"Şehir" dendi mi varını gücünü esirgeme. Tüm şehirleri kardeş bil. Usulcacık evinde otur, etliye sütlüye karışma. Sana " Üstad" desinler.

Şehirlere dair onbinlerce kaynak topla, derle, ciltle, sırala. Her ay başında maaşını eksik al, borcun katlansın. Sağına soluna bak, tek başına kaldığını gör. Sana" Usta" diye seslensinler.

Bir kitabın peşine yıllarca düş. Sahip çık, koru. Şehrine, şehirlere dair geceyi gündüze kat. Geleceğe taşı, yazılanları. Sana, coşkuyu versinler, evle arabandan ol.

Dergidir, gazetedir topla topla!.. Nerede ne çıkmışsa bul, ara, soruştur. Sırala, numaralandır, ciltlet, tamir et, gözün gibi koru. Sana, "Araştırmacı" desinler, mutlu ol.

Elinden tut, yol yordam öğret, çocuğun bil, yetiştir, kıvamını bulsun. "Usta, güreşelim, yenmediğim rakip kalmadı." Diyerek ahde vefanın ne olup olmadığını öğren.

Dağ- taş dolaş, sabahtan akşama kadar aç kal, gezdiğin yerleri fotoğrafla, yaz-çiz... Söz arasında senin yaşına başına bakmadan, utanmadan, " Neler yaptınız? Hepsi internette var." Desinler.

Bir makale kaleme almak için boyunu aşan kitapları tara, bul, buluştur, konunun ilgili olduğu mekânlara git, yaşlılarla görüş, makinen elinde, ayda bir ayakkabı eskit, yazıyı tamamlamak için tercümeler yap, yabancı dil öğren, alın teri dök, göz nuru akıt. Ortaya çıkarttığın eseri sempozyumda bildiri olarak sun, kitapta yer almasın.

Şehrine ve şehirlere hizmeti, gaye edin. Toplantılara davet edilme, lazım olduğunda sana dönülsün. Sırtına basılarak yükselenleri gördükçe, " Kıymetin bir gün anlaşılır." tesellisiyle avun.

Elindeki malzemeyle üç- dört müze açabilecekken, malzemeleri depolayacak alan bulmayınca kolun kanadın kırık olsun, kendini bilmezler seni eleştirsin, yerden yere vursun.

****
Emekliliği düşünen yazar, notlarını yazarken buğulanan gözlerini sildi, kâğıt mendille.

Zaman gecenin geç vaktiydi. Masadaki kitabı aldı. Sabah ezanına kadar bitirebilirdi, belki.

Masada duran ekmek parçasını yemek istedi.Akşam yemeğini yemediğini hatırladı. Peynir ve zeytin, bir tabakta duruyordu. Bembeyaz peynir, zeytinin siyahlığını almıştı, yer yer.

Somun ekmeğin arasına bıraktığı peynirle açlığını bastırırken kitap sayfaları yer değiştirmeye devam ediyordu.