İnsanlığı açlığa, yokluğa, susuzluğa mahkum eden anlayış, bir dönem her şeyin biteceğini, yer altı ve yer üstü kaynaklarının tükeneceğini, teknolojiyle yaşadıkları yerlerin verimsizleşeceğini, topraklarında yer altı zenginliklerinin biteceğini hesaba katarak, gözüne kestirdiği coğrafyaları inançlarının zulmetmek üzerine kurulu anlayışıyla kutsayıp, öncelikle o coğrafyayı yerle yeksan ederek, sonra ileride inşâ yolunu düşünmektedir.

Yeryüzünde kendilerini cennette başkasını cehennemde yaşamaya layık bulanların kapısında insanlığı el-pençe-hizmetkâr-köle bilme anlayışında görenlerin dünyada oluşturdukları kaos, hayatın her alanını etkilerken, insanı üzen en önemli husus, halen bunların kurtarıcı olduklarına iman etmiş olanların Pavlow'u haklı çıkarma amaçlı davranışlarıdır.

Yeryüzünü kana bulayanların barış havarisi kesilmelerine karşı uyarılara kulak vermeyenlerin, bu yüzyılda ırk saplantısı, bir çok devletin gittikçe küçüleceğini, böl-parçala-yut taktiğiyle rahat nefes alacak olan insanlığın şahdamarlarına sülük misali yapışmış kan emicilerin, gittikçe artan isteklerinin önüne geçmenin mümkün olmayacağını bilmekteyiz.

Hayatı gittikçe çıkmaz sokaklarla donatanların çıkış yollarını tıkatarak, kendi varlıklarına secde etme şartı, son dönemlerde gittikçe artan plânların özünü oluştururken, dünyaya hakim olma sevdasıyla yanıp tutuşanlar, tarihte ne zaman muktedir olmuştur?

Bizim gittikçe artan yalnızlığımızda sesimize ses katacak insanların türlü vaadlerle kandırılması, bunların daha önce yaptıklarından kimin hayır gördüğü göz önünde bulundurulursa sonu hüsran ile bitecek boş meşgalelerdir.

Meşgalesi sadece insanların hayatına son vermek, onları yaşadıkları yerde birbirine düşürmek, ellerine silah verip onları kışkırtmak, onlar kapışırken rahat nefes alma imkanına kavuşan ve birden çok maskeyle dolaşan bu hilkat garibeleri, hayattın sürekliliği karşısında hem nebatatın hem hayvanatın katili olarak kalmamış, toprak altı, su içi ve gökyüzünü de bu katledilenler içine almıştır.

Sahi bunların tek bir anlayış olduğunu bilmemize rağmen, onların tek bir millet olduğu ortada iken, onlarla dumanı bembeyaz barış çubukları tüttürenlerin, çekenlerin geçen yüzyıl ve öncesinde İnka ve Aztek Medeniyetinin temsilcilerinin başına neler getirdiklerini düşünmeleri gerekmez mi?

  Onları baş tacı kılanların sonradan hallerinden sitem etme durumu söz konusu olamaz. Bakın yer yüzüne  bu anlayıştan kim hayır görmüştür ki biz görelim?