir gelişme içinde olduğunu görmenizde fayda vardır. Ahlat, akasya, Akrobat, akrobasi, alçı alerji, amblem, analiz, analitik, anarşi, anarşist, arşiv, arter, atlet… Bunlar sadece 'a' harfinden daha diğer harfleri görünce nasıl zengin bir dille okuyup yazdığınızı, konuştuğunuzu anlamış olursunuz.