Teknolojik gelişmeler, hayatımızı çok kolaylaştırıyor. Ulaşımda, iletişimde, eğitimde, sağlıkta, muhasebat'ta, evde, işte, ekonomide kısaca her alanda teknolojik araçlardan yararlanıyoruz.
Teknoloji hayatımızın vazgeçilmezi oldu ama hızına yetişemiyoruz. Bu gün aldığımız elektronik veya elektrikli bir araç, altı ay sonra demode olabiliyor. Zira bir üst model çıktığı zaman, altı ay önce revaçta olan model eskimiş oluveriyor. En çok da elektronik cihazlarda, bilgi işlemde bu trend yükseliyor. En üst model ve en son teknoloji olarak aldığınız bir bilgisayar veya cep telefonu, çok kısa bir sürede geride kalabiliyor. Bu hıza yetişmek na-mümkündür…
Bu hızlı gelişim toplumun da dengesini bozuyor. İnsan ilişkileri gün geçtikçe zayıflıyor. 1970'li yıllarda televizyon hayatımıza girince, dost ve akraba sohbetlerini sekteye uğratmış, cemaat kavramını rafa kaldırmıştı. Henüz televizyonlu yaşama adapte olamadan 1980'lerin başında, video player'ler ile tanıştık. Bu cihazlar artık kahvehane kültürünü de bitirmiş, tüm kahvehaneleri sinemaya çevirmişti. 1990'lara gelince bu kez bilgisayarlar, cep telefonları v.s. teknolojilerle yaren olduk. Derken internet bizi esir aldı…
Peki kötü mü oldu?... Teknolojiyi iyi yönde kullanmayı bilirsek yararları saymakla bitmez ama esiri olursak en büyük düşmanımız olur. Hatta ruhen, ahlaken, kültürel yozlaşmayı hızlandırır, psikolojik depresyona kadar götürür. Nükleer teknolojilerin askeri alanlarda kullanılması insanlık için en büyük felakettir. Köroğlu bu zamanda yaşasaydı ne derdi acaba?.. Tek atımlık çakmaklı silah için; 'silah icat oldu, mertlik bozuldu' diyor iken, acep bu günkü Atom Bombalarına, Nükleer Silahlara, Balistik Füzelere, Si HA'lara ne diyecekti acaba?.
Askeri alan dışında teknolojinin hakkını yememek lazım. Özellikle de, Öğrenmede ve öğretmekte bilgi işlemin büyük payı vardır. Kara tahtaların yerini alan akıllı tahtalar, barkovizyonlar ve dijital kitaplar ile eğitim-öğretimde büyük bir devrim yaşanmaktadır. Ancak bu araçlar öğrencileri de, atalete sürüklemektedir. Yukarıda Köroğlu'nun silahla ilgili sözünden hareketle şöyle bir cümle oluşturdum; 'bilgisayar icat oldu, AR-GE (araştırma-geliştirme) kayboldu…'
Bizim öğrencilik dönemimizde bu saydıklarımın hiç biri yoktu. Öğretmen bizlere ödev verdiğinde, kütüphanelerden çıkmazdık. Saatlerce hatta günlerce konu araştırması yapardık. Şimdiki öğrenciler ise, ödevini google'dan araştırıp, iki dakikada içerisinde bulur, beş dakika sonra da yazıcı ile kağıda döküp görevini tamamlıyor. Öğretmen'ler de, bu emeksiz, zahmetsiz ve faydasız çalışmayı kabul ediyor…
Hocalarımızdan ricam; öğrencileri AR-GE' ye teşvik ediniz. Emek verilmemiş, kaynağı ve doğruluğu tam olarak bilinmeyen çalışmaları getiren öğrenciye, ödevini yapmış olarak kabul etmeyiniz lütfen…
Bilgisayar girdi hayatımıza, ellerimiz kalemi tutamaz oldu
Herşeyi İnternetten öğrenir olduk, hafızamız bilgi çöplüğü oldu
Çocuk iken kitapları tarardık, şimdi google rehberimiz oldu
Kitaplıklar köşede süs olarak durur, çekmeceler CD'lerle doldu...
Kalın sağlıcakla….