Köklü Değişim Dergisi Yazarları Mustafa Küçük ve Sait Doğan, GAPGündemi dijitalde canlı yayımlanan İshak Polat ile Yaşamın İçinden programına konuk oldu.

Yazar Doğan, Filistin meselesinin ancak devletlerin alacağı siyasi kararla çözülebileceğini belirterek, Filistin sorununu çözen kişinin adını tarihe altın harflerle yazdıracağını vurguladı.

Doğan, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da amacına hizmet etmediğini savundu.

"Köklü Değişim Dergisi olarak 53 noktada aynı anda bir basın açıklaması düzenledik"

Siyonist saldırıların ardından Müslümanların ilk andan itibaren sahaya indiklerini vurgulayan Doğan, "7 Ekim tarihinde Aksa Tufanı adıyla başlayan bu direnişe Türkiye'den ve İslam beldelerinden bir reaksiyon geldi. Türkiye'de de sivil toplum kuruluşları belki de ilk andan itibaren sahaya indi. Sivil Toplum Kuruşlarının amacı; temsil ettiği kitlelerin duygularını ve sorunlarını dile getirmektir. Bu anlamda İslami STK'lar ellerinden geleni yaptılar. Çözüm noktasında boykot çağrıları, dualar ve maddi yardımlarla çözüm önerilerini sundular. Köklü Değişim Dergisi olarak da bizler geçen Cuma günü 53 noktada aynı anda basın açıklaması düzenledik. Basın yayın organları aracılığıyla da çözüm noktasına odaklanılması gerektiğini hatırlattık. Köklü Değişim olarak özellikle çözümün siyasi olması gerektiğini kamuoyuna göstermeye çalıştık.

Yaptığımız basın açıklamalarında şunu söyledik. 75 yıldır süren bu zulüm, vahşet ve katliam, çözebilecekler için tarihi bir fırsattır. Bugün kim bu sorunu çözerse tarihe ismini altın harflerle yazdıracaktır." ifadelerini kullandı.

"Filistin'deki sorunun muhatabı 57 İslam ülkesi idarecileridir"

Filistin sorununda muhatabın şahıslar değil ülkeler olduğunun altını çizen Doğan, "Sivil toplum örgütleri ve bireyler, samimiyetle deprem bölgelerinde çeşitli yardımlar yapmaya çalıştılar. Halk ve depremzede kardeşlerimiz, bir noktayı sorguladılar. Herkes elinden geleni yapmış olmasına rağmen AFAD nerede, devlet nerede? Dediler. Bu sorunun muhatabı ve çözüm mercii devletti. Bundan dolayı herkes devleti hedef gösterdi. Bugün, İsrail devlet gücü terörü ile orada bir vahşet işlemektedir. Filistin, Müslümanlar için kutsal bir beldedir, ilk kıblemiz oradadır. Bu nedenle sorun devletler tarafından siyasi bir karar ve iradeyle çözülmelidir. Bu sebeple yaptığımız basın açıklamalarında 'Ordular Aksa'ya, Mehmetçik Gazze'ye' diye sloganlar attık. Çözümün bu olduğunu halk görüyor ve siyasilere bir baskı oluşturmak istiyorlar.

Kınamalar ya da Birleşmiş Milletlerin faydasız ve aciz kararlarıyla bu sorun çözülmez. Geçen Ramazan ayında ve ondan önceki Ramazan ayında da bunu gördük. Bu sorunun asıl muhatabının halkı Müslüman olan 57 ülkenin idarecileri olduğunu ve bu anlamda bu sorunu bu ülke idarecileri tarafından çözülmesi gerektiğini söyledik." diye konuştu.

"İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bir etkisi yok"

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Müslümanların hiçbir sorununa derman olamadığının altını çizen Doğan, "İslam İşbirliği Teşkilatı, görünürde bu coğrafyanın sorunları için oluşturulmuş bir oluşum. Özellikle konu İslam beldelerinin işgali olduğu zaman bu teşkilatın bir etkisinin olmadığını gördük. Irak ve yakın tarihte Suriye'de fosfor bombaları kullanılırken, ağır silahlarla katliamlar yapılırken bir şey yapamadılar. Şu an Gazze'de de görüyoruz. Çocuklar, vicdanımızın söylemeye el vermediği bir şekilde katledilirken bu teşkilatın anlamsız olduğunu anladık. Aslında bu teşkilatın kuruluş gayesi İslam coğrafyasındaki halkların öfkesini dindirmek, gazını almak ve onları uyuşuk hale getirmek için kurulmuş bir teşkilat…" ifadelerini kullandı.

"İsrail'e karşı siyasi kararla alınmalı"

İslam ülkelerinin siyonist işgalcilere karşı başta boykot olmak üzere siyasi ve askeri yaptırımlar uygulaması gerektiğini belirten Doğan, "Vicdani ve insani duyguları taşıyan liderler, bu anlamda yaptırım yapmak istiyorsa siyasi kararlar almalıdır. Bugün İsrail büyükelçilikler kapatılabilir, büyükelçilerimiz geri çağrılabilir. Siyasi ve askeri anlaşmalar iptal edilebilir. Taraf olan devletlerin ürünlerine boykot uygulanabilir. Bir devletin başka bir ülkeye yönelik alacağı ekonomik siyasi bir karar, kişilerin yapacağı boykotlardan daha önemlidir." şeklinde konuştu.

"El Kassam Tugayları, ilk direniş saldırısıyla yıkılmaz, aşılmaz sanılan engelleri kolayca bertaraf etti"

İslam ülkelerinin başta petrol olmak üzere diğer ülkelere karşı kullanabilecekleri ekonomik kartlarını kullanamadığına dikkat çeken Doğan, "Osmanlı hilafet devleti yıkıldıktan ve tek bir devlet olan coğrafyamız kâğıt üzerinde haritalara bölünerek paylaştırıldı. Bu sınırlar içerisindeki bölgelere gelen yöneticilerin hepsi aynı merkezden belirli şart ve sınırları kabul ederek geldiler. Bu yöneticilerin asıl dertlerinin koltuklarını ve kendi şahsi çıkarlarını korumak olduğunu gördük. Bu işin arkasında ABD olduğu için maalesef bu yöneticilerimiz o cesareti gösteremedi. Oysaki imkânları kısıtlı olan El Kassam Tugayları, ilk direniş saldırısıyla yıkılmaz, aşılmaz sanılan engelleri nasıl kolayca bertaraf ettiğini gördük." dedi.

"Arap Baharı, yıkılmaz zannedilen liderleri devirdi"

Siyonist işgalcilerin saldırıları ile ilgili İslami ve insani olarak herkesin bir tepki ortaya koyduğuna dikkat çeken Doğan, "İsrail'de yaşanan katliamlara medya ve aydınlar kilitlenmiş durumda. Bu takdire şayan bir tavırdır. Çözüm noktasında halen kişisel ve milli çıkarlar, endişeler, Avrupa'dan gelecek tepkiler gibi kaygılardan dolayı söylenmesi gereken şeyler söylenmiyor ya da söylenemiyor. Bu üzücü bir durumdur. Genel manada ise herkes bulunduğu yerde, sosyal medyada bu sorunları dile getiriyor. Umarız korkularımızı yeneriz. Arap Baharı, yıkılmaz zannedilen liderleri devirdi. Çünkü halklar korku duvarını açtı. Aydınların da meydanında bu endişelerini aşmalarını istiyoruz. Mevzu çok önemli olduğu için farklı kaygı ve endişelerin olmadan gerçekler dillendirilmelidir." ifadelerini kullandı.