Siyaset

Ramanlı: Tek tipçilik yapanlar bölücüdür

Ramanlı: "85 Milyonun hiçbiri birbirine üstün değildir. Eğer birileri 'Ben daha üstünüm ve birinci sınıf vatandaşım' diyorsa ülkeyi bölen kendisidir. Tek tipçilik yapanlar bölücüdür"

Abone Ol

GAPGündemi dijital platformlarında yayımlanan İshak Polat'ın hazırlayıp sunduğu "Gündemin Sesi Özel" programının konuğu HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Batman Milletvekili Av. Serkan Ramanlı oldu.

Ramanlı, programda İshak Polat'ın 'Kürt meselesine HÜDA PAR'ın bakışı nedir?' sorusuna cevaben:

 "Kürtlerin gasp edilmiş ve iade edilmesi gereken bazı hakları var. Kürtler de Türkler gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin asli kurucu unsuru ve sahibidir. Kürtler binlerce yıldır bu topraklarda yaşamışlardır. Bir yerlerden gelmiş bir kavim değildir. Burada yaşayan en eski kavim Kürtlerdir diyebiliriz.  Osmanlı bakiyesi topraklar da, 780 bin kilometre karelik Türkiye Cumhuriyeti Devleti de hepimize aittir. Hiç kimse kendini ikinci sınıf bir vatandaş olarak görmemelidir.

On yıllardır maalesef Kürtlere 'Bu devlet ve bayrak sizin değildir' dedirtilmeye çalışıyor. Devlet de bizim, ülkede bizim, vatan da bizimdir. 85 Milyonun hiçbiri birbirine üstün değildir. Eğer birileri 'Ben daha üstünüm ve birinci sınıf vatandaşım' diyorsa ülkeyi bölen kendisidir. Tek tipçilik yapanlar bölücüdür" diye konuştu.

"Kürtler için çözüm silah, şiddet ve gayrimeşru yollara sapmak değildir"

Ramanlı, "Bugün PKK sorunu var. Silah ve şiddet sorunu var. 40 yıldır belki yanlış yöntemlerle bu sorunun çözülmesine dair çalışmalar var; ama bunun çıkmaz sokak olduğunu sağır sultan bile biliyor.

Kürtler için çözüm silah, şiddet ve gayrimeşru yollara sapmak değildir. Ülkedeki asayişi bozmak ve huzuru baltalamak değildir. Medeni insanlar gibi Kürtlerin haklarını meşru yollarla ve siyaset zemininde çözebilmenin yollarını aramalıyız. Bunu da bulabileceğimize inanıyorum" şeklinde konuştu.

"Bir elimizde mikrofon bir elimizde silahla bu işi çözemeyiz"

Ramanlı, "Devlet, eski devlet değil. Eskiden olduğu gibi ceberut devlet anlayışı bugün yok. Siyaset kanalları açık. Eskiden 'Kürt' bile denilemiyordu; ama bugün Kürtlerin kabulü var. Eskiden dilimiz yasaklıydı, bugün TRT Kürdi 24 saat devlet kanalı olarak yayın yapıyor. Okullarda Kürtçe ve Zazaca seçmeli dersler var. Biz bunu ne kadar kullanabiliyoruz?

Kürtler ile ilgili kazanımları muhafaza etmek ve bunun ötesine taşıyabilmek için mücadele etmemiz gerekiyor.

Kürt meselesinin çözümünü ana caddeye taşımamız gerekir. Bunun da zemini siyaset ile olur. Her zaman şunu vurguluyorum. Bir elimizde mikrofon bir elimizde silahla bu işi çözemeyiz. Silahı bırakmamız gerekiyor" dedi.

"Herkesin kaybettiği, emperyalizmin kazandığı bir konumdayız"

Kürt meselesi sadece Türkiye'nin meselesi değil, bölgesel bir durum. Osmanlı sonrası, emperyalistlerin Kürt coğrafyasını da parçaldığını hatırlatan Ramanlı; "Aradan geçen 100 yıl içinde, 4 ayrı parçadaki Kürtlerin durumu da farklılaştı. Türkiye ve İran'ın aksine, Suriye ve Irak'ta Araplarla Kürtler arasında genel yakınlaşma sağlanamadı. Hem coğrafi hemde kültürel alanda ayrı kaldılar. Sonuçta bugün Irak'ta IKBY var. Özel bir statüleri var. Süriye'de de benzer bir gelişme oldu. İran ve Türkiye'de durum farklı. Her ne olursa olsun, Kürtlerin hakları için mücadele etmeleri gerekir. Ama bunun yolu silah ve şiddet değil. Bunu hem hak iddia eden hemde bu hakları iade etme konusunda inkar veya inad edenler açısından söylüyorum.

Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkez, Arap, Fars.. Hepimiz müslümanız. İnsanlıkta eş, dinde kardeşiz. Kardeş kardeşin hukukuna riayet etmek zorundadır. Ama bölge devletleri öz kardeşleri Kürtlerin meşru haklarını tanımama noktasında ayak diriyorlarsa ve bu Kürtleri hiç olmayacak şekilde, hiçbir zaman dostları olmayacak olan ABD ve Avrupa'ya mecbur ve mahkum bırakıyorsa burada birinci sorumluluk bölge ülkelerinin kendilerindedir. Suçu Kürtleri yıkmaktansa, buna sebep olmaktan dolayı bir nedamet gösterilmesi gerekiyor.

Kürt meselesi hem Türkiye'nin hemde bölgenin halledilmesi gereken bir meselesi olarak önümüzde duruyor. Sorunun gözardı edilmesi, çözülememesi buralarda çıkarı olan emperyalistlerin oyun ve müdahalelerine zemin oluşturuyor. Neticede ne Türk kazanıyor, ne Kürt, ne Arap, ne de Fars.. Herkesin kaybettiği ama emperyalislerin kazandığı bir sonuçtan hiçbirimizin memnun olduğunu söyleyemeyiz.