Ülkemiz son dönemde üst üste gelen afetlerle sarsıldı. Yangınlar, seller, heyelanlar derken onlarca vatandaşımız hayatlarından oldu, kalanlar ise ellerindeki avuçlarındaki servetlerini yitirdi. Yaşanan tüm bu süreç adeta kıyameti andırdı.

Hayat ta bu değil mi? İnsanoğlu birçok nimeti kaybedince, elinden alınınca anlıyor, idrak ediyor. Sağlıklı bir insan hasta olup yatağa düşünce sağlıklı günlerini düşünüyor. Varlıklı bir insan, dara ve yokluğa düşünce, sahip olduğu serveti mukayese edebiliyor.

Yaşadığımız şu zamanda hiç kaybetmeyecekmişiz gibi veya ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Hayatın getirdiği şartlarla savaş halindeyiz ve olmazsa olmazlarımızı kovalıyoruz. Kaldıramayacağımız yükleri yüklenerek bilerek altında ezilmeye devam ediyoruz.

Nasıl mutlu olabiliriz? Nasıl huzurla yaşayabiliriz? Evlatlarımıza evlerden, arabalardan başka neler bırakabiliriz? Çevremizde neler oluyor? Yurdunu, evini barkını terk edip bu topraklara sığınan insanların derdi neydi?

Bakmamız lazım, düşünmemiz lazım. Bizi yaradan bu dünyaya neden gönderdi? Bizden ne bekliyor? Neslimizin temiz bireylerden meydana gelmesi, onları yetiştiren bizlerin durumuna bağlı. Milletine, yaşadığı ülkeye faydası dokunacak çocuklar yetiştirelim.

Onlara bırakabileceğimiz en büyük mirasın bu olduğunu düşünüyorum. 'Güzel bir insan olmak', 'Topluma zararsız, aksine faydalı ve yararlı bir birey olarak yetişmek' İyilik ve güzellik üzerine yetişen bir çocuk, bu sağlam temellerle hayatın her evresinde başarılı olacaktır.

Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…