Gerek Türkiye ve bölgemiz ve gerekse İslam Âlemi'nin birbirilerine karşı İslam'dan kaynaklanan / kaynaklanacak bir kardeşlik samimiyetinden söz edebilir miyiz? Çünkü İslam'ın nihai hedefi olan 'Bütün Müslümanlar kardeştir' ilkesinin, bu büyük coğrafya da gerçekleşme oranı nedir gibi bir önermeyle yola çıkarsak şayet, karşımıza hiç de iç açıcı bir tablonun çıkmayacağı kesin gibi görünüyor.

Evet, Türkiye ve İslam dünyası olarak samimiyetin ölçüsü olan bir birlik ve beraberlikten bahsedebilir miyiz? Hayır… Hatta kendi içimizde, kendi sınırlarımız içinde kapı komşu olarak yaşadığımız insanlarla, aynı düşünce ve duygulara sahip miyiz? Türk, Kürt; Sünni, Alevi… bir beraberlikten bahsedebilir miyiz?


Bir ve beraber olmak için, önce bir derdimizin olması gerekir. Ki ancak, derdi olan insan bu tür düşünce ve duyguları kendine dert haline getirebilir; bunun için mücadele verebilir. Sonunda ölüm de olsa her zaman ve her yerde, her türlü şartta mücadele verebilir.


Bölgemizde karar alıcı mekanizmaların etkin hamleleri karşısında, akıl tutulması yaşayan insanlarımızın arasına giren kalın duvarlar; yani ırk, mezhep, cemaat türü oluşumlar bizi birbirimizden ayırmakta, bir araya gelmeyi engellemekte ve bizi bireyselleştirmektedir., Irki, mezhep ve cemaat anlamında bizi kendi başımıza bırakmaktadır. Kendimizden başka dostumuzun olmayacağını habire pompalamaktadır.


Bireyselleşmek, ayrışmak, yalnızlaşmak bilinmeli ki insanda ırki düşüncelerin artmasına sebep olur. Giderek insan kendini her şeyden ve herkesten üstün görmeye başlar. Her türlü hakkın kendinde olduğunu sanır. Bu, aynı zaman da insanın zaaflarının çoğalması anlamına gelir.


Ak Parti ile devreye sokulan Kürt Sorunu'nun Çözümü hareketinin sona ermesinin sebebi de bir bakıma, bu zaafların bir sonucudur bir bakıma… Samimiyet ve fedakarlık erdemlerinin, zaaflarımız karşısında geri plana itilmesi, Kürt Sorunu'nun daha da büyümesine sebep olmuştur diyebiliriz. Bu yüzden bir ve beraber olmak için fedakarlık yapmadıkça, kendi zaaflarımızdan ve ırkçı düşüncelerimizden vazgeçmedikçe, insani erdemlerimizi öne almadıkça bir ve beraber olamayız. Hiçbir sorunumuzu çözemeyiz.

Fedakarlık yapmak ve zaaflarımızdan kurtulmak için karşımızdaki insanla önce empati kurmamız gerekir. Karşımızdakini de her türlü fikri ve düşünsel ve davranışsal farklılıklarına rağmen, kendimiz gibi bir birey olarak kabul etme erdemine sahip olmak gerekir. Hani insanlarımızın ağzından çıkan bir deyim vardır: yaratılanı severiz, yaratılandan ötürü. Eğer buna gerçekten inanıyorsak her yaratılana hiçbir fark gözetmeksizin değer vermeliyiz.

Tabi 'iri' ve 'diri' olmak için… 'Hep birlikte Türkiye olmak için…'

Ama önce fedakarlık… Hep fedakarlık… Her zaman ve yerde fedakarlık…