Mehmet Sarmış Hoca'ya ithaf
Ağaç dikimi, yeşil konusu geçince benim yüreğimde bir şeyler kıpırdar. İnsan için temiz hava, su ne ise ağaç için toprak odur. Fideleri toprakla buluşturarak hayat vermeyi keşfedip bizimle paylaşanlar, insanlığı erdemle buluşturanlardır. Biz onlara dünden bu güne minnettarız. Nasıl su toprakla buluşunca hayat bulursa, serin bir gölge insana mutluluk verirse, ağaç da topraktan öyle mutluluk bulur. Yeşerir, yeşerdikçe gülümser ve etrafa mutluluk saçar. Çünkü medeniyetlerin yetiştiği yer nehir kenarlarıdır. İşte ondandır Mezopotamya medeniyetlerin harmanlandığı yer ve insanlığa yurt olmasının nedeni budur. Bunu sağlayan su ve ağaçtır.

Yeşil ve su nice medeniyetlere meydan olup insanlığın sığındığı alanlar olmuşlardır. İnsanlar onlardan faydalandığı gibi çoğu zaman bu alanlar için işgal, savaş ve talanlar baş göstermiştir. Su ve yeşilin hayat bulduğu topraklar tarihin her döneminde önem arz etmesine neden olmuş, o günden bu günü ağaç sevgisi, yeşil renk hayatın her alanında aranır olmuştur.

İşte bende de ağaç sevgisi daha ilkokul yıllarında başladı. Aslanda bu ruhumuzda vardı. Çünkü nere de bir fide bulursak onu alıp getirir, evimizin avlusuna dikerdik. Bu sevgi yaşamım boyunca hep sürdü. Ağaç kurtuluşun sembolü, ağaç barışı yüreğimizle coşturan sevgi, ağaç mutluluğun kendisi olduğuna inanıyorum.

Daha ilkokuldayız. Bir gün öğretmenimiz, 'evinde kazma, kürek olanlar yarın getirsin, Eyyüp peygamber makamına ağaç dikmeye gideceğiz' deyince hepimiz sevinçten nerede ise uçacaktık. Sabahı zor ettik. Kazma, küreklerimizi alıp okula gittik. Okulda düzenli sıralanıp Eyyüp Peygamber makamı denilen yere geldik. Öğretmenlerin işaretledikleri yerleri kazıp çukurlar açtık. Bir pikap ile getirilen çam ağaçlarını birer birer diktik. Kazma, küreklerden avuçlarımız kızarmıştı. Son ağaç dikilince, okul müdürümüz bir konuşma yaptı. 'Bugün diktiğiniz ağaçların gölgesinde yarın siz de gelip oturacaksınız' dedi. Yollar sonra öyle de oldu. O makamı gölgelendiren ağaçlar kabaran dördüncü sınıf öğrencilerin minik ellerinin sonucu bugün bu hale geldi.

Yıllardır hep 'yeşilurfa' dedik, demesine de kimse kılını kıpırdamadı. Hep Vilayetten, belediyelerden, kamu kuruluşlarından medet bekledik. Ağaçlar dikildi, dikilmesine; ancak bu dikilenlerin çok yetersiz olduğunu görenler bir harekete giriştiler. Son günlerde kurulan platform beni fazlasıyla mutlu etti. İsimlerini yazmak da fayda umuyorum. Abdurrahman Kırıkçı, Faruk Akbaş, Hüseyin eriş, Mehmet Sarmış, Mustafa Tepe, Veysel Polat, Zeki Kurt, (İsimleri harf sırasına göre yazdım) bu gönüllü hizmete aday olan yeşil Urfa için kuşanmış bu insanları kutluyorum. Öyle inanıyorum ki yaşamsal uyum için bu ekip doğa-kültür ve insan arasında ki ilişkiye büyük katkı sunacaklardır. Yeter ki onların özverili çalışmalarını destekleyelim, bu konuda onlardan maddi ve manevi yardımlarımızı esirgemeyelim, eylemlerine katkı sunalım.

Fırsat buldukları her yerde yeşilin gelişmesine aday olan bu insanlardan; Mehmet Sarmış, Veysel Polat, Zeki Kurt'la Pazar günü Senemmağara adındaki tarihi mekana gezimiz oldu. Her fidan bir canlıdır. Onun yaşam bulacağı yer topraktır. Onun hayatı toprağa kavuştuğu anda başlar. Ona duyulan merhamet, sevgi onu toprakla buluşturmaktır.

İşte konakladığımız köyde fırsatı değerlendirip beraberimiz de götürdüğümüz Zeytin fidelerini dikerek köylüleri ağaç dikimi yapmaları teşvikinde bulunduk. Bu örnek davranış hem geziye katılanları hem köylüleri fazlasıyla mutlu etti... Aynı zamanda Hz. Peygamberin kıyametin kopacağını bilseniz elinizde ki fideyi dikiniz' hadisi şerifine birlik ve beraberlik içinde uygun hareket etmenin mutluluğuna eriştik.

Arkadaşlar burada yeni bir şey öğrendiler. On yıl önce ben bu köyün mezarlığını çam ağaçları ile yeşillendirdiğimi Köylü Sebit Sarıca'dan öğrenince hayli şaşırdılar. Bu dostlarımız geç kaldıkları söylenemez, hizmetin neresinden başlarsanız siz gelecek kuşakları örnek oluşturursunuz.

Doğanın akciğeri olan ağaçlar, ormanlar için ne kadar yazsak yetersiz kalırız. Önemli olan onu eyleme dönüştürmek. Son söz olarak Konfüçyüs'ün bu sözüne paylaşıyorum. 'Eğer ağaca tırmanmak istiyorsanız, yıldızlara çıkmaya niyet ediniz ki, başarabilesiniz.' İşte bir ağacı dikmek böyle bir şey…