Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin Adana'dan sonraki ikinci durağı kadim şehrimiz Şanlıurfa oldu. Şehrimizin her yanını süsleyen festival görsellerinde Göbeklitepe'deki stellerin yan tarafına çizilen renkli motifler bu başlığı atmamda bana ilham oldu. Bu arada görselleri çok başarılı bulduğumu ve enerjimizi yükselttiğini de belirtmeliyim. 

Sanat şehrin dört bir yanında…
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın ev sahipliğinde, 25 Mayıs - 2 Haziran tarihlerinde gerçekleşen festival tüm hızıyla devam ederken, monoton hayatlarımıza ayrı bir renk geldi. Baharın enerjisi ile buluşan festival adeta şehrimizin enerjisini yükseltti. Üniversitemiz öğrencileri için de muhteşem bir bahar şenliği oldu bir bakıma. Festival için neredeyse şehrimizin tüm sahneleri ve sergi salonları rezerve edilmiş durumda. Üniversitemiz Osmanbey Kampüsü'nde bile her gün birden fazla etkinlik mevcut. Sanatın her dalına dokunmaya çalışan festivalde program o kadar dolu ki yok yok dersek yanlış olmaz. Ben kendime sırf bu festival için ayrı bir ajanda oluşturdum. Gönül ister hepsine katılalım ama eş zamanlı programlar nedeniyle seçmek zorunda kalıyorum. Katıldığım her etkinlikte ise gözlemim halkımızın da böylesine sanat dolu bir festivale önemli bir teveccüh gösterdiği. Genç, yaşlı, çoluk, çocuk herkes kendine göre bir etkinlik buluyor. Katılımın yoğun olması sevindirici. 

Kültür yolu, kültürün doğduğu topraklarda
Bugün kültür dediğimiz olgunun atalarımız tarafından temellerinin atıldığı topraklarda yaşıyoruz. Modern insan olma yolculuğumuzun ilk taşlarını bu topraklarda yaşayan atalarımız döşedi. Bir bakıma kültür yolu, kültürün filizlendiği ilk durakta desem sanırım abartmış olmam. Sanatçıların bile tanımlamakta zorlandığı "Sanat" denen karmaşık olgu, esasında insanı insan yapan en önemli özelliklerden. Mağaralara çizip bıraktıkları el izleri ve hayvan resimleri ile sanatı başlatan insanoğlunun bu çabası, o ilkel dönemde bile hayatın renklenmeye muhtaç olduğunu gösteren en önemli kanıt bence. Sıradan hayatlarına renk katmaya çalışan atalarımıza, bizleri daha mutlu hissettiren böylesi bir olguyu icat ettikleri için teşekkür etmeliyiz. 

Festivaller turistik çekiciliği de artırır. 
Malumunuz bir turizm akademisyeniyim. İşin turizm boyutuna ilişkin bir iki kelam etmesem olmaz. Şehrimize yönelik turların en yoğun gerçekleştiği şu günlerde kültür yolu festivali, gelen konukların da turistik deneyiminin renklenmesini sağladı. Sıra gecesi ile sınırlı kalan eğlenceler oldukça çeşitlendi. 
Aslında bu tip etkinlikler turistik şehirlerin cazibesini daha da artırır. Ayrıca yıl içine yayılırsa turizm açısından da önemli bir hareketlilik sağlar şehre. Dünya çapında meşhur, önemli festivallerde yer alabilmek için uluslararası seyahatlere katılan önemli bir turist kitlesi var dünyada. Biz buna "festival turizmi" diyoruz. Neden Şanlıurfa da festival turizminin önemli destinasyonlarından biri olmasın? Potansiyel var değil mi? Kaliteli festivaller, bir yandan gelen turisti memnun ederken, diğer yandan yerel halkın da sanatla bütünleşmesini sağlar. Yani her grup bu işten kazançlı çıkar. 

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."
Bu sözü pek çoğumuz hatırlar. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sanatın önemini vurguladığı meşhur sözüdür. Devamında ise uygar toplum inşa etmenin ve ilerlemenin sanata verilen önem nispetinde gerçekleşeceğini ifade eder. Tiyatro, resim, müzik, heykel, sinema ve daha nice sanat dalları… Bunlar hayattan aldığımız lezzeti artıran çeşnilerdir. 

Baharata düşkün bir mutfağımız olduğuna göre kimse hayata biraz çeşni katmanın da gereksiz olduğunu düşünmez herhalde. Halkımızın etkinliklere olan ilgisi, sanki sanata biraz özlem olduğunu gösteriyor. Temenni ederim ki bu renkli ve enerjik festival, daha iyi festivallerin bir habercisi ve öncüsü olur. 

Yazımı burada sonlandırıyorum. Malum program yoğun. Siz de yazımı okuduğunuza göre şimdi lütfen oturduğunuz yerden kalkın ve festivalin renkli karnavalında yerinizi alın. 

Herkese iyi eğlenceler…